Yabancı okullar sorunu Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Lozan’da toplanan barış konferansının ana gündem maddeleri arasında yer alıyordu. Osmanlı devletinin son dönemlerinde sınırları içerisinde tahmini 6 bin ila 8 bin arası yabancı okul vardı.Hristiyanlık dininin farklı mezheplerince açılan bu misyoner okulları, görünürde kendi dinlerinin propagandasını yapmak amacı güdüyordu. Ancak asıl misyonları Osmanlı vatandaşı olan gayrimüslimleri devlete karşı kışkırtmaktı.Nitekim Osmanlı coğrafyasında çıkarılan
Yabancı okullar sorunu Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Lozan’da toplanan barış konferansının ana gündem maddeleri arasında yer alıyordu. Osmanlı devletinin son dönemlerinde sınırları içerisinde tahmini 6 bin ila 8 bin arası yabancı okul vardı.
Hristiyanlık dininin farklı mezheplerince açılan bu misyoner okulları, görünürde kendi dinlerinin propagandasını yapmak amacı güdüyordu. Ancak asıl misyonları Osmanlı vatandaşı olan gayrimüslimleri devlete karşı kışkırtmaktı.
Nitekim Osmanlı coğrafyasında çıkarılan isyanların perde arkasında bu okullar ve bu okullarda eğitilenler vardı. Osmanlı devletinin vatandaşı olan Ermeni ve Rumlar ne yazık ki bu konuda en çok kullanılan milletler olmuştur.
Emperyalist Batı, şüphesiz tek taraflı misyonerlik yapmamış. Ayrıca Müslüman görünümlü yapılar oluşturup Osmanlı topraklarında yaşayan milleti birbirine kırdırma politikası da gütmüştü. Arabistanlı Lawrence ve İngiliz istihbarat subayı Binbaşı Noel, bu konuda en bilenen isimlerin başında yer alıyor.
Türkiye Cumhuriyeti, Fransa’da yaşayan yüz binlerce vatandaşına bırakın öğretmen göndermeyi, imam bile göndermekte güçlük çekerken, Fransızlar, bizim çocuklarımız için Türkiye’ye papaz gönderiyor. Bu okullarda ne okutulduğunu, hatta hangi çocukların okuduğunu bile bilmiyoruz.
1891 yılında dönemin Maârif-i Umûmiyye Nâzırı Zühtü Paşa, Osmanlı sınırları içerisindeki yabancı okullar için şu tespiti yapmıştı: “Adı geçen okullarda okutulan kitaplar, programlar hükumetçe bilinmiyor ve teftiş yapılamadığından, yabancılar tam bir fırsat ve meydan bularak, şayet bir dereceye kadar meslek ve tuttukları yolun ve davranışların gerçek yüzünü birazcık olsun anlamak amacıyla hükumet memurları ve eğitim müfettişleri okulun birisine gitmek isterlerse okula kabul edilmedikten başka, müdür, kurucu ve öğretmenlerin bağlı oldukları konsoloshanelere ve oradan elçiliklere başvurulması gerektiğini söyleyerek teftiş kapısını kapattıkları ve cevap vermekten kaçındıkları, her gün rastlanan olaydır.”