Oryantalist ezberlere karşı Bangladeş’te devrim

04:002/08/2025, Cumartesi
G: 2/08/2025, Cumartesi
Yasin Aktay

Oryantalist bir pencereden bakıldığında doğunun en doğusu, en çilelisi, sessiz sedasız, itaatkâr, emeğiyle alın teriyle ekmeğini kazanmaya çalışan, gizemli Rikşalar ülkesi Bangladeş’in halkı bu doğulu tipolojiden hiç beklenemeyecek bir işe kalkıştı: devrim yaptı. Hani devrimleri ancak batılılar yapar ya. Doğuda yönetimler sadece saray entrikalarıyla, despot liderlerin veya monarşik yöneticilerin ayak oyunlarıyla değişir ya. Oysa Bangladeş’te bütün bileşenleriyle, unsurlarıyla, aklıyla, heyecanıyla,

Oryantalist bir pencereden bakıldığında doğunun en doğusu, en çilelisi, sessiz sedasız, itaatkâr, emeğiyle alın teriyle ekmeğini kazanmaya çalışan, gizemli Rikşalar ülkesi Bangladeş’in halkı bu doğulu tipolojiden hiç beklenemeyecek bir işe kalkıştı: devrim yaptı. Hani devrimleri ancak batılılar yapar ya. Doğuda yönetimler sadece saray entrikalarıyla, despot liderlerin veya monarşik yöneticilerin ayak oyunlarıyla değişir ya.
Oysa Bangladeş’te bütün bileşenleriyle, unsurlarıyla, aklıyla, heyecanıyla, iradesiyle son derece şık bir devrim yaşanmıştır.
Devrimin altında bir felsefe var, onu yönlendirenler özgürlük, onur ve refah talep etmek üzere üstelik kaybedecek zincirlerinden başka birçok şeyleri de var olduğu halde ayaklanmışlar.
Yıllardır maruz kaldıkları aşağılanmaya, kendilerine silah gücüyle, zorla empoze edilmeye çalışılan kimliğe, tarihe, sahte
“kurtuluş ve kurtarıcı
” anlatılarına şimdiye kadar sadece katlanmış olduklarını gösterdiler.
Çocukların bile gülebileceği bu kurtarıcı kültü ve kurtuluş mitolojileri anlatılarının hak ettiği tek şeyin bir isyan olduğunu gösterdiler.
Devrimi sadece mevcut diktatörleri ve başka saçma sapan anlatılar ikame etmek için değil, gerçekten de daha makul, kendilerini insan yerine koyan bir yönetişimi tesis etmek için yaptıklarını her vesileyle gösteriyorlar.
Dakka Üniversitesi’nde 27 Temmuz’da Uluslararası Hukuk ve Adalet Enstitüsü’nün davetlisi olarak "2024 Temmuz Devrimi'nin Mirası: Bangladeş'in Yeniden İnşası" başlıklı uluslararası katılımı da olan bir konferansa katıldık.
KURTULUŞ VE KURTARICI MİTOSLARINDAN KURTARAN DEVRİM
Ülkeyi 16 yıldır faşist ve despot bir şekilde yöneten
Sheikh Hasina
’nın babası
Sheikh Mucibur Rahman
’ın kişiliği etrafında oluşturmaya çalıştığı bir kurtarıcı mitosu devrimin ilk günlerinden itibaren hedef alındı.
Ülkeyi Pakistan’dan kurtarmış olmanın ve hemen sonrasında Hindistan uydusu haline getirmenin neresinde bir kurtuluş var olabilirdi?
Pakistan’dan bağımsız olmak tamam da bu kadar laikçi olmanın, dinden bu kadar uzaklaşmanın ve bir süre önce bağımsızlık mücadelesi verilmiş asıl büyük öteki,
Hindistan’ın değerlerini bu kadar iştahla benimsemenin kurtuluşla nasıl bir alakası olabilirdi?
Devrimin ilk günlerinden itibaren halk o yüzden Sheikh Mucibur Rahman’ın heykellerine, temsillerine hatta yıllarca yaşamış olduğu Dakka’nın ortasındaki büyük gölün sahilindeki evine saldırmış, bütün müştemilatıyla yakıp yıkmış. Ş
imdi bu yıkılmış ev ve etrafındaki bütün Hasina ve Mucibur Rahman sembolleri ibretlik yıkıntılar olarak ziyaret ediliyor.
Gençler bu binaların harabelerinde fotoğraf çekiyorlar. Bütün Firavunların sonu bu, er veya geç.
Bangladeş’in geleceğini inşa için birçok sivil toplum kuruluşu, gençlik hareketi elbirliğiyle beyin fırtınaları yapıyor. Bu vesileyle birçok konferansa ve gençlik söyleşilerine katıldık. Özellikle Dakka Üniversitesi’nde 27 Temmuz’da Uluslararası Hukuk ve Adalet Enstitüsü’nün davetlisi olarak
“2024 Temmuz Devrimi’nin Mirası: Bangladeş’in Yeniden İnşası”
başlıklı uluslararası katılımı da olan bir konferansa katıldık. Enstitü, devrimden önce de faaliyetler yapan bir gençlik inisiyatifi tarafından devrimden hemen sonra resmen kurulmuş.
Öncesinde böyle faaliyetler yapmanın imkânı yok tabii.
Hepsi üniversite lisans veya yüksek lisanslarını tamamlamış gençler tarafından kurulmuş enstitü daha şimdiden çok parlak çalışmalara imza atmış.
Yıllar bazında Hasina döneminde yapılmış insan hakkı ihlallerinin çok detaylı bir dokümantasyonu binlerce sayfalık kitaplar şeklinde ortaya konmuş.

Dakka Üniversitesi’ndeki konferans birçok başka kuruluşun katılımıyla gerçekleşti. Temmuz Devrimi’nin demokratik ruhunu ileriye taşımaya ve adalet, eşitlik ve özgürlüğe kalıcı bir bağlılığa ilham vermeye devam etmesi dileklerinin bir ifadesi olmuş konferans.

Toplantıya katılanlar arasında en dikkat çeken isimlerden biri
Malezya Başbakanı Enver İbrahim
’in kızı, kendi partisinin de genel başkan vekili olan
Nurul İzzah Anwar
idi. Anwar’ın Temmuz Devrimi için yaptığı değerlendirmeler Bangladeş’te yeni teneffüs edilmekte olan demokrasinin muhtemel risklerine dair Malezya tecrübesinden süzülmüş akıl dolu paylaşımlardı.
Bangladeş'te bu yıkılmış ev ve etrafındaki bütün Hasina ve Mucibur Rahman sembolleri, ibretlik yıkıntılar olarak ziyaret ediliyor. Gençler bu binaların harabelerinde fotoğraf çekiyorlar.
DEVRİM ÇALINMASIN DİYE NÖBET TUTMAK
Davet edildiğim birçok kuruluşun her biri kısa bir süre içinde çok sayıda insanı “
Türkiye’den bir misafiri
” dinlemek üzere toparlamış ve her bir toplantı kısa süre içinde profesyonel bir organizasyonun bütün şartlarını sağlıyordu. Bu toplantılarda Türkiye üzerine, Türkiye’nin bir güç olarak yükselişi üzerine sorulara muhatap olduk.
Diyebilirim ki müthiş bir Türkiye sempatisi var ama bu sempati kuru, Türkiye’yi sadece uzaktan bilen, boş hayaller kuran bir sempati değil.
Türkiye’nin nereden gelip nereye doğru gidiyor olduğunu yakından takip eden, dünyadan alabildiğine haberdar entelektüel bir seviye ile sohbet etmenin tadını tamamen hissediyorsunuz. Aslında ben konuşmaktan ziyade herkesi uzun uzun dinlemekten daha büyük haz aldım.
Gençler devrimin başaktörleri olduklarını söylüyorlar, hatta devrim sürecinde etkili olan birçok adımın planlandığı mekân olarak bulunduğumuz salonları gösterenler oldu.
Bilemem tabii ama bunu ifade etmelerinin bir sebebi de devrimin gençlerden, yani devrimi yapanlardan çalınma ihtimaline dair duydukları kaygı.
Arap Devrimler
inde de devrimi yapanlar ile sonradan devrimi başka bir istikamete çekenler kısa süre içinde birbirinden ayrışmıştır. Farkındalar.
Arap Baharı ve Türkiye deneyimlerinden duymak istedikleri şey Bangladeş’in geç bulduğu demokrasiyi korumayı nasıl başarabileceğiydi.
Tabii hepsinin buna dair görüşleri de kaygıları da çözümleri de var. Bakalım Bangladeş’in genç, milli, dinamik gençleri ve insanları bu kaygılarla nasıl bir gelecek inşa edecekler?
Devrik liderlerin evlerinin olduğu alanda "Saygı duyun ve devrimden umudunuzu yitirmeyin" gibi sprey boya ile yazılmış mesajlar dikkat çekiyor.
DİRİLİŞ ERTUĞRUL’UN VERDİĞİ MOTİVASYON
Gençlerden birinin Bangladeş gençliğinin devrim yapacak bir aktör haline gelişinde mevcut ideolojik hegemonyaya karşı en güçlü tutamağı Türk dizilerinde bulduklarını bir anlatışı vardı... O ideolojik hegemonya ki, ülkenin öz-güvenini ayaklar altına almış olan ve Hindistan uydusu güçlü iktidar karşısında kitleleri kişiliksizleştirmeye çalışmış.
Türk tarih dizileri Müslümanların geçmişte tarihin aktörü oldukları gibi bugün de olabileceklerine inandırmış.
Orada bulunanların hepsinin onayladığı bir konuşmaydı bu.
Diriliş Ertuğrul, Selçuklu, Kuruluş Osman
gibi dizilerle hem Türkiye’nin daha fazla farkına varmışlar hem de burada ortaya konulan kahramanlığın bir toplumsal aktör olmak konusunda oldukça motive olmuşlar.
Dizileri devlet televizyonu yayınlamamış tabii.
Youtube üzerinden kitleler izlemiş ve bu Hindistan tarafından hem coğrafi hem siyasi hem ülkedeki adeta vekil yöneticiler eliyle hem de kültürel ve ideolojik olarak kuşatılmış Bangladeş halkına adeta yeni bir ufuk ve motivasyon oluşturmuş. Hasina yönetimi Türk dizilerinin bu etkisini kırmak için devlet televizyonu kanalıyla
Muhteşem
Yüzyıl
dizisini alıp yayınlamış, ama bu da beklenen etkiyi yapmak bir yana çok izlenmekle birlikte hilafetin merkezi olarak Osmanlı’nın gücüne ve ihtişamına dair bir kez harekete geçmiş anlatıya eklenmiş. Sadece bu durum bile yeterine ilginç ve anlamlı bir deneyim oluşturmuş.
Bangladeş’in geleceğini inşa için birçok sivil toplum kuruluşu, gençlik hareketi elbirliğiyle beyin fırtınaları yapıyor. Bu vesileyle birçok konferansa ve gençlik söyleşilerine katıldık.
TÜRKİYE HER ZAMAN BİRİNCİ DERECEDEN İLGİLENDİRİR

Tabii Türkiye’yi onlar için ilham verici kılan sadece dizi filmleri değil, bugünkü uluslararası konumu ve elbette dünkü merkezi konumu. Bangladeş halkı Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’na paralarıyla, gönüllüleriyle katılan meşhur Hint alt kıtasının kalbini oluşturuyor. O fedakârlık unutulur gibi değil. Bunu onlar “hilafet hareketi” olarak hatırlıyorlar, daha doğrusu hiç unutmuyorlar. Türkiye’nin içinde bulunduğu durum her zaman bizi birinci dereceden ilgilendiriyor diyorlar ve Türkiye’nin iş adamlarını yatırım yapmaya, kurumlarını ofislerini açmaya

veya geliştirmeye kardeşlerini davet eder gibi davet ediyorlar.

#Yasin Aktay
#Bangladeş
#Pakistan