Film ve dizilerin ülkemizde son yıllarda yakın tarihe yönelmesi toplumsal dönüşümün etkili aktörlerinden biri haline geliyor. Cumhuriyet’in kuruluş döneminden darbe süreçlerine, kriz aşamalarından toplumsal değişimlere kadar geniş yelpazede bir sayfa daha açıldı. 28 Şubat Post Modern Darbesi’nin 30. yıl dönümüne merdiven dayamışken, bu konuyla ilgili en çarpıcı çalışma TRT Tabii’de gösterime girdi. “Yankı: Görünmez El” dizisi, geçtiğimiz hafta izleyici ile buluştu. 10 bölüm olarak Tabii’de yayınlanan
Film ve dizilerin ülkemizde son yıllarda yakın tarihe yönelmesi toplumsal dönüşümün etkili aktörlerinden biri haline geliyor. Cumhuriyet’in kuruluş döneminden darbe süreçlerine, kriz aşamalarından toplumsal değişimlere kadar geniş yelpazede bir sayfa daha açıldı.
28 Şubat Post Modern Darbesi’nin 30. yıl dönümüne merdiven dayamışken, bu konuyla ilgili en çarpıcı çalışma TRT Tabii’de gösterime girdi. “Yankı: Görünmez El” dizisi, geçtiğimiz hafta izleyici ile buluştu. 10 bölüm olarak Tabii’de yayınlanan dizinin oyuncu kadrosu hayli zengin. Cihangir Ceyhan, Sinem Ünsal, Onur Saylak, Erkan Petekkaya, Ragıp Savaş başta olmak üzere ekranların önemli isimleri dizide boy gösteriyor.
Konusunu düşününce, böylesi büyük bir yapımın, bu oyuncu kadrosuyla ve büyük bir prodüksiyonla ekrana gelmiş olması çok kıymetli. Bin yıl süreceği söylenilen ortamın 30. yılında tam tersi bir havanın solunmasının göstergesi…
Ozan Aksungur’un yönettiği dizinin senaryosunu Ozan Aksungur ile Oğuz Ayaz ve Ozan Ayaz yapıyor. Proje tasarım ise İbrahim Altay’a ait. Yapımcısı da Fatih Mahmut Altay…
Dizinin hikayesi, 28 Şubat’ın aslında hep dillendirilen fekat perde arkasında kalan büyük sebebini anlatıyor. İçi boşaltılan bankalar, ekonomik darbe ve vurgunlar… Bütün bu hikayeyi idealist olmasına rağmen sektörün sert çarkı içerisinde tercihler yapmak zorunda kalan Eray’ın peşinde izliyoruz.
28 Şubat döneminde lisede olan ve İHL’li olarak hedef gösterildiğimiz için iliklerimize kadar yaşadığımız sürecin bu boyutunu derli toplu bir hikaye ile izlemek çok önemliydi. Tabii’nin kamu yayıncılığı noktasında misyonunun yanında dijital platformda ilgi çekici bir hikaye ve başarılı reji ile genel kitleye hitap edecek şekilde sunulmasını da takdirle karşılamak lazım.
Emeği geçen herkese özel olarak teşekkür etmek isterim…
Ve her 28 Şubat’ta olduğu gibi sormadan edemiyorum:
Sinemamızda neden 28 Şubat’ın adı anılmıyor?
#Sinema
#28 Şubat
#Abdulhamit Güler
