Antisemitizmin yükselişinden kimler memnun?

04:0025/06/2025, Çarşamba
G: 25/06/2025, Çarşamba
Samed Karagöz

İsrail’in kuruluşundan bu yana sürdürülen temel söylemlerden biri, Yahudilerin ancak bir ulus-devlet çatısı altında güvende olabileceğiydi. Antisemitizmin varlığı, bu söylemin en güçlü dayanağı olarak kullanıldı. Oysa bugün geldiğimiz noktada, İsrail’in kendisi birçok Yahudi için güvenli bir liman değil. İsrail vatandaşı olup açıkça hükümeti eleştiren, işgal politikalarına karşı çıkan onlarca sanatçı, akademisyen, entelektüel ya dışlanıyor ya da susturulmaya çalışılıyor. İsrail’in memnuniyetle karşıladığı

İsrail’in kuruluşundan bu yana sürdürülen temel söylemlerden biri, Yahudilerin ancak bir ulus-devlet çatısı altında güvende olabileceğiydi. Antisemitizmin varlığı, bu söylemin en güçlü dayanağı olarak kullanıldı. Oysa bugün geldiğimiz noktada, İsrail’in kendisi birçok Yahudi için güvenli bir liman değil. İsrail vatandaşı olup açıkça hükümeti eleştiren, işgal politikalarına karşı çıkan onlarca sanatçı, akademisyen, entelektüel ya dışlanıyor ya da susturulmaya çalışılıyor.


İsrail’in memnuniyetle karşıladığı Yahudi düşmanlığının arkasında stratejik bir hesap yatıyor. Dünya genelinde antisemitizmin artması, diaspora Yahudilerini İsrail’e göç etmeye zorlayabilir. Aynı zamanda İsrail karşıtı söylemler ile Yahudi karşıtı nefretin birbirine karıştırılması kolaylaşır. Böylece Filistinlilere yönelik zulmü eleştiren herkes, “Yahudi düşmanı” olmakla itham edilerek susturulabilir. Bu da İsrail’in eline güçlü bir propaganda kozu verir. Bu çarpıtmanın kurbanı ise sadece Filistinliler değil; İsrail içinde onurlu bir şekilde muhalefet eden Yahudiler de oluyor.


İşte bu çarpıtmanın yakın tarihteki örneklerinden biri, dünyaca ünlü İsrailli piyanist ve orkestra şefi David Greilsammer’in yaşadığı hadisedir. Greilsammer, uzun yıllardır İsrail hükümetinin baskıcı ve militarist politikalarını açıkça eleştiren, insan haklarını önceleyen bir sanatçı. Ancak sanatçının bu duruşu göz önüne alınmadan, sadece İsrail’de zorunlu olan askerlik görevini yaptığı için ve uzun yıllardır İsrail’de yaşamamasına rağmen İstanbul’da vereceği konser eleştirilere neden oldu ve Beşiktaş Kaymakamlığı tarafımdan güvenlik gerekçesiyle iptal edildi.


Burada çok önemli bir ayrımı net biçimde yapmak gerekir: Yahudi olmak ile Siyonist olmak aynı şey değildir. Yahudi olmak, bir inanca, bir kimliğe, hatta bir kültüre aidiyettir. Siyonizm ise siyasi bir ideolojidir. Üstelik bu ideoloji bugün İsrail hükümetleri eliyle çok daha saldırgan, ayrımcı ve yayılmacı bir yapıya bürünmüş durumda. Dünyada sayısız Yahudi, bu ideolojiye karşıdır. Onların bir kısmı dindar olduğu için, bir kısmı ise vicdan sahibi seküler bireyler oldukları için İsrail’in işgalci politikalarına itiraz eder. Bu insanların sesi, İsrail’in sesi değil midir? Tam da bu yüzden, İsrail’i eleştiren Yahudilerle ve İsraillilerle diyalog kurmak, onların sesini duymak hem etik hem de stratejik olarak zaruridir.


Bu insanlar sayesinde, İsrail’in zulmüne karşı durmak ile antisemit olmak arasındaki uçurum netleşir. İsrail hükümetinin baskıcı tutumunu eleştirmek, Yahudi düşmanlığı değildir; aksine hem Filistinliler hem de ifade özgürlüğüne inanan Yahudiler için bir dayanışma biçimidir.


Bence yapılması gereken özellikle sanat dünyasında yükselen İsrail karşıtlığında İsraillilere özel bir ses vermek. Çünkü onlar başta suç makinesi Binyamin Netanyahu olmak üzere diğer İsrailli politikacılar ve devlet insanları üzerinden bizden daha fazla baskı oluşturabilirler.


#İsrail
#Antisemitizm
#Samed Karagöz