Buhari Gazveler - Uhud Hadisleri

- Sahih-i Buhari
Kitaplar
Buhari
Konu Başlıkları
Gazveler - Uhud
Gazveler - Uhud Hadisleri
4246-

Resulullah (sav) Uhud'a çıktığı zaman, (bir müddet sonra) O'nunla beraber çıkanlardan bir kısmı geri döndü. [Bunlar hakkında] Resulullah (sav)'ın ashabı ikiye ayrıldı. 

Bir grup: "Bunları öldürelim" diyordu. Öbür grup ise: "Hayır onları öldürmeyelim" diyordu. Bu ihtilaf üzerine şu ayet nazil oldu: "(Ey Müslümanlar!) Münafıklar hakkında iki fırka olmanız da niye? Allah onları yaptıklarından dolayı baş aşağı etmiştir, Allah'ın saptırdığını siz mi yola getirmek istiyorsunuz? Allah'ın saptırdığı kimseye sen hiç yol bulamayacaksın" (Nisa 88). Resulullah da şöyle buyurdu: "Burası Taybe'dir. Deccal'i sürer çıkarır, tıpkı körüğün, demirin pasını çıkardığı gibi."
Megazi 17;
Fedailu'l-Medine 10;
Tefsir;
Nisa 15;
Münafikun 6;
(2776);
Tefsir;
Nisa (3031);
4247-

O gün müşriklerle karşılaştık. Resulullah (sav) ok atıcılarından müteşekkil [elli kişilik] bir grup askeri ayırıp, başlarına Adullah İbnu Cübeyr (ra)'ı tayin etti. 

Ve şu tenbihte bulundu. "Hiç bir surette yerinizden ayrılmayın! Hatta bizim onlara galip geldiğimizi görseniz bile yerinizden ayrılmayın. Onların bize galebe çaldıklarını [ve kuşların cesetlerimize üşüştüklerini] görseniz dahi [ben size adam göndermedikçe] bize yardıma gelmeyin." Müşriklerle karşılaştığımız zaman [Allah onları hezimete uğrattı ve] kaçtılar. Hatta dağa hızla kaçan kadınların eteklerini topladıklarını gördüm. (Ayak bileklerindeki) halkaları bile gözüküyordu. (Bizimkiler) şöyle demeye başlamışlardır "Ganimet, ganimet!" Abdullah İbnu Cübeyr (ra): "Resulullah (sav)'ın size ne söylediğini unuttunuz mu? Yerlerinizi terketmeyin" diye tenbihledi!" dedi ise de (okçular) dinlemediler. ["Vallahi, biz de arkadaşlarımızın yanına gdip, ganimet alacağız" dediler.] Onlar bu emre itiraz edince, yüzleri ters çevrildi, (ne yapacağını bilemeyen şaşkınlara döndüler ve) [mağlup oldular]. Yetmiş ölü verildi. Ebu Süfyan ortaya çıkıp: "Aranızda Muhammed var mı?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam "Ona cevap vermeyin!" dedi. Ebu Süfyan tekrar sordu: "Aranızda İbnu Ebi Kuhafe var mı?" Resulullah yine: "Cevap vermeyin" buyurdu. Ebu Süfyan: "Aranızda İbnu'l-Hattab var mı?" diye sordu.Hiç kimse ona cevap vermedi, O zaman Ebu Süfyan: "Bunların hepsi öldürüldüler. Eğer sağ olsalardı cevap verirlerdi." dedi. Bu söz karşısında Hz. Ömer (ra) kendini tutamadı: "Ey Allah düşmanı yalan söyledin. Sana üzüntü verecek şeyleri Allah ibka etsin!" dedi. Ebu Süfyan: "(Şanın) yüce olsun Ey Hübel!" dedi. Resulullah (sav): "Buna cevap verin!" emretti. Ashab: "Ne diyelim?" diye sordu. "Allah mevlamızdır, sizin mevlanız yoktur!" deyin" dedi. Ebu Süfyan: "Güne gün! [Uhud Bedir'e karşılıktır.] Harb (elden ele geçen) kova gibidir! Müsleye uğramış (uzuvları koparılmış) kimseler bulacaksınız. Bunu ben emretmedim, [Buna memnun olmadım, kızmadım da, yasaklamadığım gibi emir de etmedim] beni kötülemeyin!" dedi. Resulullah (sav): "Buna cevap verin!" emrettiler. Ashab: "Ne söyleyelim?" diye sordu: "Hayır eşitlik yok! Bizim ölülerimiz cennette, sizinkiler cehennemde! deyin!" buyurdular. ("Beni kötülemeyin" den sonrasını Rezin ilave etmiştir)
Megazi 17;
9;
20;
Cihad 164;
Tefsir;
Al-i İmran 10;
Cihad 116;
(2662);
4248-

Amcam Enes İbnu'n-Nadr (ra) Bedir savaşında bulunamadı. Bu sebeple: "Ben Resulullah (sav)'ın müşriklere karşı yaptığı ilk savaşta yoktum. 

Eğer Allah, bana Resulullah (sav)'la birlikte müşriklerle savaşmak nasib ederse, Allah ne yapacağımı görecektir!" dedi. Uhud günü müslümanlar (bozulup) dağılınca: "Ey Allahım, bunların -yani müslümanların- yaptığından dolayı özürlerinin kabulünü dilerim. Ben onların -yani müşriklerin- yaptığından da sana sığınıyorum!" dedi ve kılıncını çekip ilerledi. Karşısına Sa'd İbnu Mu'az çıkmıştı: "Ey Sa'd İbnu Mu'az! Cenneti istiyorum! Nadr'ın Rabbine yemin olsun ben Uhud'un önünde(n gelen) cennetin kokusunu duyuyorum!" dedi. (O günü anlatan) Sa'd İbnu Mu'az, (Resulullah (sav)'a: "Ey Allah'ın Resulü, (o gün) onun yaptıklarını (bir bir anlatmaya) muktedir değilim! İlerledi (diyeyim o kadar)" dedi. Enes İbnu Malik, (Sa'd İbnu Mu'az (ra)'ı te'yiden) dedi ki: "Biz (Enes İbnu Nadr'ın) cesedinde seksen küsur darbe izi bulduk, kimisi kılıç, kimisi mızrak, kimisi ok yarasıydı. Ayrıca biz onu müşrikler tarafından müsle edilmiş (gözü oyulup, burnu, kulakları koparılmış) olarak bulduk. Öyle ki onu kimse tamyamamıştı. Kızkardeşi (halam Rübeyyi') -bedenindeki bir ben'inden veya- parmağının ucundan tanıdı. Enes (ra) devamla dedi ki: "Biz şu ayetin, Enes İbnu Nadr ve benzerleri hakkında indiğine inanırdık: "Mü'minlerden Allah'a verdiği ahdi yerine getiren adamlar vardır. Kimi bu uğurda canını vermiş, kimi de beklemektedir, ahdlerini hiç değiştirmemişlerdir. (Ahzab 23)."
Megazi 17;
Cihad 12;
İmaret 148;
(1903);
Tefsir;
(3198);
4249-

Uhud günü bir adam Resulullah (sav)'a sordu: "Öldürülecek olsam, nereye gideceğim Ey Allah'ın Resulü?" "Cennete! 

" cevabını alınca elindeki hurmaları fırlattp attı, (Kafirlerin içine dalıp) öldürülünceye kadar savaştı.
Megazi 17;
İmaret 143;
(1899);
Cihad 31;
(6;
33);
4250-

Sa'd İbnu Ebi Vakkas (ra)'ı işittim, demişti ki: "Uhud gününde Resulullah (sav) sadakının içerisindeki okları bana bir bir verip: "At!" diyordu, "at annem babam sana feda olsun! 

" Müşriklerden biri müslümanları(n canlarını) yakmıştı, ona kanatsız bir ok attım. Yan tarafından isabet ettirdim. Herif yere yıkıldı ve avret yerleri de açıldı. Resulullah (sav) güldüler, o kadar ki yan dişlerini gördüm."
Megazi 18;
15;
Fedailu's-Sahabe 41;
(2411;
2412);
4251-

Uhud günü, Resulullah (sav)'ın sağ ve sol iki tarafında beyaz elbiseli iki adam görüyordum. Bunlar şiddetli bir şekilde savaşıyorlardı. Onları ne daha önce görmüştüm ne de daha sonra gördüm. -Yani bunlar Cibril ve Mikail (as) idiler-"

Megazi 18;
Libas 24;
Fedail 46;
(2306);
4252-

Babam Uhud günü şehid oldu. Yüzünü açıp ağlamaya başladım. Bana mani oldular. Ancak Resulullah (sav) mani olmuyordu. Fatıma Bintu Amr İbni Haram (ra) ona ağlamaya başladı. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam: "Ona ağlasan da ağlamasanda melekler onu, siz (cenazesini) kaldırıncaya kadar, kanatlarıyla gölgelemektedirler" buyurdular.

Cenaiz 3;
34;
Cihad 20;
Megazi 26;
Fedailu's-Sahabe 130;
(2471);
Cenaiz 13;
(4;
13);
4254-

Resulullah (sav) Uhud günü: "Peygamberine böyle yapan bir kavme Allah'ın öfkesi arttı" dedi ve (kırılan) dişine işaret etti. Ve ilave etti: "Allah'ın gadabı, Resulullah'ın Allah yolunda öldürdüğü kişiye de Allah'ın öfkesi şiddetlendi."

Megazi 24;
Cihad 106;
(1793);
4255-

Resulullah (sav)'ın Uhud günü dişi kırıldı, başından yaralandı. [Yüzüne akan] kanı, yüzünden siliyor ve: "Allah, kendilerini Allah'a davet eden peygamberlerinin (başını) yarıp, dişini kıran [ve yüzünü kana bulayan] bir kavmi nasıl iflah eder?" diyordu. Bunun üzerine Allah şu ayeti indirdi: "Allah'ın onların tevbelerini kabul veya onlara azab etmesi işiyle senin bir ilgin yoktur. Çünkü onlar zalimlerdir. Göklerde olanlarda yerde olanlar da Allah'ındır. Dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder. Allah bağışlayandır, merhamet edendir. Al-i İmran (128-129)."

Cihad 104;
(1791);
Tefsir;
Al-i İmran;
(3005;
3006);
muallak olarak kaydetmiştir (Megazi;
21);