İyi bakalım, belki biz de kazanmışızdır

04:0027/06/2025, Cuma
G: 27/06/2025, Cuma
Mehmet Şeker

Kırk yıl önceki bir mizah dergisinde “Nasıl oluyor da oluyor?” bölümü vardı. Galiba sonradan kitap olarak da basıldı. Bugünlerde olan bitene bakınca, ister istemez o soruyu soruyoruz. Nasıl oluyor da oluyor? İran-İsrail arasındaki savaş dünyanın on iki gününe damga vurdu. O damgayı Gazze’dekiler, Ukrayna’dakiler ve açlık sebebiyle hayata tutunmakta zorlananlar pek fark etmedi ama geri kalanlar o savaşa kilitlendi. * On iki günlük çatışma sonunda ateşkes ilan edildi ve iki taraf da “zafer kazandığını”

Kırk yıl önceki bir mizah dergisinde “Nasıl oluyor da oluyor?” bölümü vardı. Galiba sonradan kitap olarak da basıldı.

Bugünlerde olan bitene bakınca, ister istemez o soruyu soruyoruz. Nasıl oluyor da oluyor?

İran-İsrail arasındaki savaş dünyanın on iki gününe damga vurdu. O damgayı Gazze’dekiler, Ukrayna’dakiler ve açlık sebebiyle hayata tutunmakta zorlananlar pek fark etmedi ama geri kalanlar o savaşa kilitlendi.

*

On iki günlük çatışma sonunda ateşkes ilan edildi ve iki taraf da “zafer kazandığını” iddia etti. İşte tam burada o garip soru devreye girdi.

Savaşta iki taraf da galip olamaz. Biri kazanırsa, diğeri kaybetmiş demektir. Fakat burada öyle olmadı.

İsrail “Biz kazandık, düşman kaybetti” dedi. İran “Biz kazandık, düşman kaybetti” dedi. İki taraf da düşmanın arzuladığı hedeflere ulaşamadığını söyledi.

İran sokaklarında büyük kalabalıklar kutlama yaptı. Zafer kutlaması.

*

Vallahi güzel iş. Keşke bütün savaşlar böyle olsa ve katılan herkes kazansa.

Yok yok, bu iyi bir fikir değil. O zaman dünyanın her tarafı savaşa tutuşur. Sonunda kazanmak varsa, kim geri kalsın?

Bütün o “Biz kazandık” açıklamalarına rağmen bizim bildiğimiz kadarıyla her türlü savaş kötüdür. Her savaş can pazarıdır.

*

Derler ki Türkiye’den iki pilot, uçaklarıyla Avrupa’da bir gösteriye katılmışlar. Biri telsizle diğerine nerede uçtuğunu sorunca “Sen’in üstündeyim” cevabını vermiş, sonra o da sormuş: “Peki sen neredesin?”

Öteki “Ben de Sen’in üstündeyim” demiş ve işin garip tarafı ikisi de doğru söylüyormuş.

Meğer, Fransa’da Sen nehri üzerinde uçuyorlarmış.

Fıkralarda böyle şeyler olur ama bahsettiğimiz konunun fıkraya benzeyen en ufak tarafı yok. Ucundan kıyısından benzemiyor. Zira kan akıyor, insanlar can veriyor, binalar yıkılıyor, her şey havaya uçuyor.

*

Biz iki tarafın da galip gelmesini anlamazken, söz konusu savaşa üçüncü taraf da dâhil oldu ve o da kazandığını beyan etti. Haydi buyurun bakalım…

Davete icabet gerekir ama galiba erken davrandık davet konusunda. Savaşa sonradan dâhil olan üçüncü taraf ABD Başkanı Tramp herkesin kârlı çıktığını söyledi: “Bu, İran için de bir zaferdir.”

Aziz arkadaşlar, artık kabul edelim ki dünya bizim bildiğimiz gibi değil artık.

Değişim hızı, dönüş hızını geçti.

*

Kazandıkları az gelmiş olacak ki kısa sürede ateşkes bozuldu. Herhalde biraz daha kazanmak istediler.

Dişleri yalama olmuş vida gibi. Başladı, bitti, tekrar başladı.

Kime sorulsa, ateşkesi bozan hep karşı taraf. Biz bozduk demek ayıp tabii. Tasvip görmez. Dünyadan göreceği ya da görmeyeceği tasvip İsrail’in ne kadar umurundadır, o da ayrı dava tabii.

*

Füzeler, bombalar havada uçuşuyor. Malumdur ki “havada uçuşuyor” tabiri aslında bir mecaz. Ama burada öyle değil. Savaşan taraflar sınırdaş olmadığı için kara harekatı yapamıyorlar. Mecburen durum mecazdan çıkıyor. Bombalar ve füzeler karadan gidemediği için havada uçmak zorunda.

Uçmalarında bir sakınca yok da düştüğü yerde patlayınca kötü.

Bombalar hiç patlamasın, uçmasın, ateşlenmesin.

Bu sözü fazla iyimser bulanlar, reel politikten bahsederek, savaşların büyüme sağladığını söyleyebilir.

Masum insanlar can verdikten sonra bize ne reel politikten! Neye yarar öyle büyümek!

Candan Erçetin’in dediğince “Kazanmak neye yarar ki kaybeden olduğunda?” Soru değil bunlar itiraz.

*

Not: NATO aile fotoğrafında İtalya Başbakanı Meloni’nin yeri iyi değildi. Ön sırada olmalıydı.

#NATO
#Politika
#Diplomasi
#Mehmet Şeker