Seçilmeden önce bütün kampanya boyunca ne dedi? Ukrayna-Rusya savaşını bitireceğini, bir telefon etmesinin yeterli olduğunu, 24 saat içinde savaşın sonunu getireceğini… Aynı şekilde Gazze’deki İsrail zulmüne de son verecekti. İkna gücünü kullanacak ve oradaki soykırım tak diye duracaktı. Hattâ, çok konuşulan ve çıktı çıkacak gözüyle bakılan üçüncü dünya savaşını da yalnızca kendisinin önleyebileceğini, başkasının bunu başaramayacağını iddia ediyordu. * Böylece Nobel Barış Ödülü alacaktı. Çok fazla
Seçilmeden önce bütün kampanya boyunca ne dedi? Ukrayna-Rusya savaşını bitireceğini, bir telefon etmesinin yeterli olduğunu, 24 saat içinde savaşın sonunu getireceğini…
Aynı şekilde Gazze’deki İsrail zulmüne de son verecekti. İkna gücünü kullanacak ve oradaki soykırım tak diye duracaktı.
Hattâ, çok konuşulan ve çıktı çıkacak gözüyle bakılan üçüncü dünya savaşını da yalnızca kendisinin önleyebileceğini, başkasının bunu başaramayacağını iddia ediyordu.
*
Böylece Nobel Barış Ödülü alacaktı.
Çok fazla istiyordu. Gönlünden geçeni kaç kere söyledi. Takıntı hâline getirdiği belli.
“Nobel alacağım… Nobel almam gerekiyor… Nobel Barış Ödülünü almalıyım…”
*
Fakat evirdi, çevirdi, ülkesini savaşa dâhil etti.
Ziyanı yok!
Barış olmazsa, savaş ödülü verirler.
Nobel ödül komitesi senin için bir defaya mahsus “Savaş Ödülü” ihdas edebilir. Maksat hatırın kalmasın.
Nobel, Nobel’dir.
Ha barış, ha savaş.
*
İran ile ABD arasında nükleer görüşmeleri sürerken İsrail saldırmasaydı, bugün yaşananların hiçbiri olmayacaktı.
Netanyahu Tramp’ı çok zor durumda bıraktı. Fakat bunu dile getiremiyor. “İsrail bir tek İran’a değil, bana da saldırmış sayılır. Ödülden mahrum kalabilirim” diyemiyor.
Bir yandan Netanyahu, bir yandan ABD’deki Siyonistler Tramp’a baskı yapmakla kalmadılar, aynı zamanda oyuna getirdiler. Kötü, çirkin, pis, kural dışı bir oyun üstelik.
*
Yine de 15 gün içinde karar vereceğini söyledikten iki gün sonra harekete geçti, İran’daki nükleer çalışmaların yürütüldüğü tesislere bomba yağdırdı.
Bir teşehhüt miktarı bile beklemeden.
(Teşehhütün ne olduğunu bilmese de miktardan haberdardır en azından.)
Dev uçaklar, dev bombaları yüklenerek ABD’den kalkıyor. Havada en az bir defa yakıt ikmali yaparak İran semalarına gidiyor...
Savunma adına karşılayan yok zaten. Vurulma riski olmadığı için, babadan miras kalmış tarlaya gider gibi giriyor ve bombalarını atıyorlar.
*
Daha düne kadar ABD için mesele İran’daki nükleer çalışmalardı. Rejimle ilgilenmiyorlardı. Önceki gün “İran’da rejim neden değişmesin?” sözünü duyduk.
“Hani rejimle bir derdin yoktu, mesele sadece nükleer idi; şimdi ne oldu da rejim değişikliği istiyorsun?” diye hesap soracak kimse de çıkmadı.
Demek ki Netanyahu o konuda da ikna etmiş arkadaşı.
*
Çok çeşitli bombalar var elinde. Hepsi son derece güçlü. Bununla övünüyorlar haklı olarak.
Sığınak delici bomba gibi bir tane de “rejim değiştirici bomba” yapsınlar.
Götürüp İran’ın tepesine atsınlar.
ABD böyle bir başarıya imza atarsa, İran da boş duracak değildir.
Onlar da “Din değiştirici bomba” yaparlar ve füzeyle İsrail’e gönderirler.
Neden olmasın?
Ondan sonra bakarız ki Netanyahu imana gelmiş ve “Eşhedü en lâ ilâhe illallah…” diye söze başlamış, “ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh” diyerek bitirmiş… Kim itiraz edebilir?
Hem ister misiniz Şii olsun? Bombayı yapan İran olunca, başka türlüsü düşünülemez zaten.
#İran
#İsrail
#Orta Doğu
#Mehmet Şeker
