Büyük İskender’in hikâyesi bu kez Çağatay Türkçesiyle

04:003/08/2025, Pazar
G: 3/08/2025, Pazar
Yeni Şafak
Arşiv.
Arşiv.

Araştırmacı-yazar Aleyna Malkoç’un “Geç Dönem Çağatay Türkçesiyle Yazılmış Mensur İskendername” adlı eseri, Post Yayınevi tarafından okurla buluştu. Kitapta, Büyük İskender’in tarihi şahsiyeti ve Türk edebiyatındaki İskendernâme geleneği detaylı şekilde ele alınırken, aynı zamanda Çağatay Türkçesinin geç dönem gramer özellikleri de kapsamlı biçimde sunuluyor. Malkoç, “Geç dönem Çağatay Türkçesiyle yazılmış mensur İskendername metninin özelliği, Çağatay Türkçesinde ve düz yazı olarak kaleme alınmış olmasıdır” diyor. Ayrıca araştırmasının 19. yüzyıla ait bir İskendername olduğunu ve halkın daha kolay anlayabilmesi amacıyla düz yazı formunda yazıldığını vurguluyor.

Aleyna Malkoç’un “Geç Dönem Çağatay Türkçesiyle Yazılmış Mensur İskendername” adlı eseri, Post Yayınevi etiketiyle okurlarla buluştu. Edebiyat dünyasında özgün bir çalışma olarak öne çıkan bu eser, Son Çağatay Türkçesi döneminde kaleme alınmış mensur İskendernâme metnini detaylı olarak inceliyor. Büyük İskender’in tarihi şahsiyeti ve Türk edebiyatındaki İskendernâme geleneğinin ele alındığı kitap, aynı zamanda Çağatay Türkçesinin geç dönem gramer özelliklerini de kapsamlı şekilde sunuyor. Eserde yer alan zengin sözlük bölümü, Çağatay Türkçesinin söz varlığı açısından önemli bir kaynak niteliği taşıyor. Aleyna Malkoç, bu çalışmasıyla sadece Türk dili ve edebiyatı bilimine katkıda bulunmakla kalmıyor, Türkiye Türkçesi ile Çağatay Türkçesinin kardeşliğine yeni ve taze bir perspektif kazandırarak Türk dünyasının dil araştırmalarına değerli bir destek sunuyor.


Eski klasik Türk edebiyatı geleneğimizde nazım şeklinde yazılırdı

Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı mezunu olduğunu ve Kazakistan’daki Ahmet Yesevi Üniversitesi’nde konuk Türkoloji öğrencisi olma fırsatı yakaladığını belirten Aleyna Malkoç, Türk dünyasına ve Türk diline dair ufkunun bu süreçlerde açıldığını söylüyor. Malkoç, İstanbul Üniversitesi’nde eski Türk dili alanında doktora eğitimine devam ettiğini ifade ederek, “Türkçemizle, Türk dünyasıyla iç içe bir hayat, bir kariyer yolculuğu yapmaya çalışıyorum” diyor. İskendername’nin Arap ve Fars edebiyatıyla beraber Türk edebiyatında yer alan bir tür olduğunu anlatan Malkoç, şöyle devam ediyor: “(İskendername) Klasik edebiyatımızda Makedonyalı Büyük İskender’in yani Alexander the Great’in o efsanevi olağanüstü hayat hikâyesini, aşk hikâyelerini, fetihlerini ve kahramanlıklarını anlatan aslında günümüz dünyasının deyimiyle bir roman türüdür. Fakat bizim eski klasik Türk edebiyatı geleneğimizde nazım şeklinde yazılırdı. Osmanlı dönemindeki edebiyatımızda da biz İskendernamelerin en muhteşem örneklerini görmüştük. Mesela Ahmedi’nin İskendernamesi çok meşhurdur. Azerbaycan sahasında Nizami-i Gencevi’nin İskendernamesi çok meşhur ve gerçekten çok güçlü metinlerdir. Geç dönem Çağatay Türkçesiyle yazılmış mensur İskendername metninin özelliği ise Çağatay Türkçesinde ve düz yazı olarak yazılmış olmasıdır.”

Aleyna Malkoç

Türk milletine ve Türk diline faydalı olmayı umut ediyorum

Klasik Türk edebiyatında sağlıkla ve dinle ilgili konuların bile şiir formunda yazıldığının altını çizen Malkoç, şiirin kolay ezberlenebilen bir tür olmasından dolayı hafızalara nakşetmek için bu yolun tercih edildiğini ifade ediyor. Aleyna Malkoç, kendi araştırmasının 19. yüzyıla ait bir İskendername olduğunu ve halkın daha kolay anlaması amacıyla düz yazı formunda kaleme alındığını vurgulayarak, “Halen Anadolu köylerinde gördüğümüz bir gelenek vardır. Bu aslında zaten Türk dünyasının ortak kültürünü de gösteren bir durumdur. Hazreti Ali, Hazreti Hamza hikâyeleri anlatılır. Cenknameler okunur. Halkın eğlence, okuma, öğrenme ihtiyacını karşılamak için yapılan faaliyetlerdir” ifadelerini kullanıyor.

Klasik Türk edebiyatındaki eserlerin belirgin kalıpları olduğunu aktaran Malkoç, “Geç dönem Çağatay Türkçesiyle yazılmış mensur İskendernamenin de diğer İskendernamelerle kıyas edildiğinde büyük ölçüde benzeştiğini görüyoruz. İskender›in maceraları aşağı yukarı örtüşüyor. Bu İskendernamenin en güzel özelliği biz burada baştan sona eksiksiz güzel bir anlatı görüyoruz. İskender’in doğumundan ölümüne kadar biz çok maceralı o hayat hikâyesini, fetihlerini, devler ülkesine gidişini, cinlerle savaşmasını, çeşitli kadınların ona aşık olmasını keyifli bir şekilde okuyabiliyoruz” açıklamasını yapıyor. Malkoç, eseri İsveç’teki Lund Üniversitesi Kütüphanesi’ndeki Gunnar Jarring Koleksiyonu’nda keşfettiğini anlatarak, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bu metni askeri anlatılara duyduğum ilgi sebebiyle seçtim. Bu metin Orta Asya Nestalik’i dediğimiz bir hatla yazılmış ve fiziksel özellikleri çok temiz bir metin. Bu sebeple bu el yazmasını çalışmak benim için bir tercih konusu oldu. Ziya Gökalp’in şöyle bir şiiri var, ‘Türklüğün bir dili var, yalnız bir dili var’. Bu bizim ortak dilimizin, ortak kültürümüzün yansıması. Sadece bu İskendername metni değil. Bütün Türk dünyasının her bir köşesinde İstanbul’dan Kaşgar’a kadar bulunan bütün el yazmaları bizim kültür hazinelerimiz niteliğinde. Bu kültür hazinelerinin içerisinde Türkçenin geçmiş arkaik dönemdeki izlerine, söz varlığına, o dönemdeki toplumun belki neler yaptığına dair bilgilere ulaşabiliyoruz. Bunlar da Türkoloji dediğimiz disiplin içinde çok önemli bir kaynak noktası teşkil ediyor. El yazmalarımızı günümüz Türkçesine kazandırarak Türk milletine ve Türk diline faydalı olmayı umut ediyorum.”



#aktüel
#hayat
#edebiyat