İki hafta önce İsrail ile ABD’nin İran’a saldırıları ve İran’ın buna karşılık vermesi neticesinde gelişen savaş nedeniyle günlerdir dikkatlerimiz İran’a çevrildi. Peki, İran’ı ne kadar tanıyoruz? İran denince aklımıza Şiî devleti, İranlılar denince de Şiîler geliyor. Halbuki ne tarihte ne de günümüzde durum tümüyle bundan ibaret. 1501’de Türkler tarafından kurulan Safevîler’e kadar bugünkü İran topraklarında tamamen Şiî hakimiyetinden bahsetmek mümkün değildir. Safevîler’e kadar İranlıların/Fârisîlerin çoğunluğu Sünnî idi. Tefsirden hadise, fıkıhtan kelâma kadar İslâmî ilimlerin tamamında Fârisî kökenli pek çok meşhur Sünnî âlim yetişmiştir. Bunların yazmış olduğu kitaplar bugün dahi Sünnî muhitte en muteber kitaplardandır. Günümüzde de İran’da çeşitli ırklara mensup milyonlarca Sünnî yaşamakta ve bunlara ait pek çok cami ve medrese bulunmaktadır. Dikkatlerimizin İran’a yoğunlaştığı son günlerde, kütüphanemdeki İran ve Şia’ya dair kitapları gözden geçirmeye karar verdim. Kendisi de İranlı bir Sünnî olan Abdüzzâhir Sultanî’nin Türkçeye “İran’da Ehl-i Sünnet: İmkânlar ve Sorunlar” (Fecr Yayınları, 2020) ismiyle çevrilmiş olan doktora tezi dikkatimi çekti. Bu eseri merakla okudum. Tez, çok başarılı bir çalışma gibi görünmemekte ve bu tezin çevirisinde, meşhur âlimlerden Abdurrezzâk b. Hemmâm’ın “el-Musannef” isimli eserinin “Abdurrezzak b. Homam’ın el-Musnif”i (s. 132), meşhur Diyobendî ekolünün “Divbendî” şeklinde yazılması (s. 154) gibi fahiş hatalar bulunmakla birlikte kitabın sahaya dair verdiği bilgiler kıymetlidir. Zira konu hakkında görebildiğim kadarıyla Türkçede akademik bir çalışma bulunmamaktadır. Kitapta, konuya dair bilgisi olmayanların şaşıracağı pek çok malumat bulunmaktadır. O sebeple bu kitaptaki bilgileri iki-üç yazıda çok özet bir şekilde sizlerle paylaşmak istedim.
Sultanî, bu çalışmayı 2011-2014 yılları arasında yapmış ve Lübnan’daki Evzai Üniversitesi’nde 2014 yılında doktora tezi olarak savunmuş. Dolayısıyla bu kitaptaki verilerin, on-on beş yıl öncesine ait olduğunu belirtmekte fayda var.
Öncelikle İran’da ne kadar Sünnî yaşadığı üzerinde duralım. İran’da yaşayan Sünnîlerin sayısı hakkında yedi milyondan yirmi beş milyona kadar çok farklı görüşler var. Bu konuda resmi olarak bir tespit yapma imkânı olmadığı için yalnızca tahmin yürütülebiliyor. Yazarın kanaati, en az on milyon olduğu şeklinde (s. 60).
İran’ın tüm eyaletlerinde az ya da çok bir Sünnî varlığı görülmektedir. Bu Sünnîler, çeşitli ırklara mensuptur. Sünnî ırkların yaşadıkları bölgeler ve tahmini olarak sayıları şu şekildedir: 1. Kürtler: İran’daki Kürtlerin çoğunluğu İran’ın batı eyaletleri olan Batı Azerbaycan, Kürdistan ve Kirmanşah’ta yaşamaktadırlar. Sayılarının dört buçuk milyon civarında olduğu tahmin edilmektedir. 2. Beluçlar: Farsça’ya çok yakın olan Beluççayı konuşmaktadırlar. Daha çok İran’ın güneyindeki Sistan, Beluçistan, Hürmüzgan, Gülistan ve Güney Horasan’da yaşamaktadırlar. İran’da yaklaşık iki buçuk milyon Sünnî Beluç mevcuttur. 3. Farslar: Fars kökenli Sünnîler, Horasan-ı Rezevi, Güney Horasan, Beluçistan, Hürmüzgan, Fars ve Tahran gibi eyaletlerde yaşamaktadırlar. Tahmini sayıları bir milyon yedi yüz bindir. 4. Türkmenler: İran’daki Sünnî Türkmenler, çoğunlukla Gülistan, Kuzey Horasan ve Horasan-ı Rezevi’de yaşamaktadırlar. Sayıları yaklaşık bir milyondur. 5. Talişler: Sünnî Talişler, Hazar Denizi’nin kuzey kıyılarında Gilan eyaletinde yaşamaktadırlar. Sayıları iki yüz elli bin civarındadır. 6. Araplar: İran’daki Sünnî Arapların tamamı Benî Temîm kabilesine mensuptur. Huzistan, Buşehr ve Hürmüzgan eyaletlerinde yaşamaktadırlar. Sayıları yüz yirmi bin civarındaıdr. 7. Türkler: İran’daki Sünnî Türkler, Erdebil, Batı Azerbaycan ve Horasan-ı Rezevi eyaletlerinde yaşamaktadırlar. Sayıları elli bin civarındadır (s. 52-54).
Eyaletler açısından Sünnî nüfus ve dinî müesseseler şu şekildedir:
E.Tahran Eyaleti: Bu eyaletin merkezi olan başkent Tahran’da yaşayan Sünnî sayısı bir buçuk milyon civarındadır. Bu kadar Sünnî nüfus olmasına rağmen Sünnîlere ait büyük bir cami ve medrese yoktur, yalnızca yirmi beş civarında küçük mescit vardır. İran devleti, Tahran’da Sünnîlere ait bir caminin yapımına izin vermemektedir. Şu haliyle belki de dünyada Sünnîlere cami açma yasağının olduğu tek şehir Tahran’dır.
Bu eyaletlerin dışındaki eyaletlerde yaklaşık beş yüz bin Sünnînin yaşadığı tahmin edilmektedir, ancak Sünnîlere ait hiçbir cami ve medrese bulunmamaktadır (s. 59-90).
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.