Buhari Muhtelif Nev'de Hadisler Hadisleri

- Sahih-i Buhari
Kitaplar
Buhari
Konu Başlıkları
Muhtelif Nev'de Hadisler
Muhtelif Nev'de Hadisler Hadisleri
5938-

Resulullah (sa) buyurdular ki: "Üzümü kerm diye isimlendirmeyin. "Vay şu dehrin mahrumiyet hüsranına! 

" diye kahırlı söz söylemeyin. Zira Allah'ın kendisi dehrdir."
Edeb 101;
Elfaz 516;
(2246;
2247);
Edeb 81;
(4974);
Kelam 3;
(2;
984);
5944-

Abdullah İbnu Ebi Talha'yı, tahnik ediversin diye Resulullah (sa)'a götürdüm. Onu elinde en vurma şişi olduğu halde zekat develerini enlerken buldum. 

"
Libas 22;
Zekat 69;
Zebaih 35;
Libas 112;
(2119);
Cihad 57;
(2563);
5945-

Resulullah (sa) buyurdular ki: "Karanlık çöktüğü zaman çocuklarınızı dışarı salmayın. Çünkü şeytanlar bu esnada her tarafa yayılırlar. 

Yatsı vaktinden bir müddet geçince, onları serbest bırakın. Kapını kapa, Allah'ın ismini zikret. Kandilini söndür, Allah'ın ismini zikret. Yemek kabının ağzını kapa ve Allah'ın ismini zikret, (kapayacak birşey bulamadığın takdirde [çubuk gibi] herhangi bir şeyi üzerine uzatıp koymak suretiyle de olsa (bunu yap)! Zira şeytan, kapalı kapıyı açamaz. Kandilleri söndürün, zira fasıkçık (fare), olur ki, fitili çeker de ev halkını yakar."
Bed'ü'l-Halk 11;
14;
Eşribe 22;
İsti'zan 49;
50;
Eşribe 96;
(2012);
Sıfatu'n-Nebi 21;
(2;
928;
929);
Eşribe 22;
(3731;
3732;
3733;
3734);
Et'ime 15;
(1813);
5947-

Medine'de bir ev, geceleyin aile halkı içinde olduğu halde yandı. Durumları Aleyhissalatu vesselam'a haber verilmişti: "Bu ateş var ya! 

Sizin düşmanınızdır. Uyuduğunuz zaman onu söndürün de size zarar vermesin." buyurdular.
İsti'zan;
Eşribe 101;
(2016);
5950-

Resulullah (sa) buyurdular ki: "Horozların öttüğünü işittiğiniz vakit, Allah'tan lütuf ve ikramını talep edin. Zira onlar bir melek görmüştür. 

Merkebin anırmasını işittiğiniz zaman şeytandan Allah'a sığının. Çünkü o da bir şeytan görmüştür."
Bed'ü'l-halk 15;
Zikr 82;
(2729);
Edeb 115;
(5102);
Da'avat 58;
(3455);
5951-

Resulullah (sa) buyurdular ki: "Geceleyin köpeklerin havlamasını ve merkeplerin anırmasını işittiğiniz zaman, şeytandan Allah'a sığının. Çünkü onlar, sizlerin görmediklerinizi görürler."

;
5953-

Resulullah (sa)'ın saban ve diğer bir ziraat aleti görünce: "Bunun girdiği bir eve, Allah mutlaka zillet de sokar" dediğini işittim.

Hars 2;
5955-

Resulullah (sa) Kisra'ya mektubunu göndermişti. Kisra, mektubu okuyunca yırttı. Aleyhissalatu vesselam da "paramparça olmaları için" beddua etti.

İlm 7;
5956-

Resulullah (sa), üzerinde semer bulunan bir merkebe bindi, altında Fedek kadifesi vardı. Üsameyi de arkasına aldı. Beni'l-Haris İbnu'l-Hazrec'te oturan Sa'd İbnu Ubade (ra)'ye, Bedir Savaşı'ndan önce geçmiş olsun ziyaretine gitti. Beraberce giderken, aralarında Abdullah İbnu Ubey İbnu Selül'ün de bulunduğu bir cemaate rastladılar, oturuyorlardı. Abdullah İbnu Ubey o sırada henüz Müslüman olmamıştı. Cemaatte Müslümanlar, müşrikler, putperest olanlar, Yahudiler, Müslümanlar karışık vaziyette idi. Bu cemaatte Abdullah İbnu Ravaha (ra) da vardı. Onlara Resulullah'ın bindiği merkebin kaldırdığı toz isabet edince, Abdullah İbnu Ubey burnunu örtüsüyle sarıp: "Bizi toz içinde bırakma!" diye homurdandı. Resulullah (sa) cemaate selam verip durdu. Merkepten inip onları Allah'a davet etti, onlara Kur'an okudu. Abdullah İbnu Ubey, Aleyhissalatu vesselam'a: "Be adam! Bundan daha güzel birşey yok. Eğer söylediğin hak ise, bizim cemaatimizi rahatsız etme, evine dön! Kim sana gelirse ona anlat!" dedi. Bunun üzerine Abdullah İbnu Ravaha da: "Evet ey Allah'ın Resulü! Sen bizim toplantılarımıza gel! Zira biz bunu istiyoruz!" dedi. Bundan sonra Müslümanlar, müşrikler ve Yahudiler aralarında atıştılar. Nerdeyse birbirleriyle kapışacaklardı. Resulullah (sa) onları yatıştırmak için gayret sarfetti ve sustular. Resulullah da bineğine atlayarak yoluna devam etti ve Sa'd İbnu Ebi Vakkas'ın yanına gelip evine girdi. Aleyhissalatu vesselam ona: "Ey Sa'd! Ebu Hubab'ın ne dediğini işittin mi?" dedi. Ebu Hubab'la Abdullah İbnu Ubey'i kastediyordu. "Şöyle şöyle söyledi" buyurdu. Sa'd İbnu Ubade: "Ey Allah'ın Resulü! Onu affet, Sana Kitab'ı gönderen Zat-ı Zülcelal'e kasem olsun, Allah'ın sana indirdiği Hak geldiği zaman, bu beldenin ahalisi, ona taç giydirmeye, sarık sarmaya ittifak etmişlerdi. Allah Teala hazretleri sana verdiği bu hakikatla onun başa geçmesini engelleyince, bu onun boğazına takıldı. İşte, şahid olduğun densizliği ona yaptıran da budur!" dedi. (Bu açıklama üzerine) Resulullah onu bağışladı. Resulullah (sa) ve ashabı, müşrikleri ve Ehl-i Kitabı Allah'ın emrettiği üzere bağışlıyorlar, onların eza ve cefalarına sabrediyorlardı. Allah Teala hazretleri şöyle buyurmuştu: "Muhakkak siz, malınızda ve canınızda imtihan olunacaksınız ve sizden önce kendilerine kitap verilmiş olanlardan ve Allah'a ortak koşanlardan pek çok incitici sözler işiteceksiniz. Eğer sabreder ve takvaya sarılırsanız, işte bu, uğrunda azim ve sebat edilmeye değer işlerdendir" (Al-i İmran 186). Rab Teala bir başka ayet-i kerimede de şöyle buyurmuştur: "Kitap ehlinden çoğu, imanınızdan sonra sizi tekrar inkara döndürmek isterler. Bu, kendilerine hak iyice belli olduktan sonra nefislerinde duydukları kıskançlık yüzündendir. Allah'ın emri gelinceye kadar onlara aldırış etmeyin ve onları kınamayın. Muhakkak ki, Allah her şeye hakkıyla kadirdir" (Bakara 109). Resulullah (sa), Allah'ın buradaki emrini afla te'vil ediyordu. Bu hal Allah'ın onlarla (savaşa) izin vermesine kadar devam etti. (İzin gelince) Aleyhissalatu vesselam Bedir Gazvesi'ni yaptı. (Bu savaşta) Allah Teala hazretleri Kureyş'in ileri gelenlerinin canlarını aldı. Aleyhissalatu vesselam ve ashabı zafer ve ganimet elde ederek ve Kureyş'in ileri gelenlerini de esir alarak döndüler. Abdullah İbnu Ubey İbni Selül ve beraberindeki putperest müşrikler: "Bu (islam) hadisesinin artık talihi döndü!" dediler. Resulullah (sa)'a islam üzere biat ettiler ve Müslüman oldular.

Cihad 127;
Tefsir;
Al-i İmran 15;
Marda 15;
Libas 98;
Edeb 115;
İsti'zan 20;
Cihad 116;
(1798);
5959-

Ebu Hureyre (ra) bize pekçok hadis söylemişti. (Bir defasında) şöyle dedi: "Resulullah (sa) buyurdular ki: "Sizden önce yaşayanlardan bir adam bir kimseden bir akar satın aldı. Bu akarı satın alan kimse, orada, içinde altın bulunan bir küp buldu. Satana gelip: "Altınını al! Ben senden akarı satın aldım, altını satın almadım!" dedi. Satan da: "Ben sana araziyi içinde bulunan herşeyiyle birlikte sattım!" dedi. (Anlaşamayınca) bir adamı hakem tayin ettiler. Adam (onları dinledikten sonra): "Sizin çocuklarınız var mı?" dedi. Onlardan biri: "Oğlum var", diğeri de "kızım var!" dedi. Hakem: "Oğlanla kızı evlendirin! Bu paradan ikisi için harcayın ve tasaddukta bulunun" dedi.

Enbiya 50;
Akdiye 21;
(1721);
5960-

Resulullah (sa) buyurdular ki: "İnsanları, içinde binmeye mahsus tek hayvan olmayan yüz develik bir sürü gibi bulursun."

Rikak;
35;
Fedailu's-Sahabe 232;
(2547);
Emsal 7;
(2876);
5965-

Resulullah (sa) fareye fuveysika der ve şunu ilave ederdi: "Ben bunu meshe uğramışlardan biliyorum. Çünkü o, kendisine (içmesi için) deve sütü konulsa onu içmez. Ama koyun sütü verilse onu içer." [Rezin tahriç etmiştir. Buhari'de kaydedilmiştir (Bed'ü'l-Halk 15; Müslim, Zühd 62, (2997)]

Bed'ü'l-Halk 15;
Zühd 62;
(2997);
5972-

Resulullah (sa) (namazda) emrolunduğu yerde açıktan okudu, emrolunduğu yerde sükut etti (gizli okudu). "Ve senin Rabbin unutkan değildir" (Meryem 64); "Andolsun ki, Allah'ın Resulü'nde sizin için (her hususta) güzel bir örnek vardır" (Ahzab 21).

Ezan 105;
5973-

Resulullah (sa) buyurdular ki: "Ben size (kendiliğinden) ne bir şey veriyor, ne de sizi bir şeyden menediyorum. Ben sadece bir memurum (Allah'ın emrine göre veriyorum)." Bir rivayette de şöyle demiştir: "Ben (sadece, emre uygun şekilde) taksim ediyicim, emredildiğim yere koyarım."

Humus 7;
Haraç 13;
(2949);
5979-

Necran'ın iki sahibi Seyyid ve Akib, Resulullah (sa)'a geldiler. Onunla mülaane yapmak istiyorlardı. Bunlardan biri arkadaşına: "Bunu yapma! Eğer (Muhammed gerçek) bir peygamberse ve bize lanette bulunursa biz bir daha felah bulamadığımız gibi, bizden sonra gelecek nesiller de iflah olmazlar!" dedi. Resulullah'a gelip: "Biz sana istediğini vereceğiz, bizimle emin birini gönder. Bizimle emin olmayanı gönderme!" dediler. Aleyhissalatu vesselam: "Ben sizinle gerçekten hakkıyla emin bir adam göndereceğim" buyurdu. Bunun üzerine Resulullah'ın ashabı (bu övülen şahıs olabilmek için) ona yaklaştı. Aleyhissalatu vesselam: "Ey Ebu Ubeyde İbnu'l-Cerrah, sen kalk!" emretti. Ebu Ubeyde kalkınca, Resulullah (sa): "İşte şu, bu ümmetin eminidir!" buyurdular.

Fedailu'l-Ashab 21;
Megazi 72;
İcazetu Haberi'l-Vahid 1;
5983-

Resulullah (sa) buyurdular ki: "İki (büyük) nimet vardır, insanların çoğu onlar hususunda aldanmıştır: Sıhhat. Ve boş vakit!"

Rikak 1;
Zühd 1;
(2305);
5984-

Müseylime-i Kezzab, Resulullah (sa) zamanında [Medine'ye] geldi ve: "Eğer Muhammed bu işi (hilafeti) kendinden sonra bana bırakırsa ben ona tabi olurum" demeye başladı. Sonra kavminden kalabalık bir cemaatle Medine'ye geldi. Resulullah (sa) da Sabit İbnu Kays İbni Şemmas ile birlikte ona uğradı. Bu sırada Aleyhissalatu vesselam'ın elinde bir dal parçası vardı. Arkadaşlarının arasında oturmakta olan Müseylime'ye yaklaştı ve: "Sen benden şu parçayı istemiş olsan dahi bunu sana vermem! Sen, Allah'ın senin hakkındaki emrini asla tecavüz edemeyeceksin. (Şayet bana itaatten) yüz çevirecek olursan Allah mutlaka senin hakkından gelecektir. Öyle zannediyorum ki, sen hakkında bana ne gösterilmiş ise, o gösterilmiş olan kimsesin! [işte Sabit, bana bedel sana cevap verecek!" buyurup, oradan ayrıldı.] İbnu Abbas der ki: "Ben, Resulullah (sa)'ın: "öyle zannediyorum ki, sen hakkında bana ne gösterilmiş ise, o gösterilmiş olan kimsesin" sözü ile neyi kastettiğini sordum. Ebu Hureyre (ra) bana şu hususu haber verdi: "Resulullah (sa) buyurmuştu ki: "Ben bir gün rüyamda, elimde iki altın bilezik gördüm. Yine rüyamda onlara fazla bir ilgi göstermiştim. Allah Teala hazretleri: "Onlara üfle!" diye vahyetti, ben de üfledim, derken uçup gittiler. Ben bunları, benden sonra çıkacak iki yalancı ile yorumladım."[Ravi, Ubeydullah der ki]: "Bunlardan biri, San'a'nın sahibi el-Anesi, diğeri de Yemame'nin sahibi Müseylime'dir."

Menakıb 25;
Megazi 70;
71;
Tevhid 29;
Rü'ya 21;
(2273);