Tüm dünyanın merakla beklediği seçime artık sayılı saatler kaldı. ABD'nin yeni başkanı, 8 Kasım Salı günü akşam saatlerinde resmen açıklanacak. Amerikan halkının seçtiği temsilciler, Cumhuriyetçi Parti'nin adayı Donald Trump'ı veya Demokrat Parti'nin adayı Hillary Clinton'ı ABD'nin yeni başkanı yapacak.
Başkanlık seçimi, dünya medyasınca enine boyuna tartışılıyor. Tartışmanın en önemli konu başlıklarından bir tanesi de Google'ın ABD seçimine olan etkisi. Donald Trump, geride bıraktığımız haftalarda Google'ı manipülasyon yapmakla suçlamıştı. Trump, Google'ı Clinton hakkındaki kötü arama sonuçlarını gizlemekle ve anketlerde yine Clinton'ı önde göstermekle itham etmişti.
Trump'ın bu çıkışı, Google hakkında var olan şüpheleri arttırdı ve konunun detaylı bir şekilde irdelenmesine vesile oldu. @BesliLikert isimli Twitter kullanıcısı da bu konu hakkında detaylı bir araştırma yaparak, Google'ın Clinton'ı nasıl ön plana çıkarttığını gözler önüne seriyor.
Amerika Davranışsal Araştırma ve Teknoloji Enstitüsünde üst düzey bir araştırmacı olan Robert Epstein, Google'ın Cumhuriyetçiler ile Demokratlar arasındaki seçimi hiç hissettirmeden Clinton yönüne desteklediğini savunuyor. Epstein, son birkaç yıldır yürüttüğü çalışmasında Google'ın sadece seçimleri değil, fikirleri ve inançları da büyük oranda değiştirdiğini ifade ediyor.
Yapılan araştırmaya göre Google'da arama yapanların yüzde 50'si çıkan sonuçların ilk ikisine, yüzde 90'ı ise ilk 10 sonuçtan birine tıklıyor. İkinci sayfaya geçenlerin sayısı ise oldukça az. Epstein, Google'ın bu seçimlerdeki rolünü incelemek için yapay bir arama motoruyla kararsız seçmenlerdeki oy değişimini inceleme altına alıyor ve inanılması güç bir sonuçla karşılaşıyor. Kararsız seçmenlerin yüzde 20 oranında tercihini değiştirdiği, hatta bu oranın bazı gruplarda yüzde 80'e ulaştığı gözlemlenmiş.
Kararsız seçmenlerin oy tercihini değiştirdiği bu etkiye 'Search Engine Manipulation Effect' ismi verilmiş (Arama Motoru Manipülasyon Etkisi). Epstein'a göre Google, kendi desteklediği adaya göre algoritmasını değiştiriyor ve Google'da arama yapanların karşısına o doğrultuda sonuçlar çıkartılıyor.
Robert Epstein ve konuyla alakalı inceleme yapan diğer araştırmacılar, bu yöntem ile Clinton'un kararsızlardan 2.6 ila 10.4 milyon oy fazladan alacağını öngörüyor. Bu nedenle anketlerde de Clinton daha önde görünüyor.
Diğer taraftan Google'da çıkan arama önerileriyle Yahoo ve Bing'den yapılan arama önerileri arasında dağlar kadar fark olduğu görülüyor. Örneğin Google'da “Hillary Clinton Cri…" yazdığınızda hiçbir sonuç çıkmıyor. Oysa Yahoo ve Bing'de aynı ifadeyi arattığımızda “Hillary Clinton Crimes" önerisi çıkıyor. Yani Hillary Clinton isminin daha önce karıştığı suçlar görünüyor.
Yine Google'da “Hillary Clinton Ind…" yazıldığında India ve Indiana sonuçları karşımıza çıkıyor. Yani Clinton'ın Hindistan ve Indiana'ya yaptığı ziyaretler gösteriliyor. Oysa Yahoo veya Bing'de arattığımızda “Hillary Clinton Indictment" sonucu karşımıza çıkıyor. Yani Clinton hakkındaki suçlamaları görebiliyoruz.
Sadece arama önerilerine baktığımız zaman bile Google'ın nasıl manipülasyon yaptığını görebiliyoruz. Hatta Google'ın yaptığı yönlendirmelerden ötürü AB tarafından Google'a 3 farklı güvensizlik davası açıldı. Açılan bu davalarda bazı web siteleri ve Android lehine arama sonuçlarına öncelik verildiği ifade ediliyor.
Google ise yapılan tüm suçlamalara karşı kendisini şu cümlelerle savunuyor:
ABD'deki başkanlık seçimi ve söz konusu dava nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, Google oluşturduğu güvensizlik imajını çok zor temizleyecek gibi görünüyor.
2015'te, Eric Schmidt Clinton seçim kampanyası için Google'ın yan şirketi olarak Groundwork şirketini kurdu. Eric Schmidt aynı zamanda Pentagon Innovation Board (Teknolojik gelişim kurulu) başkanı...
Nisan 2015'te Hillary Clinton Google'dan Stephanie Hannon'ı teknoloji yetkili amiri olarak atadı.