Belgrad Ormanı’nı nasıl bilirsiniz? Böyle bir soru karşısında aklımıza gelecek ilk cümle herhâlde “İstanbul’da doğayla iç içe zaman geçirebileceğimiz en özel alanlardan biri”dir. Ardından da şöyle devam ederiz: “Pazar yürüyüşlerinin, aile pikniklerinin de adresi.” Ancak yanı başımızdaki bu ormanın yakın tarihteki önemli pozisyonunu biliyor veya hatırlıyor muyuz? Akademisyen Kitabevi tarafından okurla buluşturulan, Erhan Kılıç ve Dr. Ahmet Nizamoğlu tarafından kaleme alınan İşgal Ordularının Kıskacında Belgrad Ormanı isimli çalışma İstanbul’un bu nadide ormanının Birinci Dünya Savaşı’ndaki hikâyesini anlatıyor. Bu eser aynı zamanda işgal yıllarının görünmeyen yüzlerinden birini de açığa çıkarıyor. Daha doğrusu işgal güçlerinin yaptığı doğa katliamının sonuçlarını... Gelin Belgrad Ormanı’nın o ilginç hikâyesini Erhan Kılıç’la olan sohbetimizden yeniden öğrenelim:
n Karşımızdaki bu çalışma İstanbul’un en nadide ormanının yakın tarihdeki etkisini anlatıyor. Bu nedenle oldukça dikkat çekici. Şuradan başlayalım: Belgrad Ormanı Osmanlı İmparatorluğu için ne anlam ifade ediyordu? Bu orman tarihsel süreçte nasıl bir öneme sahipti?
İstanbul’un kuzeyinde bulunan bu orman Bizans’tan Osmanlı’ya kadar şehrin su kaynağı olarak hizmet görmüştür. Fetih sonrasında bir hayli yıpranmış olan su yolları tamir edilmiştir. Kanuni Sultan Süleyman’ın Belgrad Seferi sonrasında getirdiği savaş esirlerini ormana yerleştirmiş ve su yollarının hizmetine koymuştur. Ormanın ismi de bu esirlerden gelmektedir. Esirlere yol, bend ve havuz ıskaralarının bakımı, tamiri ve korunması görevi verilmiştir. Bu hizmetlerin karşılığında kısmi vergi muafiyeti getirilmiştir. İstanbul’un su sıkıntısı çekmemesi için Mimar Sinan’ın öncülüğünde Kırkçeşme su yollarının yapımına başlanmıştır. Buradan temin edilen sularla Suriçi’nde çeşmeler yaptırılarak halkın kullanımına sunulmuştur. Belgrad Ormanı, Kanuni Sultan Süleyman tarafından vakfedilerek korunması için her türlü önlem alınmıştır.
n Bunlar nasıl önlemler? Kayıtlar var mı?
Su kaynaklarının azalmaması için ağaç kesimi yasaklanmıştır. Bend ve su yollarının genel temizliğine dikkat edilmiştir. Hayvan sürüleri buralardan uzak tutulmuştur. Orman içindeki köylerin atık sularının buralara ulaşması için özel önlem alınmıştır. Bu kurallara uymayanlara ağır müeyyide uygulanmıştır. Osmanlı Devleti suyun kesintisiz şekilde payitahta ulaşması için her türlü tedbiri almıştır. Ormanın korunması konusunda hiç kimseye müsamaha gösterilmemiştir. İsveç elçisinin Belgrad Ormanı’ndaki yazlığına kaçak odun getirirken arabacısı yakalanmış, taşımada kullanılan araba parçalanmış ve işin azmettiricisi olan kâhya da ciddi şekilde uyarılmıştır. İsveç elçisi bu duruma karşı padişaha sitemli bir mektup yazmış fakat sonuç alamamıştır.
n Kanuni’nin verdiği bu önem sonrasında da devam ediyor mu?
Kanuni Sultan Süleyman ile başlayan su yolu yapma geleneğini sonraki padişahlar da benimseyerek geliştirmişlerdir. Başlangıçta sadece Suriçi’ne giden suyolları 18. yüzyıldan itibaren Beşiktaş ve Galata istikametine gidecek şeklinde yeni tesislerle genişletilmiştir. II. Abdülhamid döneminde İstanbul’da kolera hastalığının artması üzerine bulaşıcı hastalıkla mücadele için Fransız uzman Chantemesse (Şantes) davet edilmiştir. Şantes, koleranın bendlerden gelen kirli sudan kaynaklandığını tespit etmesi üzerine orman içerisindeki köyler istimlak edilerek kaldırılmıştır. Orman kenarında kalan diğer köyler ise Birinci Dünya Savaşı yıllarında tehcir kapsamında başka yerlere nakledilmiştir.
n İstanbul’un işgali döneminde de Belgrad Ormanı önemli tartışmaların odağında oldu. İstanbul’un su kaynaklarının da burada olması bunun temel nedeni mi?
Belgrad Ormanı’nın tartışmanın odağında olmasının iki nedeni olmuştur. Birincisi köyleri istimlak edilerek kaldırılan Rumlar ile tehcire tabi tutulanlar bunu hiçbir zaman kabullenmemiş olmalarıdır. Diğer neden ise işgal ordularının bu husumeti kullanarak kendi çıkarları için Rumları kışkırtıp himaye etmeleridir. İngiliz Fevkalade Komiserliği, Rumların fakir, çaresiz, evsiz barksız ve mağdur olmaları ileri sürülerek geçimleri için ormandan ağaç kesmesine izin vermiştir. Rumların büyük çoğunluğu İngiliz Ordusu müteahhitlerine iş yapmış ve en kolay yerlerden odun keserek ormanı tahrip etmişlerdir. İngilizler bununla da yetinmeyip Bahçeköy’de bulunan Orman Mektebi boşaltılarak Rumlara tahsis etmiştir. İngilizlerin asıl maksadı ormanlık bölgeyi kontrol altında tutmak ve özellikle Anadolu’ya silah sevkiyatının engellenmesidir. Bunun için orman içinde dışında ve iskelelerde sıkı takipler yapmışlardır.
n Özellikle işgal güçlerinin bölgede ciddi anlamda bir talana-tahribe neden olduğunu biliyoruz. Osmanlı bununla mücadele için neler yapmış? Yani aslında ormanların bir savaştaki önemi nedir?
Osmanlı makamları İstanbul’a su sağlayan Belgrad Ormanı’nı korumak için iki yol izlemiştir. Birincisi sahada orman memurları ve jandarma ile koruma ve önleyici faaliyet yapmak. İkincisi ise Hariciye Nezareti aracılığıyla diplomatik yollarla mücadele etmek. Yapılan her usulsüzlük İngiliz Fevkalade Komiserliği’ne yazılmıştır. Bu yazılı diyalogda izinsiz ve kaçak kesim yapanlara müsaade edilmeyeceğini ve haklarında kanuni işlem yapılacağı sıkı sık tekrarlanmıştı. O günlerde bu iki mücadele yönteminden başka bir çaresi yoktu elbet. Osmanlı bürokrasisi bu tür girişimlerle sonuç alamayacağını biliyordu ancak bu zorunlu olarak seçilmiş bir mücadele yöntemiydi. Yapılmak istenen şey olayların kayıt altına alınmasını sağlamak ve zamanı geldiğinde bu belgeleri delil olarak kullanmaktı.
Belgrad Ormanı ile ilgili detaylar Lozan’a bile taşınıyor aslında… Orada nasıl sonuçlar elde ediliyor?
Milli Mücadele’nin kazanılması sonra İngiliz Ordusu için çalışan ve ormanda talana neden olan müteahhit Kendros ve Kotaro hakkında yapılan kanuni işlem yapılmıştır. Ancak bu durum İstanbul dışına taşarak uluslararası boyut kazanmıştır. Lozan görüşmeleri sırasında General Pelle, İsmet Paşa (İnönü) ile gerçekleştirdiği yemekte bu konuyu gündem etmiştir. General Pelle söz konusu müteahhitlerin mal varlıklarının iade edilmesini ve takipten vazgeçilmesini rica etmiştir. Konu hakkında malumatı olmayan İsmet Paşa 12 Mayıs 1923 tarihinde Başvekalete bir telgraf göndererek bilgi verilmesini talep etmiştir. Başvekil Rauf Bey (Orbay) telgraflarla İsmet Paşa’yı bilgilendirmiştir. Lozan’da bir netice alamayan İngilizler İstanbul’u boşaltmadan Türk makamları görüşme talep etmiştir. Harbiye binasında yapılan görüşmede İngilizler kendi müteahhitlerinin tazminatını kabul etmiş ancak miktarı konusunda anlaşma sağlanamamıştır. Aslında bu görüşmenin nedeninin zaman kazanmak olduğu sonradan ortaya çıkacaktır. Neticede İngilizler tazminatı ödemeden İstanbul’dan çıkmıştır. Kendros ve Kotaro davaları 1930’lara kadar Türk mahkemelerinde devam etmiştir.
Belgrad Ormanı aslında bir savaş gazisi olarak da tanımlanabilir. Bakımsız kaldığı, gözden çıkarıldığı zamanlar da olmuş. Orman bugün o dönemlerden izler taşıyor mu?
İstanbul’un tarih boyunca göz bebeği olan Belgrad Ormanı işgal döneminde talan ve tahribe uğramıştır. Kısıtlı imkânlarla yapılan mücadeleler bunları durdurmaya yetmemiştir. Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte ormanın rehabilite edilmesi için önlemler alınmıştır. Tahrip edilen bir kısım yerler ağaçlandırılmıştır. Orman Fakültesi sayesinde teknik müdahaleler yapılarak orman bakımları gerçekleştirilmiştir. Buna rağmen 1937 yılında yapılan amenajman çalışmaları sırasında 1888 ve 1912 verileri karşılaştırılmış ve ormanda çok ciddi bir servet kaybının olduğu anlaşılmıştır.