Müteferrika’nın babasına vefa

Latife Beyza Turgut
Latife Beyza Turgut
04:0020/04/2025, اتوار
G: 20/04/2025, اتوار
Yeni Şafak
Cumartesi Yaranları’ndan bir toplantı karesi.
Cumartesi Yaranları’ndan bir toplantı karesi.

Müteferrika Sahaf ile sahaflığın sembol isimlerinden Lütfü Seymen, sahaf, yazar ve yayıncı dostlarıyla uzun yıllardır toplanarak kitaptan, çevirmenliğe, nadir eserlerden günlük siyasete pek çok konuyu dost meclisinde masaya yatırıyor. “Cumartesi Yâranı”nı oluşturan Erol Üyepazarcı, Sabri Koz, Mustafa Duman, Emin Nedret İşli ve Kansu Şarman bu kez Lütfü Seymen için buluştu.

Tarih Edebiyat ve Sanat Kütüphanesi (TESAK) geçtiğimiz günlerde 61. Kütüphane Haftası’nı kitaplar içinde bir ömür süren, Mühürdar’daki dükkânıyla Kadıköy’ün sembollerinden Sahaf Lütfü Seymen için düzenlenen bir etkinlikle kutladı. İstanbul ve Kadıköy sahaflık tarihi bağlamında, anılar ve anekdotlarla Seymen’in Türk sahaflığına katkıları ve 1993 yılından beri yayımladığı Türkiye’nin nadide kitabiyat dergilerinden Müteferrika’nın ele alındığı etkinlikte Müteferrika Sahaf’ın “Cumartesi Yâranı”nı oluşturan Erol Üyepazarcı, Sabri Koz, Mustafa Duman, Emin Nedret İşli ve Kansu Şarman da vardı. Cumartesi Yaranları, Lütfü Seymen ile tanışıklıklarından başlayarak sahaflık serüvenlerini, toplantılarını ve Müteferrika yayınlarını anlattılar. “Ben Lütfü’yü 1981 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümü’ne girdiğimiz zaman tanıdım. Yine o devirde de sakallı, mavi gözlü çipil çipil bir oğlandı” diye anlatıyor Cumartesi Yaranları’ndan Sahaf Emin Nedret İşli. Fakültedeki derslere gelirken içerisinden sahafiye malzemeleri çıkan çantasını da yanında taşırmış. İşli, “O zamanlar ‘seyyar sahaf’ vaziyetindeydi. Yani bir esnaftan alıp, öbür esnafa satıyor veyahut da işte bir takım belli müşterilere özel olarak çantasıyla birlikte servis yapıyordu. Kitabın daha bol olduğu, daha çok malzemenin hurdacılardan, vesairelerden geldiği bir dönemdi. Zaman zaman Lütfü’nün çantasından salnâme, nadir bir risale veyahut da Osmanlı dönemine ait gayet güzel el yazması eserler de çıkardı” diyor. Her ikisi de hurdacılardan buldukları kitapları uygun fiyatlara İbrahim Manav’a gösterir ve satarmış. İşli, “İbrahim Manav da her zaman olduğu gibi ‘Şekerim’ deyip bizim elimizden uygun fiyatla alır, eski müşterilerine okkalı bir fiyatla satardı. Sağolsun, Allah rahmet etsin” diye anlatıyor. Hemen hemen aynı yıllarda mesleğe başlamışlar. “Dolayısıyla ben Lütfü’yi ilk yıllarından tanırım. Evlenerek Kadıköy’e yerleştikten sonra da evden Galatasaray’a gidiş rotam Akmar Pasajı’ndan geçiyordu. Hemen hemen her sabah genellikle Lütfü’ye sabah saatinde uğrardım. Onunla 10-15 dakika sohbet edip öyle giderdim. Dolayısıyla 80’li yılların sonu 90’lı yılların başlarında çok nadir, çok güzel malzemelerin Kadıköy’de üç buçuk paraya ortalığa saçıldığı dönemleri birlikte gördük ve yaşadık” diyen İşli, “Tabii Lütfü eli kalem tutan, kitap yazan, yayın yapan sahaflardan bir tanesi oldu. Hâlâ her ikimiz de dükkân sahibiyiz, bu mesleği icra ediyoruz ve ekmeğimizi burada sağlıyoruz” cümlelerini kuruyor.

Günün anısına Cumartesi Yaranı ve sahaflar olarak Müteferrika Sahaf’ın sahibi ve Müteferrika dergisinin yayın yönetmeni Lütfü Seymen’e Müteferrika Matbaası’da basılan ilk kitap olan 1729 tarihli Vankulu Lügati’nin ilk sayfasını hediye edildi.

Hayatta olduğumuz sürece toplantılar sürecek

Yazar Sabri Koz, “Biz Cumartesi Yaranları, bu toplantılarda oraya teşrif eden insanlarla, kitap konuşuyorduk, doğrudur. Siyaset konuşuyorduk, doğrudur. İleride neler yapabiliriz diye konuşuyorduk. Doğrudur. Bazen dedikodu yapıyorduk. Çok doğrudur! Vakit başka nasıl geçecek?” diye soruyor. Geçmişte “Toplantılarına hanımları kabul etmiyorlar” diye bir söylenti çıktığını ancak bunun doğru olmadığını da anlatan Koz, “Fakat şükürler olsun ki sevgili Hatice Aynur Hanım bu yanlış ve asılsız düşünceyi deldi ve yok etti. Sadece gözümüzün nuru değil, başımızın da tacı oldu” diyor. Cumartesi Yaranları olarak, “Biz bu işi bırakacak değiliz” ifadesinde bulunan Koz, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Lütfü Bey’in o bir insan bile zor sağın küçücük dükkanına da razıydık. Fakat mevsim şartları bizi orada 5-6 kişi bir araya gelmeye imkân bırakmadı. Yan taraftaki kafelerle toplanmaya başladık. Bu yüzden herkese beyan ediyorum ve açıklıyorum ki biz hayatta olduğumuz sürece bu toplantıları şöyle ya da böyle, şurada ya da burada yapacağız. Siz belki duymayacaksınız, görmeyeceksiniz ama bundan emin olun yapacağız.” Bu toplantılardan Ferda Anal, Necmeddin Hilal, Cüneyt Kut, Turgut Kut, Aydın Oy, İyigünda Kayaoğlu, Necdet Sakaloğlu, Hamdican Tuncer ve Yavuz Selim Karakışla gibi çok değerli insanların da gelip geçtiğinden bahseden Koz, “Sonrasında Erol Üyepazarcı, Mustafa Duman, Nuri Akbayar, Raşit Çavaş, Hatice Aynur, Nedret İşli ve bendeniz. Tabii meclisimize, sahaf ortamlarına erken düşüp meclisimize geç dahil olan Kansu Şarman… Onu çok seviyoruz ve bizler yavaş yavaş elimizi eteğimizi çektikten sonra namımızı yürütmek vazifesinin bir gün ona kalacağını biliyoruz” diyor.

Lütfi Seymen’i ve çıkardığı Müteferrika dergisini dostları anlattı..

Sahaflar ve kitaplara dair yazıları kitaplaştırılmalı

Lütfü Seymen’in sahaflığının yanı sıra sahaflar ve kitaplar hakkında yazdığı yazılarla da çok önemli işler yaptığının altını çizen Cumartesi Yaranları’ndan Mustafa Duman, “Zaman zaman bazı dergiler, gazeteler söyleşiler yapılmıştır kendisiyle. Kendisi kitaplar konusunda yazılar yayınlamıştır ki bunlar çeşitli birkaç dergide yayımlanmıştır. Bunların çok önemli yazılar olduğunu biliyorum. Hemen hemen hepsini okudum” ifadelerini kullanıyor. 2003 yılında Kitaplık dergisinin bir sayısında Seymen’in “Biz de kitap Mecnunlarından sayılırız” sözlerini hatırlatan Duman, “Burada kendisi de var. Hatırlatıyorum, bu yazılar gerçekten bir kitap haline gelmeyi çoktan hak ettiler” diyor. Ayrıca kurduğu Müteferrika dergisinin çıkışında itibaren basında çok ilgi uyandıran bir yayın olduğunu hatırlatan Duman, “Ayrıca Kansu kardeşimiz de Müteferrika dergisi çıktığı zaman onu Popüler Tarih Dergisi’nde tanıtmıştır. Derginin 25. yılında yine TESAK’ın salonlarında bir sergi açıldı” açıklamasını yapıyor.


Onlara katılmak rüya gibiydi

Cumartesi Yaranları’nın en genç üyesi Kansu Şarman. “Cumartesi Yaranları’na 2000’li yılların sonunda katıldım. O zaman pek söz hakkım yoktu” diye anlatıyor. Lütfü Seymen ile tanışıklığı ise 90’lı yılların ilk yarısına dayanıyor. “Tanışıklığım dediysem, aslında ben tanıyorum Lütfü Ağabey’i o beni tanımıyordu. Bir Kadıköylü olarak Akmar’ın içindeki dükkanından alışveriş yapmışlığım vardı. 20’li yaşlarımda genç bir kitapsever olarak sahaflardan kitap topluyordum. Kendi kitaplığımın en enteresan malzemesini Lütfü Ağabey’den aldım” diyen Şarman 2000 yılında Popüler Tarih Dergisi’nin editörlerinden biri olarak çalışmaya başladığında hemen bir sahaf sayfası yapılmasını önermiş ve ilk röportajlarından birini Lütfü Seymen ile yapmış. Seymen, bu röportaj sırasında Cumartesi Yaranı toplantılarından bahsetmiş. “Toplantılara katılmak için büyük bir istek duyuyordum ama katılmamı gerektirecek bir ilgi alanım yoktu. Sadece bir kitap sever, kitap meraklısı olarak da oraya katılmak mümkün değildi. Dinleyici olarak katılmak için bile epeyce beklemem gerekti” diyen Şarman, Necdet İşli’nin kefaleti, Lütfü Seymen’in de izniyle ilk başlarda ses çıkarmamak, varlığını fark ettirmemek şartıyla toplantılara katılmış. “Tabii bu benim için çok rüya gibi bir şeydi. Burada sadece kitap konuşulmuyordu, bibliografya konuşuluyordu, yazarların, çevirmenlerin, yayıncıların, matbaacıların hayatları, hatta bir miktar özel hayatları konuşuluyordu. Lütfü Ağabey’in Popüler Tarih Dergisi’ndeki röportajla belirttiği gibi bir fesat yuvasıydı aslında burası. Ama bunun yanında siyaset, iyi gitmeyen devlet işleri, ele geçirilmesi zor ya da tam geçirilmek üzereyken kaçan bir kitabın öyküsü, üzerinde çalışılan bir makale, hatta bir senaryo hakkında konuşuluyordu…” açıklamasını yapan Şarman, başta Lütfü Seymen’den olmak üzere, bu toplantılardan edindiği bilginin ve bağlantıların yaşamına etkisi ve katkısının çok büyük olduğunu anlatıyor.


Gayriresmi ustamızdır

Bahtiyar Sahaf’ın sahibi ve Üsküdar Sahaflar Derneği Başkanı Bahtiyar İstekli, Lütfü Seymen ile tanışıklığının 1990’lı yılların sonlarına dayandığını anlatıyor. İstekli, “Kadıköy’de Lütfü Ağabey o ilk zamanlarda karşımıza bir rol, model olarak çıktı ve bu meslekte devam etmemiz üzerine ciddi bir etki oluşturdu” diyor. Geçmişten bugüne sahaf olmayı öğrenmenin metotlarının değiştiğine dikkat çeken İstekli, Lütfü Seymen’i gayriresmi ustaları olarak gördüklerini şöyle anlatıyor: “Şimdi sahaflığa başlayan arkadaşlar, internet imkânlarından istifade ile, sahaf ve orta bir irtibat kurmadan sahaflık yapabiliyorlar. O gün öyle bir durum yoktu. Biz o yıllarda öğrenciyiz, hurdacılardan kitapları topluyoruz. Ama hangi kitaba ne fiyat koyacağız, ne bakımdan önemlidir vesaire hiçbir bilgimiz yok. Burada Lütfü Ağabey’in bize çok büyük katkıları oldu. Lütfü Ağabey, her pazar sabah erkenden tezgahımıza gelerek bir takım kitapları seçip alırdı. Hem bizden aldığı kitapları gözlemliyor hem de kitapları dükkânında nerede sergiliyor onu gözlemliyorduk. Bazen de bizimle irtibatı olduğunu bilmediği birilerini göndererek, ‘Acaba ne fiyat koymuş bizden aldığı şu kitaba’ diye test ediyorduk. Bir şekilde onun bilgisinden, ustalığından, yöntemlerinden gayri resmi olarak istifade etmiş olduk. Usta-çırak ilişkisiyle yetişmedik. Bir ustamız olmadı ama gayri resmi ustamız olarak Lütfü Ağabey’i görüyorum.”


#Lütfü Seymen
#sahaf
#Müteferrika Sahaf