İlaçların patenti için yıllık 30 milyar lira ödeyen Türkiye’nin milli ilaç projesinde geri sayım başladı. İlk etapta kurulması planlanan Türk Sağlık Yatırımları Fonu ile ABD’de yaşayan Türk bilim insanlarının çalışmalarına yatırımlarda bulunulacak.Stratejik alanlarda yaptığı ‘millileşme’ hamleleriyle dikkatleri üzerine çeken Türkiye, gerçekleştireceği milli ilaç projesiyle ilaçların patenti için yurt dışına ödenen yıllık 30 milyar liralık faturayı azaltmayı hedefliyor. İlk etapta kurulması planlanan Türk Sağlık Yatırımları Fonu ile ABD’de yaşayan Türk bilim insanlarının, patenti Türkiye’ye ait milli ilaç çalışmaları finanse edilecek.Milli ilaç projesinin koordinasyonunu sağlamak için Başbakan’dan aldığı talimat üzerine ilaç firmalarıyla görüşen ekipte yer alan Amerikan Türk İş Geliştirme Konseyi (ATBD Council) Genel Başkanı Uğur Terzioğlu ve uzun yıllar boyunca ABD’de yaptığı çalışmalarla adından söz ettiren Türk bilim adamı Dr. Kemal Oğuz Kalafat açıklamalarda bulundu.
7 firma kabul etti
Milli ilaç için birçok firma ile görüştüklerini ve bu firmaların içinden 7 tanesinin, ‘Taşın altına elimizi koyarız’ dediğini belirten Amerikan Türk İş Geliştirme Konseyi Genel Başkanı Uğur Terzioğlu, Başbakan ile yaptıkları görüşmeden bahsederek, “Geçen sene sonuna doğru Başbakan’ın, ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ile randevusu için biz öncü olarak gittik ve bazı sivil toplum örgütleriyle bir çalışma yaptık. O meyanda bir akşam konuşurken Türkiye’nin, Amerika’da ilim adamları, Profesörleri gibi çok ciddi temsilcileri var. Bunlar ilaç sanayiinde yeni patentler üzerine çalışıyorlar dedik. Başbakan bunun üzerine; ‘Ben çok ilgileniyorum bu konuyla. Senede 28-30 milyar lira patent parası ödüyoruz. Bunu 10 milyar liraya düşürürsek büyük başarı. Ne çalışma yapmak gerekiyorsa buyurun yapın’ dedi. Biz de ilaç firmalarıyla konuşmamız lazım dedik. O günden sonra da yaptığımız temasları kendisine götürüp arz ettik ve en sonunda dün Başbakan’a, 7 firmayla konuştuğumuzu söyledik. Hepsi, ‘Bu yolda biz de varız. Taşın altına elimizi koyarız’ dediler. Başbakan da, ‘Ben onlarla devletin başı olarak oturup konuşacağım’ dedi. Herhalde o şirketleri davet edip konuşacaklar. O devletin iş insanlarıyla yapacağı direkt ilişki” diye konuştu.
Hükümetten projeye tam destek
Amerikan Türk İş Geliştirme Konseyi (ATBD Council) Genel Başkan Yardımcısı ve Türk bilim adamı Dr. Kemal Oğuz Kalafat ise hükümetin projeyi desteklediğini ifade ederek, “Hükümetimiz birçok alanlarda dışarıya verdiğimiz sermayeyi toparlayabilmek için kendi ülkemizde üretim için tüm destekleri veriyor. Bunlardan biri de ilaç sanayii. Bu konudaki açığın kapatılabilmesi için Başbakanımız ile bir araya geldik. Kendileri anlattığımız projeyi tam olarak desteklediler” dedi.
ABD’de önemli Türk bilim insanları var
ABD’de çok önemli görevlerde bulunan Türk bilim insanlarının olduğunu söyleyen Dr. Kemal Oğuz Kalafat, bilim adamlarının çalışmalarına yatırım yapılması gerektiğine vurgu yaparak, şöyle konuştu:“İlacın molekülüne ulaşmanın kendine has özellikleri var diğer teknolojilerin yanında. Her 10 ilacın 8’i ABD’nin bulunduğu bölgedeki üniversitelerden çıkıyor. Şuan bizim de çok önemli üniversitelerin kürsülerinin başında olan 150 küsur bilim insanımız var. Bu insanlar çalışmalarında diğer ülkelerin fonlarından alacaklarına zaten kendi molekülümüze ulaşmamız lazım buradaki yerli ilaç firmaları ve üniversitelerimizin bir araya gelip oluşturduğu bir güç birlikteliğiyle, bir fon ile Amerika’daki bilim insanlarımızın çalışmalarına direkt yatırımlarda bulunalım. Dünyada Amerika’nın dışında kendi ilacını üretmiş olan ülkelere baktığımızda aynı modeli uygulamışlar. Dünyada kendi ilaçlarına ulaşmış Kore, İsrail, Japonya gibi ülkelerin 10-15 yıl önce yapmış olduğu modeli biz de uygulamaya geçirmeyi planlıyoruz.”
Bizim gönlümüz ruhumuz ülkemizle beraber
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Binali Yıldırım’ın toplumun ve kurumların önüne geçerek yapmaya çalıştıkları millileşme hamlelerinin kendilerine cesaret verdiğini kaydeden Dr. Kalafat, “Bizler 20-25 yıl önce Amerika’ya gitmiş insanlarız ve şu anda belli yerlere geldik. Ben kendi alanımda bir yerlere geldim. Çok değerli hocalarımız kürsülerde bir yerlere geldiler. Biz hiçbir zaman ülkemizle bağımızı koparmadık. Herhangi bir gelişme olduğunda Türkiye’deki arkadaşlarımızdan daha önce o haberlere ulaştık. Bizim gönlümüz ruhumuz ülkemizle beraber. Bilimsel çalışmalarımızı Amerika’da devam ettiriyoruz. Bizim yaptığımız işlerde var olan bir çalışmanın finansal ve teknik olarak desteklenmesi lazım. Hükümetimizin, Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın toplumun ve kurumların önüne geçerek millileşme, teknolojiyi Türkiye’ye çekme hedefleri doğrultusunda bunlar bize cesaret verdi.
Bu destek sonucunda uzun yıllar ikna etmeye çalıştığımız ilaç firmaları ve özel üniversiteler bir araya gelmeyi kabul ettiler. Bu proje için ellerinden gelen her türlü desteği verme sözünü de bizlere ve hükümete bildirdiler. Bu projenin içine girmiş olan firmalarımız, üniversitelerimiz oluşturacağımız bir stratejik ve ekonomik bir güçle hocalarımızın çalışmalarına direkt olarak yatırımlarda bulunacağız. Bu kişiye yatırım demek değildir. Bahsettiğim bir Türk bilim insanı diyelim Harvard Üniversitesi’ndeyse Harvard’ın teknoloji transfer ofislerinde şirketleşmiştir bunların teknolojileri. Yani biz dünyanın en önde gelen 400-500 yıllık üniversitelerin, en önemli teknolojilerin can damarı olan teknoloji transfer ofislerine, kuluçka merkezlerine direkt olarak ortaklıkta bulunuyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Milli ilaç’ta öncelik: Onkoloji, kalp ve Türkiye’ye özgü hastalıklar
Amerikan Türk İş Geliştirme Konseyi Genel Başkan Yardımcısı ve Türk bilim adamı Dr. Kemal Oğuz Kalafat, milli ilaç üretiminde önceliklerinin onkoloji, kalp hastalıkları ve ülkemizde yaygın olan diğer hastalıklar olacağını belirtti. Dr. Kalafat, “Bu konuda Hükümetimiz zaten 3 yıllık bir planlama çalışmasıyla bizim Türk toplumu olarak ilaç harcamalarının hangi terapötik alanlarda çoğalacağı konusunda çalışmalar yaptı. Tabi ki bu alanların başında onkoloji geliyor. Kalp hastalıkları ve ülkemize has, ülke insanımızın genetiğine özgü bir takım hastalıklar var. Önceliklerimiz bu alanlar olacak. Ama bu demek değildir ki biz bu üç alana yatırım yapacağız. Kaba olarak 5 ile 6 terapötik alan belirledik. Bunları belirlerken de dünyadaki ilaç trendleri artı bilim insanlarımızın çalışmakta olduğu alanların analizini yaptık” açıklamasında bulundu.