
Araştırma şirketi AREDA’nın 6 yıldır aylık olarak yayınladığı SOSYOMETRE’sini takip etmeye özen gösteririz… Her ne kadar ‘iktidar yanlısıymış gibi’ algılandıkları iddia edilse de “Türkiye’de adalet sistemine güven” vb. temalardaki araştırmalarda ortaya koydukları sonuçlarla, aldıkları objektif pozisyonu defaatle kanıtlamışlardır. Son olarak, Kıbrıs’taki seçimlerden önce yaptıkları kamuoyu yoklamasında da hem sonucu doğru tahlil ederek hem de bunu, Sözcü gazetesine göre “Türkiye’den ve Kıbrıs’tan tek bilen” araştırmacılar olarak yetkinliklerini bir kez daha göstermişler.
Ülke gündeminin yanı sıra, toplumsal değerlere, normlara, kurumlara, ilişkilere, algılara, beklentilere ve tutumlara odaklı SOSYOMETRE, iletişimciler, sosyologlar, siyasetçiler için son derece gerekli ve yalın bir kaynak sunuyor…
“Bence”lerle başlayan cümleler kurmadan önce, Türkiye’nin ne düşündüğünü, ne istediğini anlamak için Eylül 2025 raporuna bir göz atmakta yarar olabilir. Araştırma sonuçları ve bizim onlara yorumlarımız şöyle:
* Araştırmaya göre; bu pazar milletvekilliği genel seçimi olsa AK Parti’ye oy vereceklerin oranı %33,9; CHP’ye oy vereceklerin oranı %31,7 imiş. Türkiye’nin iktidar değil, muhalefet problemi olduğunun kanıtlarından biri işte bu sonuçtur…
* Gürsel Tekin’in mahkeme tarafından CHP İstanbul il başkanı olarak atanması kararını yanlış bulanların oranı %53,9. Yani, bizim toplum müdahaleyi sevmiyor…
* CHP’deki yolsuzluk iddialarının arkasında parti içi muhalefet vardır diyenlerin oranı %53,9. Yakında TDK’ya ‘Hizip’ kelimesinin karşılığı olarak adını yazdıracak CHP, bu karakter özelliğinden vazgeçmiyor…
* “Terörsüz Türkiye” sürecini doğru bulup destekleyenlerin oranı %49,8. Bu konuda yeterince iletişim yapılmadığı görünüyor…
* Kumar bağımlılığıyla mücadelede en önemli sorumluluğun ailede olduğunu savunanların oranı %44. Burada da iletişim problemi var…
* Türkiye’de mevcut vergi sisteminin dar gelirli vatandaşlara daha fazla yük oluşturduğunu düşünenlerin oranı %79,9. “Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır” düşüncesini tam olarak anlatamamışız…
* Önümüzdeki bir yıl içinde ekonominin kötüye gideceğini düşünenlerin oranı %58,8. Bu veri, siyasi parti tercihiyle çelişiyor…
* Ekonominin en büyük belası olarak enflasyonu gösterenlerin oranı %58,4. Halk durumun farkında…
* Suriye’nin yeniden yapılanma sürecinin Türkiye lehine ilerlemediğini düşünenlerin oranı %59,1. Yine bir iletişim yönetimi sorunu…
* CHP’li belediyelerdeki yolsuzluk iddialarının hepsi doğrudur diyenlerin oranı %37. Adaletin ve iddianamelerin gecikmesi bu algıya neden olabilir…
İletişim aksiyonlarının doğru tasarlanmasının hedef kitlenin kültür ve değerlerine uygun olmaktan, duygulara hitap etmeye kadar pek çok kuralı vardır… Hepsi ‘gerektiği gibi’ yapıldığında dahi bittiği sanılmasın; bu henüz hazırlık aşaması, ‘kilit mesajın’ formüle edilmesi sürecidir.
Onu mesajın yayınlanacağı mecranın, frekansın ve zamanlamanın planlaması izler… “Zamanlamada ne var canım, kampanya için bir tarih belirlenir ve başlanır” diye düşünenler yanılırlar… Hele ki özel gün iletişimi, yani tüm rakiplerinizle paylaştığınız bir ortak gündem söz konusuysa daha da dikkatli olunmalı…
Çarşamba günü Cumhuriyetimizin 102. kuruluş yıl dönümünü kutlayacağız… Firmalarda, kurumlarda ‘itibar filmi’ dediğimiz TV reklamlarının hazırlığı için hummalı bir hazırlık yapıldı… Peki kim öne geçecek?
Malumunuz, firmaların basın bültenleri aracılığıyla iletişim aksiyonlarının çoğundan haberdar olabiliyoruz… Cumhuriyet Bayramı’na sayılı günler kala bize ulaşan, yani iletişimi yapılmaya başlanan, böylece rakiplerinin 29 Ekim için özel olarak hazırladığı onlarca reklam filmi arasında sıyrılıp hedef kitlesine ulaşmak için önemli bir avantaj kazanan sadece iki reklam filmi var:
Biri Cumhuriyetin ilk sabahının yapay zekâyla yeniden canlandırıldığı Yiğit Akü’nün çalışması, diğeri ise “O Gün Durmayanlar İçin Bugün Hiç Durmadan Çalışıyoruz” diyen Sabancı Holding’in filmi…
Bu arada daha Eylül ayının başında 102. yıla özel hazırladığı “Ay-Yıldız Koleksiyonu”nu tanıtan Ariş Pırlanta’nın da hakkını teslim edelim… ‘Öncesi’ iletişiminde çok yerinde bir adım atmışlar; keşke bunun ‘Sırası’ adımlarıyla devam ettiğini de görebilseydik…
Son bir parantezi Starbucks’a açalım… Gazze konusundaki davranışı nedeniyle boykot edilen firma, Cumhuriyet Bayramı için Türk Bayrağı’ndan ilham alan 1923 adet ‘özel termos’ üretmiş. Niyet iyi olabilir ama yetmez…
Yalnızca Türkiye Millî Takımı ve Fenerbahçe için değil, dünya çapında futbol efsanesi olan Lefter Küçükandonyadis’in hayatını anlatan, yönetmenliğini Can Ulkay’ın, yapımını ise TAFF Pictures ve Ark Pictures’ın üstlendiği, başrolünde Erdem Kaynarca’nın yer aldığı “Lefter: Bir Ordinaryüs Hikayesi” filmi 14 Kasım’da Netflix’te yayınlanacakmış.
Haberi okuyunca Fatih Terim belgeselinin çekildiği dönemi hatırladık… Benzer duygulara o zaman da kapılmıştık: “Ya beklentiyi karşılamazsa?!..”
Starlar, efsane isimler böyledir… Onları nasıl anlatırsanız anlatın, nasıl resmederseniz resmedin mutlaka itiraz eden birileri, beğenmeyenler olacaktır… Bu durum makul kabul edilmelidir… Ancak ortaya çıkacak işe çoğunluğun itirazı varsa, hele bir de hata, yanlış aksettirme gibi olumsuz ögeler olduğu düşünülürse işte o zaman yandınız…
Bunlar beğenilmemiş herhangi bir film gibi öyle unutulup gitmezler, yönetmeninden yapımcısına ve oyuncularına kadar öne çıkan herkesin itibarına eksi yazarlar… O nedenledir ki; bugüne kadar Atatürk filmini çekmeye cesaret edenlerin sayısı (ki bizce en başarılısı Lanistar medya imzalı, Mehmet Ada Öztekin’in yönettiğidir) bir elin parmaklarını geçmez…
Sözün özü; Lefter filminin yolu açık olsun… Cesaret isteyen bir işe kalkmışlar…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.