Sudan istikrara kavuşabilecek mi?

04:002/04/2025, Çarşamba
G: 2/04/2025, Çarşamba
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv

Sudan, Türkiye’nin Afrika’daki en önemli ortaklarından. Türkiye’nin desteği alınmadan ülke genelinde barışı gerçekleştirmek, istikrarı sağlamak, kalkınmayı gerçekleştirmek, yaraları sarmak zor olacaktır.

İbrahim Tığlı - Gazeteci

Sudan, yaklaşık iki yıl süren iç savaştan sonra başkent Hartum’un ordu birlikleri tarafından ele geçirilmesiyle dünya basınında barışa dair umutları artırdı. Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) olarak bilinen eski Cancevid lideri Muhammed Hamdan Dagulu ve ailesi liderliğindeki isyancı kuvvetler, Ömer el-Beşir’in devrilmesinden sonra ordu içindeki milis kuvvetler olarak yerini almıştı. Fakat Dagulu’nun, Sudan Egemenlik Konseyi başkanı ordunun başındaki Abdülfettah Burhan’la yaşadığı anlaşmazlık isyan fitilini ateşlemiş, Hartum başta olmak üzere Sudan’ın üçte ikisi Dagulu paramiliter askerlerinin kontrolüne geçmişti.

Sudan tarihi boyunca iç savaşlar yaşamış bir ülke. İki kez güney Sudan’da, bir kez de Darfur bölgesinde ordu ile isyancılar arasında çatışmalar ve savaşlar süregelmişti. 2023 Nisan ayında Hemediti olarak bilinen Dagulu’nun başlattığı isyan, etnik veya dini içerikli bir isyan olmayıp askeri ve siyasi anlaşmazlıklardan kaynaklanmaktaydı. Sudan hiçbir zaman bu şekilde harap ve bitap içinde kalmamış, yağmalanma, tecavüzler, sivillere yönelik saldırılar bu derece aşırı olmamıştı. Hartum’da neredeyse yağmalanmayan ev kalmadı. On binlerce Sudanlı hayatını kaybederken milyonlarca insan yaşadığı yerleri terk etmek zorunda kaldı ve maalesef açlık tehlikesiyle de karşı karşıya kalındı.


İÇ SAVAŞ BİTTİ Mİ?

İki ay önce eski bir Sudanlı yetkili ile görüştüğümde iç savaşta sona yaklaşıldığını, nisan ayının sonunda başkentin alınabileceğini ifade etmişti. Bu Sudanlı yetkilinin söylediği tarihten bir ay önce Hartum’un ele geçirilmesi beklenen bir gelişme olsa da iç savaşın sona erdiği anlamına gelmiyor. Hartum’un isyancılardan alınması HDK’ya karşı önemli bir darbedir ve iki yıldır devam eden psikolojik üstünlüğünü de sona erdirmiştir. Sudan’ın meşru kuvvetleri olan ordu birlikleri Hartum’un ele geçirilmesi ile psikolojik üstünlük sağladıkları gibi askeri ve siyasi hakimiyet de sağlamışlardır. Fakat unutmamalıdır ki hâlâ HDK Sudan’ın güney Darfur bölgesi ve batı Kurdufan bölgesinde etkili olan en önemli silahlı güçtür. Sudan’ın nerdeyse yüzde 25’i HDK’nin kontrolünde olup Sudan Geçici Askeri yönetimi ve Sudan halkı için tehdit olmaya devam etmektedir.

Darfur’un büyük bir bölümü ve Batı Kurdufan’ın, hala HDK’nın kontrolünde olması iç savaşın sona ermediğinin göstergesidir. Kısa zamanda ülke genelinde barış ve istikrar zor görünüyor. HDK’nin elinde BAE desteği ile alınan ve Çad’dan getirilen ağır silahlar bulunuyor. Bu silahlar etkisiz hale getirilmedikçe, HDK bölgede güç olarak kalmaya devam edecektir. Fakat Darfur’daki isyancı örgütlerin de HDK’ye karşı tutumları olduğu biliniyor. HDK ile diğer isyancı gruplar arasında savaşın bir süre daha devam edeceği görünmekte. Sudan yönetimi toparlanmazsa Darfur bölgesinin ayrılması söz konusu olabilir. Darfur’daki altın madenleri hâlâ HDK tarafından işlenerek başta BAE olmak üzere bazı ülkelere altın nakliyatı yapılıyor. Böylelikle HDK ekonomik gücünü de koruyor.


BÖLGESEL GÜÇLER ORDUYA DESTEK VERDİ

Ordunun, Birleşik Arap Emirlikleri tarafından desteklenen ve ağır silahlara sahip HDK karşısında başarı göstermesinde ise özellikle küresel ve bölgesel güçlerin desteği var. HDK giderek dış desteğini kaybederken Sudan yönetimine başta Türkiye, Mısır, Suudi Arabistan olmak üzere bölgede etkili olan ülkelerin verdiği destek, Burhan yönetiminin üstünlük sağlamasının önünü açtı. Sudan ordusunun başarılarında isyancılara karşı SİHA’ların kullanılmasının önemli bir katkısı var. İran ve Rusya gibi devletlerin de son zamanlarda Sudan askeri yönetimine destek verdiği gözlerden kaçmadı. Rusya’nın HDK’ya destek veren güçlerini Libya’ya kaydırması, isyancıların elini zayıflattı.

Ordunun zaferindeki diğer bir faktör de Darfur’daki diğer isyancı gruplar ve Sudan ortak aklı ile derin devletini oluşturan İslami hareket geleneğinin ordu tarafında yer almasıdır. Ayrıca, HDK’nın içindeki Darfurlu bazı kabilelerin ordu tarafına geçmesi de orduyu HDK karşısında güçlendiren bir unsur oldu. Fakat en büyük etki Sudan halkının iç savaş karşısında aldığı tavır olup, halkın aralarındaki etnik, kabile vs. anlaşmazlıkları bırakarak ortak bir Sudan’ın geleceğinde birleşmeleriydi.


BAE MEVZİ KAYBETTİ

Başta başkent olmak üzere Sudan, tarihinin en harap dönemini yaşadı. Sudan’ın diğer Afrika ülkelerinden farkı ise hızlı toparlanma geleneğine sahip oluşudur. Sudan, devlet geleneği sayesinde 5-10 yıl gibi bir sürede eski haline gelebilir. Sudan’ın yol haritasında iki ülkenin katkısının önem kazanacağı görünüyor. Biri Türkiye diğeri Mısır. Aynı zamanda Suudi Arabistan, Katar gibi devletler de Sudan’ın yeniden kalkınmasında yanında olacak devletler olarak gözüküyor. BAE kriz çıkaran ülke olup, krizi sonlandıran ülke olamamıştır. Somali’de olduğu gibi Sudan’da da mevzi kaybetmiştir. Sudan yönetimi ısrarcı olursa BAE’den tazminat talep edebilir ve tahrip edilmiş şehirlerin imarını isteyebilir. Sudan iç barışının sağlanmasında Mısır hep önemli bir aktör olarak etkisini koruyacaktır. Burhan yönetimi Mısır’la ilişkilerini daha da geliştirdiği takdirde bölge barışının gerçekleşmesinde Mısır’a bağımlı olmaya devam edecektir. Beşir dönemindeki inişli çıkışlı ilişkilerin bir ortaklığa dönüşmesinin önünde engel olarak şimdilik İslami hareketlerin varlığının olduğunu söyleyebiliriz. Sudan’ın Mısır’ın yanında yer alması, Etiyopya ile ilişkilerinin, Nil sularının paylaşımı sorunu nedeniyle tehlikeye girmesine yol açabilir.


TÜRKİYE’NİN ZAFERDEKİ ROLÜ

Burhan, Hartum’un geri alınmasından sonra ilk ziyaretini Suudi Arabistan’a gerçekleştirdi ve iki ülke arasında koordinasyon konsey anlaşması yapıldı. Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Burhan ile Suudi Arabistan veliaht prensi Muhammed bin Selman’ın Mekke de bir araya gelerek vardıkları anlaşmaya göre iki devlet arasında çok kapsamlı bir ilişkinin kurulacağı belirtiliyor. Hartum yönetimin Suudi Arabistan’ın desteğini alması ekonomik olarak Sudan’ı da rahatlatacaktır.

Türkiye, Sudan iç savaşının başlamasından itibaren temkinli bir politika izleyerek, ayrım gözetmeksizin olumsuz etkilenen halka yardım ulaştırılmasında yoğun bir gayret gösterdi. Burhan’ın Hartum’u geri almasında Türkiye’nin askeri desteği başat rol oynadı. Ayrıca tarafların uzlaşmasında, Sudan yönetiminin güçlenmesinde de çalışmalarda bulundu. Sudan, Türkiye’nin Afrika’daki en önemli ortaklarından biridir. Türkiye’nin desteği alınmadan ülke genelinde barışı gerçekleştirmek, istikrarı sağlamak, kalkınmayı gerçekleştirmek, yaraları sarmak zor olacaktır. Bu durumun farkında olan Burhan, Ramazan Bayramı sonrası Türkiye’ye önemli bir ziyarette bulunacak ve kapsamlı bir anlaşmanın yapılmasının isteyecektir.

Sudan, 1956 da bağımsızlığını elde ettiğinden beri genellikle askeri cuntalar tarafından yönetildi. Sudan’daki barışın temeli serbest seçimler ve yönetimin sivil idareye bırakılmasından geçiyor. Burhan daha önce seçimler konusunda güven vermedi, bu yüzden de, Sudan’daki farklı grupların desteğini alamadı. Barış ve istikrar için gereken; seçim tarihinin tespit edilerek en kısa zamanda özgür ve şeffaf bir şekilde seçimlerin yapılabilmesidir. Sudan’ın geleceğine cuntacı askerler değil Sudan halkı karar vermelidir. Egemenlik Konseyi Başkanı Burhan’ın önündeki tek seçenek, halkın belirleyici olduğu yönetime geçiştir. Bunun dışındaki senaryolar Sudan’ı yeni iç savaşlara götürür ve Güney Sudan örneğinde olduğu gibi yeni bölünmeler ortaya çıkabilir.


#Sudan
#istikrar
#Türkiye
#Afrika