Ebu Davud Hadd-i Sirkat Hadisleri

- Sünen-i Ebu Davud
Kitaplar
Ebu Davud
Konu Başlıkları
Hadd-i Sirkat
Hadd-i Sirkat Hadisleri
1624-

Resulullah (sav) zamanında, hırsızın eli, bir deri kalkanın değerinden daha düşük bir eşya için kesilmezdi. Kalkan, türs veya hacefe diye iki çeşitti, ikisinin de belli bir değeri vardı. 

"
Hudud 13;
Hudud 5;
(1684);
Hudud 24;
(2;
832);
Hudud 16;
(1445);
Hudud 11;
(4383);
Sarik 9;
(8;
77-81);
1625-

Resulullah (sav) üç dirhem kıymetindeki bir kalkanı çalan hırsızın elini kesti. 

Hudud 13;
Hudud 6;
(1684);
Hudud 24;
(2;
832);
Hudud 16;
(1446);
Hudud 11;
(4484);
Sarik 9;
(8;
77-82);
1627-

Resulullah (sav)'a bir hırsız getirildi. Suçunu itiraf etmişti. 

Ancak çaldığı eşya beraberinde bulunmadı. Resulullah (sav), (hadden kurtarmak maksadıyla): "Senin çaldığını zannetmiyorum" dedi. Hırsız: "Hayır çaldım" diye te'yid etti. (Resulullah) sözlerini aynı şekilde iki veya üç kere tekrar etti. Sonunda, elinin kesilmesini emretti ve kesildi. Sonra hırsız Resulullah (sav)'a getirildi. Efendimiz: "Allah'a tevbe ve istiğfarda bulun!" diye nasihat etti. Adamcağız: "Allah'a tevbe ediyor, O'ndan mağfiret diliyorum" dedi. Bunun üzerine Resulullah (sav) da: "Allahım, onu mağfiret et!" diyerek üç kere duada bulundu."
Hudud 8;
(4380);
Sarik 3;
(8;
67);
1628-

Hırsızlık yapan Mahzumlu kadının durumu Kureyşlileri fazlasıyla üzdü. "Bu kadın hakkında Resulullah (sav) nezdinde kim müessir bir şefaatte bulunabilir? 

" diye adam aradılar. "Bu işe, sadece Resulullah (sav)'ın çok sevdiği Üsame İbnu Zeyd (ra) cür'et edebilir" dediler. Üsame (huzura çıkarak), Resulullah (sav)'a şefaat talebinde bulundu. Efendimiz: "Allah'ın hududundan bir hadd hususunda şefaat mi taleb ediyorsun?" diye çıkıştı. Sonra kalkıp cemaate şu hitabede bulundu: "Sizden öncekileri helak eden şey şudur: İçlerinden şerefli birisi hırsızlık yaptı mı onu terkedip (ceza vermezlerdi). Aralarında kimsesiz zayıf birisi hırsızlık yapınca derhal ona hadd tatbik ederlerdi. Allah'a yemin olsun! Muhammed'in kızı Fatıma hırsızlık yapmış olsa mutlaka onun da elini keserdim." (Ebu Davud ve Nesai'nin, İbnu Ömer (ra)'den kaydettikleri bir rivayette şöyle denmiştir: "Mahzum kabilesinden bir kadın, mal istiare ederdi." Nesai'de şu ziyade mevcuttur: "Mahzumlu kadın (tanınmış komşularının) diliyle bazı malları ariyet olarak almıştı.")
Hudud 11;
12;
14;
Şehadat 8;
Enbiya 50;
Fedailu'l-Ashab 18;
Megazi 52;
Hudud 8;
1688;
Hudud 9;
(1430);
Hudud 4;
(4373;
4374);
Sarik 5;
(8. 74;
75);
1629-

Resulullah (sav)'a dalındaki meyveden sorulmuştu. Şu cevabı verdi: "İhtiyaç sahibi olmak kaydıyla, eteğine almaksızın, sadece yiyene bir şey gerekmez. 

" (Ebu Davud ve Nesai'de şu ziyade mevcuttur: "Kim ağaçtan beraberinde meyve götürürse, aldığının bedelini iki katıyla borçlanır ve ayrıca ceza da çeker. Kim de kurutma yerine getirilmiş olan meyveden bir şeyler çalar ve bunun miktarı da bir kalkanın değerine ulaşırsa kolunun kesilmesi gerekir. Kim de bu miktardan az çalarsa aldığı miktarın iki misli borç öder ve ayrıca ceza çeker." Nesai'de şu ziyade vardır: "Meradan çalınan koyun için el kesilmez. Eğer bu hayvan ağılda idiyse kalkan değerinde olanı için el kesilir.)
Büyu 54;
(1289);
Hudud 12;
(4390);
Sarik 11-12;
(8;
84-86);
1631-

Resulullah (sav)'a bir hırsız getirilmişti. "Öldürün onu!" diye emretti. Kendisine: "Ey Allah'ın Resulü, bu adam sadece çaldı" denildi. Bunun üzerine "Öyleyse (elini) kesin!" dedi ve derhal eli kesildi. Sonra aynı adam ikinci sefer getirildi. Yine: "Öldürün onu!" diye emretti. Kendisine: "Ey Allah'ın Resulü, bu adam hırsızlık yaptı" dendi. Bunun üzerine "Öyleyse kesin!" dedi ve derhal (sol ayağı) kesildi. Sonra üçüncü sefer getirildi ve hırsızlık yaptığı söylendi. Hz. Peygamber: "Öldürün onu!" diye emretti. Kendisine: "Ey Allah'ın Resulü, bu adam hırsızlık yaptı" denildi. Bunun üzerine: "(Sol elini) kesin!" diye emretti. Sonra aynı adamı dördüncü kere getirdiler. "Öldürün onu!" buyurdu. Kendisine: "Ey Allah'ın Resulü, bu adam hırsızlık yaptı" dediler. Bunun üzerine "(Sağ ayağını da) kesin!" diye emir buyurdu. Aynı adam beşinci sefer getiririldi. Hz. Peygamber (sav): "Öldürün onu" diye emretti. Hz. Cabir (ra) der ki: "Adamı götürüp öldürdük. Sonra sürüyerek götürüp bir kuyuya attık. Üzerini de taşla doldurduk."

Hudud 20;
(4410);
Sarik 15;
(890;
91);
1632-

Resullah (sav): "Köle hırsızlık yaparsa, onu bir mangıra da olsa satın gitsin" buyurdular."

Hudud 22;
(4412);
Sarik 16;
(8;
91);
1633-

(Yemenli) Kela' kabilesinden bir grubun malı çalındı. Bunlar, bir kısım dokumacıları itham ettiler. Dokumacıları alarak Hz. Peygamber (sav)'ın ashabından olan Nu'man İbnu Beşir'e getirdiler. Nu'man onları bir kaç gün hapsetti, sonra salıverdi. (Şikayetçiler), Nu'man'a gelip: "Sen onları dayaksız, azarsız salıverdin, olur mu?" dediler. Nu'man onlara: "Ne istiyorsunuz? Onları dövmemi istiyorsamz döverim. Malınız çıkarsa alırsınız. Ama dövdüğüm halde malınız çıkmazsa, onlara vurduğum kadar da size vururum" dedi. "Yani hükmün bu mu?" dediler. Nu'man (ra): "(Hayır bu benim değil), Allah ve Resulü'nün (sav) hükmüdür'" cevabını verdi.

Hudud 10;
(4382);
Sarik 2;
(8;
66);
1634-

(Bir gün) Resulullah (sav) beni çağırarak: "İnsanlara (kitleler halinde) ölüm gelip, ev, yani kabir köle mukabilinde temin edilince halin ne olacak?" buyurdu. Ben: "Allah ve Resulü bilir- veya Allah ve Resulü benim için neyi (uygun bulup) seçerlerse olur-" diye cevap verdim. Resulullah (sav): "Sana sabır tavsiye ederim -veya sabret-" buyurdu." Hammad der ki: "Nebbaşın (yani mezarları açarak kefenleri çalanların) eli kesilmelidir" diye hükmedenler bu hadisle amel ettiler. Çünkü, nebbaş ölünün evine girmiş olmaktadır".

Hudud 19 (4409);
1637-

Büsr İbnu Ertat (ra) demiştir ki: "Resulullah (sav)'ı dinledim: "Seferde eller kesilmez" diyordu." (Tirmizi'deki rivayette "gazvede..." denmiştir.)

Hudud 20;
(1450);
Hudud 18;
(4408);
Sarik 16;
(8;
91);