
Ayşe Taçar’ın kaleme aldığı “Saim’in İlk Orucu” kitabı Diyanet Vakfı Yayınları etiketiyle minik okuyucularıyla buluştu. Taçar, “Oruçlu olmaya niyet eden herkese Allah türlü nimetlerini sunar. Çocuklar için Ramazan, sevgiyle hissedilen bir şenliktir” diyor.
Ayşe Taçar’ın kaleme aldığı, Büşra Cantürk Durmaz’ın rengarenk çizimleriyle “Saim’in İlk Orucu”, Diyanet Vakfı Yayınları etiketiyle minik okurlarıyla buluştu. Kitap, Ramazan ayının manevi atmosferini ve oruç ibadetinin anlamını minik okurlara sevimli bir hikâye eşliğinde sunuyor. Kitabın başkahramanı Saim, oruç ibadetini keşfetmeye çalışırken hem Ramazan’ın heyecanına kapılıyor hem de manevi bir yolculuğa çıkıyor. Hikâye, çocukların ibadeti sevinç ve içtenlikle kavrayışına odaklanırken, onlara orucun yalnızca bir kurallar bütünü değil, aynı zamanda bir gönül yakınlığı olduğunu hissettirmeyi amaçlıyor.
İlk orucum için Allah beni daha çok sevecek diye seviniyordum
İlk orucunu tutmak için 8-9 yaşlarında kararlı bir şekilde hazırlanan Ayşe Taçar, Adana’nın kavurucu sıcağında yaşadığı zorlukları şu sözlerle dile getiriyor: «Evvelki oruç tutma girişimlerimde başarısız olmuştum ama suç bende değildi; Adana’nın sıcağındaydı. ‹Bu kez tutacağım› demiştim. Babamdan alacağım övgüyü ve armağanı hayal ediyordum, hem de Allah beni daha çok sevecek diye seviniyordum. Sahura kalktım; zaten hiç uyumamıştım ki. Ezan okununca tükürüğümü bile yutmamıştım, o kadar emindim. Ancak uzun, sıcak günün tam ortasında gelen bayılma hissine yenik düştüm. Dolaptan aşırdığım yiyecekleri ekmek arasına katık edip evin arka bahçesinde toprakla ilgileniyor gibi yaparak hızlıca yedim. Tabii bir şişe soğuk suyu da ihmal etmedim.” Taçar, kitabın yazım sürecine dair ise duygularını şu sözlerle paylaşıyor: “Bir Ramazan akşamı, içimde çocukluğumdaki Ramazanlara dair anılar seyrettim. Bu anıları tortop edip öpmek, saklamak istedim. Bu anıların hikayesini yazmaya acıktım ve susadım, bir oruçlu gibi. Baş kahramanın adını da ‘Daima oruçlu’ anlamına gelen ‘Saim’ koydum. Çünkü çocuklar daima ibadet halindedir; kalpleri ve gözleri göğe ve göksel olana dönüktür. Dünyaya henüz teşrif ettikleri için, yağmur gibi onların da Allah ile ahdi tazedir.” Taçar, hikâyeyi kaleme alırken, Gazze’de şehit düşen çocukları da düşündüğünü belirtiyor. Taçar, “Gazze’deki şehit çocuklar, Rim’de dünyada ve dünya nimetlerine daima oruçlulardı. Onlara tekne orucu hakkı tanınmamıştı. Şehit düştüler ve Allah’ın en güzel ikramına kavuştular. Hikâyemi yazarken bunları düşünüyordum” diyor. “Oruç, belki de bir çocuğun anlamakta en zorlandığı ibadetler arasında fakat bir çocuk için manevi anlamda en güzel anılar da çoğu zaman, Ramazanlarda. Ramazan’ın tüm ruhani ve hissi anları çocuğa nüfuz ediyor ve çocuk bu yüzden oruç tutmak istiyor” ifadelerini kullanan Taçar, “Dışarıdaki bu şölen, bu tatlı telaş, birlik, içinde de tekrarlansın istiyor. Bir nevi, re play tuşu. Çocuk, o manevi müziği hep işitmek istediği için oruç tutmayı arzular. Kimse bir çocuğa orucu anlatmasa bile, bir çocuk Hayy bin Yakzan’ın Allah’ı bulması gibi dünyayı, insanları inceleyip sorgulayarak nihayetinde fıtri olan o kavrayış ile oruca yönelecektir. Ben de bunu yaptım. Çocuğa bilgi vermedim, oruç budur, farzdır gibi öğretme amacına kalkışmadım. Sevgiyle hissettirmek istedim. Kitabım, şen ve huzurlu bir Ramazan günü olsun istedim. Çocuk esasında bu hikâye ile şunu sindiriyor kalbine: Allah, ben ibadet edemesem, ibadetimi eksik veya hatalı yapsam da benimle ve beni seviyor. İbadetler yarım olsa da ibadet etme arzusu tam ve kuvvetli, yöneliş de O’na ise Allah, ibadetleri kabul ediyor” şeklinde açıklıyor.
Ailenizden biriyle pide kuyruğuna girebilir, Ramazan anıları dinleyebilirler
“Saim, hikâye sonunda oruç tutmanın yalnızca bir matematiği olmadığını kavrıyor. Oruç; Saim için, sahura kalkmak, yememek içmemek, güzel konuşmak, iftarı açmak aşamalarının üstünde bir değer kazanıyor” diyen Taçar, bir çocuğun ramazanın manevi bereketinden faydalanmak ve ramazanı idrak etmek için neler yapması gerektiğini ise şu sözlerle anlatıyor: “Oruçlu olmaya gerçek anlamda niyet eden herkese, bilhassa çocuklara, Allah türlü nimet ve ikramlarını verir. Oruç ibadetinin temel düsturu yememek içmemek dahi olsa, Allah seni mutlu etmek için yedirir içirir; çünkü O’nun katı salt formüllerden ve matematikten beridir. O, merhamet ve ikram makamıdır. Çocuklar; Ramazan geldiğinde evlerini süslese, bir Ramazan şarkısı dinlese, ailesinden biriyle pide kuyruğuna girse, camilere gitse ve balonla avlusunda koşsa, büyüklerinden Ramazan anıları dinlese, oruçlulara hurma ve su ikram etse, bayram temizliğinde ailelerine yardım etse ve bayramlıklarını yastık yanına koyup mışıl mışıl uyusa ve ertesi sabah bayram namazı sonrası Barış Manço’dan ‘Bugün Bayram’ şarkısını dinlese pek güzel olur. Onların ibadeti budur.”