CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü manevrası ve AK Parti’nin anayasa resti ile başlayan tartışmalar, bu konuda anayasal güvencenin şart olduğunu ortaya koydu. 28 Şubat sürecinde darbecilerin sesi olan gazeteciler, 25 yıl önceki refleksle öfke dolu yazılar kaleme alıp işi rejim tartışmasına kadar vardırdı. Nefretin öncülüğünü Cumhuriyet Gazetesi yaptı. 3 gün üst üste atılan manşetlerle Anayasa değişikliğini hedef alan gazete “Laiklik tehlikede” temalı bir başyazı yayımladı. İran’da kadınların başörtüsünü çıkartmak için savaş verdiği iddia edilen yazıda “Laiklik ilkesi aslında uygar Türkiye’nin tüm dünyada en önemli gücüdür. Bu nedenle laik ilkelere dayalı hukuk sistemini titizlikle korumalıyız. Siyaset dünyasında yer alanlar, günlük siyaset dalgalanmalarına kapılmadan, laiklik ilkesini savunmalı ve titizlikle korumalıdır” denildi.
Gazetenin yazarları da aynı yolu izledi. Konuyu 2 gün üst üste köşesine taşıyan Emre Kongar, “Sorunun adı, başörtüsü sorunu değil, ‘Türban’ sorunu veya halk arasındaki deyişle ‘Sıkmabaş’ sorunudur” satırlarıyla başörtülülere kin kustu. “Türbanın siyasal İslam’ın bir simgesi olduğunu” öne süren Kongar, işi “başörtüsünün Allah’ın emri olmadığını” dillendirmeye kadar vardırdı. Kongar başörtüsüne de yasak istedi: “Şu anda ‘Türban’ Türkiye’de, bütün kamu kuruluşlarında, hem de siyasal simge olarak kullanılması sakıncalı olan yargıda, güvenlikte, askerlikte ve eğitimde bile serbestçe kullanılmaktadır... Belli bir inancı veya bir kimliği belirten hiçbir simge, kamu hizmeti verenler tarafından, devletin kimlikler ve inançlar karşısında tarafsızlığını temsil ettikleri için, kullanılamaz.”
Cumhuriyet yazarları Orhan Bursalı ve Ali Sirmen, teklifi nedeniyle Kılıçdaroğlu’nu eleştirdi, Zülal Kalkandelen ise başörtülü kamu personelinden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi.
“Türban ilkokula kadar inmişken, laik kesimin yaşam tarzına, giyimine saldırılar yoğunlaşmışken... Anayasa’daki laik devlet ilkesine aykırı bir şekilde yargı, Emniyet ve TSK mensupları da türban takarken... Tarikatlar ve cemaatler devlet kurumlarına çökmüş hilafet çağrıları yaparken... CHP, türbanı yasal güvenceye almak için yasa teklifi verdi!” diyen Kalkandelen şöyle yazdı: “Bu durumda çarşafla ya da rahibe kıyafetiyle kamu kurumlarında çalışmak isteyenler çıkabilir, çarşaflı savcı, hâkim, doktor olabilir; çarşafın üzerine geçirir cüppeyi girer mahkeme salonuna... Nasıl önleyecekler bunu? CHP, şeriata karşı durup kadınların örtünme zorunluluğunu kaldıran Atatürk’ün tersi yönde ilerliyor!”
CHP eski Milletvekili Mustafa Balbay, “İran’da kadınlar, saçın teli kadar özgürlük için ölümü göze alırken... Türkiye’de kadınlar, özgürce yaşamanın bedelini ‘erkek vahşeti’ ile öderken... Kemal Bey’in bizim bilmediğimiz bir bildiği olmalı!” satırlarıyla Kılıçdaroğlu’nu eleştirdi. Gazetenin bir diğer yazarı Mehmet Ali Güller “Kılıçdaroğlu’nun pası Erdoğan için gol, CHP için tuzak oldu! Özetle AKP’nin karşıdevrim programını uygulayabilmesi için Kılıçdaroğlu’ndan önemli bir pas gelmiş oldu. Çünkü konuyu anayasal düzleme çıkarmak demek, anayasanın laiklik maddesini değiştirmek demektir! Çünkü türban, karşıdevrim programı açısından Devrim Kanunlarının tasfiyesinin aracıdır” sözleriyle karşı devrime yol açıldığını öne sürdü.
Gazeteci Enver Aysever TELE1’de Kılıdaroğlu ile dalga geçti. Gazeteci Nevşin Mengü de “Oldu olacak samimi görünelim diye şeriat getirilsin” ifadelerini kullandı.