Azerbaycan-Rusya gerilimi

04:003/07/2025, Perşembe
G: 3/07/2025, Perşembe
Süleyman Seyfi Öğün

Azerbaycan ile Rusya arasında çok tehlikeli olabilecek bir gerilim yükseliyor. Rus emniyet kuvvetlerinin Ekaterinburg şehrinde, eski bir soruşturmayı bahane ederek Azerbaycan Türkü bir aileye karşı yaptığı vahşi operasyon Azerbaycan’da infial yarattı. Azerbaycan da buna mukabele ederek Bakü’de faaliyet gösteren Sputnik ajansında çalışan bazı kişileri casusluk yaptıkları gerekçesi ile tutukladı. Rusya geri adım atmak bir tarafa, misilleme yaparak başka Azerbaycan Türklerini gözaltına aldı. Karşılıklı

Azerbaycan ile Rusya arasında çok tehlikeli olabilecek bir gerilim yükseliyor. Rus emniyet kuvvetlerinin Ekaterinburg şehrinde, eski bir soruşturmayı bahane ederek Azerbaycan Türkü bir aileye karşı yaptığı vahşi operasyon Azerbaycan’da infial yarattı. Azerbaycan da buna mukabele ederek Bakü’de faaliyet gösteren Sputnik ajansında çalışan bazı kişileri casusluk yaptıkları gerekçesi ile tutukladı. Rusya geri adım atmak bir tarafa, misilleme yaparak başka Azerbaycan Türklerini gözaltına aldı. Karşılıklı suçlamalar keskinleşerek devam ediyor. Endişem Rusya’nın bu işi büyüterek ,sayıları 3 Milyon olduğu söylenen Türk kökenli bir topluluğa sistemli bir pogrom başlatması. Elbette takip edeceğiz. Ama şimdilik şunu kaydetmek gerekiyor ki, bu işler daha da ileri gider, Allah korusun iki devletin askerî olarak karşı karşıya gelmesine sebep olursa, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, Şuşa Beyannamesi mucibince hâdiselerin dışında kalması mümkün olmaz. Bu da tekmil Kafkasya’yı içine alacak yeni bir savaşın patlayacağı manasına gelir.


Aslında burada da
tarihin yalancı baharı ile zemheri kışı arasındaki diyalektik savrulmaya
şahit oluyoruz. Hatırlayalım; geçen sene Ağustos ayında Rusya lideri Putin Bakü’yü ziyaret etmiş, Aliyev kendisini sıcak bir şekilde hususî konutunda kabul etmişti. O ziyaretten kareler gözümün önünde. İki lider konutun balkonunda, kravatlarını çıkarmış, protokolleri en alt seviyeye indirerek koyu bir sohbete dalmışlardı. Sanki sıradan iki dost insan arasındaki bir ev ziyaretiydi bu. Görüşmeler üç anlaşma, üç memorandumun ve müşterek bir bildirinin imzalanmasıyla bitmişti. İki devlet arasında tam bir bahar havası hüküm sürüyordu. Karabağ savaşı esnasında Rusya, Ermenistan’daki Karabağ çetesinin yalvar yakar destek çağrılarına kulak vermeden, doğrudan olmasa da dolaylı olarak Azerbaycan’ın yanında yer almıştı. Putin’in bu ziyareti bir bakıma iki devlet arasındaki ilişkileri daha da ısıtan bir gelişme olarak değerlendirilmişti.

Aralık 2024 ‘de yaşanan bir hâdise her şeyi tersine çevirdi. Hazar Denizi üzerinde bir Azerbaycan uçağı kayboldu. Daha sonra bu uçağın Kazakistan’da düştüğü haberini aldık. Azerbaycan makamlarının yapmış olduğu incelemeler neticesinde, uçağın Rus ordusu tarafından vurulduğu ortaya çıktı. Rusya bunu ne doğru düzgün kabul etti, ne de özür dileyerek , mükellefiyetlerini yerine getirdi. Bir anda iki devlet arasındaki ilişkiler buz devrine girdi. Arkasından son hadiseler geldi. Şimdi mesele , duygusal savrulmalara gitmeden bu tırmanmaya nelerin sebep olduğunu değerlendirebilmek..

Küresel dinamiklerin bölgesel dinamikleri, belki de her zaman olduğundan daha fazla belirlediği zamanları yaşıyoruz. Kendilerine küreselciler denilen, arkasına, paradan para kazanmayı şiar edinmiş köpüklü finans dünyasını ; NATO, Pentagon vb teşkilatları alan , Neocon/Siyonist bir saldırganlıkla hareket eden bir blokun mevcudiyeti tartışma kaldırmayacak kadar açık. Bunun çekirdeğinde İngiltere’nin yer aldığı da son derecede aşikâr. Hedeflerinde birinci derecede İran ve -Rusya; ikinci derecede ve nihaî olarak Çin’in olduğunu da biliyoruz. Bu blok,
Baltık’da başlayan; tekmil Doğu Avrupa’yı kat ederek Girit’e kadar uzayan dikey bir hat
çekmiş durumda. Bu hat
Doğu Akdeniz’de Güney Kıbrıs ve İsrail ile
birleşiyor. Dahası,
İsrail-Hindistan yakınlaşması üzerinden Hint Denizi’ne kadar uzayan bir başka hat
ile irtibatlı. Hâsılı,
Baltık, Doğu Akdeniz ve Hint Denizi
arasında bir mekik dokunmak isteniyor. Ama bu hatların pekişmesine mâni olan parçalar da mevcut. Türkiye ve Suudi Arabistan tam olarak bu hatta yer almıyor. Çin çok doğru bir zamanlamayla Suudi Arabistan ve diğer Körfez devletlerini barıştıracak adımlar attı. Bu suretle, İran tehdidinin baskısı altında olan Arap rejimleri rahatlatılacak ve küreselcilerin oyunu bozulacaktı. Küreselcilerin buna cevabı,
İsrail üzerinden bölgenin yeniden ateşe atılması
oldu. Nihâyet İran bölgeden büyük ölçüde sürüldü. Bununla da kalmadı, İran ağır bir saldırıya maruz bırakıldı. Şu aralar bir ateşkes hüküm sürüyor olsa bile bunun uzun vâdeli devam etmeyeceği anlaşılıyor. Trump ve Putin’in bu dalgayı karşılayıp karşılayamayacaklarını zaman gösterecek.

İran deyip geçmemek lâzım. Bu devletin çökertilmesi ve Atlantik/Siyonist eksende yeniden yapılandırılması Rusya’ya karşı yeni bir cephenin açılması manasına gelir.
Bu cephe, Karadeniz ve Hazar havzasının arasında kalan bilhassa etnik kırılganlığı çok yüksek olan Kafkasya’dan başkası değildir
. Azerbaycan burada bir kilit taşı gibi görülüyor. Azerbaycan’ın İsrail ile yakınlığından rahatsız olan ve Karabağ Savaşı’nda Ermenistan’ın yanında duran İran ile Azerbaycan arasında hâl-i hazırda gerilimli ilişkiler mevcut. Bunu izole etmek isteyen Reisi’nin başına gelenler malum. Şimdi yeni senaryo Rusya ile Azerbaycan’ı düşmanlaştırmak. Çok iddialı olamam ama, bunu başarırlarsa yeni adımın Asya’nın derinliklerine doğru Türk devletlerini Rusya ile karşı karşıya getirmek olacağını tahmin etmek zor değil. Türkiye’nin bu hâdiselerin hâricinde kalması ise mümkün değildir. Başından beri Türkiye’yi Karadeniz savaşına dâhil etmek isteyen Küreselcilerin niyetlerinin de bu olduğunu zannediyorum.

Eğer bu tahlillerim doğru ise
Rusya’nın yaptıklarını nasıl izah edeceğiz? Çünkü Rusya’nın yaptıkları tam da, bu ateşin, yakıcı senaryonun üzerine benzinle gitmek başka bir şey değil
. Tırmanmaya sebep olan hâdiselerde Azerbaycan’ın hiç dahli yok. Her şeyi başlatan ve devam ettiren bizzat Rusya. Bunun iki farklı izahı olabilir. İlki, Rusya’nın bir akıl tutulmasına uğrayıp, eski kaba emperyal alışkanlıklarıyla gözdağı vererek Azerbaycan’ı ve daha sonra bu senaryoya dâhil olabilecek başka devletleri sindirmek istemiş olmasıdır. Bunun Rusya’ya bir fayda sağlamayacağı; tam aksine çok zarar vereceği aşikardır. İkinci ihtimal ise, Rusya’nın bu dalgayı yatıştırıcı başka yollarla engelleyemeyeceğini değerlendirip mücadelede keskinleşerek ön almak istemesi olabilir.

Bu arada Sırbistan’da, Moldova’da olup bitenlere çok dikkat etmek gerekiyor. Küreselciler burada da yeni bir tırmanma peşinde koşuyor olabilirler. Hâsılı
doğumuzda Kafkasya ve batımızda Balkanlar siyasal coğrafyanın en yanıcı kimyalarına sâhip bölgeler.
Umarım akıl devreye girer ve hâdiseler yatışır.
#Azerbaycan
#Rusya
#Süleyman Seyfi Öğün