Resulullah (sav): "Şurası muhakkak ki, (yeryüzündeki) ilk ev, mübarek olsun ve içinde namaz kılınsın diye Mekke'de inşa edilen Ka'be'dir" buyurdular. Ben: "Sonra hangisi?
" diye sordum. "Mescid'i Aksa" buyurdular. Ben: "İkisi arasında ne kadar fark var?" dedim. "Kırk yıl!" buyurdular.Resulullah (sav) buyurdular ki: "Vallahi Meryem oğlu (Hz. İsa aleyhisselam), Feccu'r-Ravha nam mevkide, hacc yapmak veya umre yapmak yahut da her ikisini de yapmak için telbiye getirecektir.
"Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ka'be'ye karşı bir ordu, saldırı tertipleyecek. Yerin bir çölüne geldikleri vakit en öndekileri de en sondakileri de (tamamiyle) yere batıracak!
" Ben söze girip: "Ey Allah'ın Resulü, onların içerisinde çarşı-pazar (ehli) olanlar, onlardan olma(dığı halde katılan)lar da var. Nasıl olur da hepsi birden yere batırılıp (cezalandırılır)?" dedim. Aleyhissaletu vesselam: "Öndekileri de, arkadakileri de batırılır. Ancak, herbiri niyetlerine göre diriltilir" buyurdular.Resulullah (sav) buyurdular ki: "(Ziyaret için) sadece üç mescide seyahat edilebilir: Mescid-i Haram, Mescid-i Resulullah, Mescid-i Aksa.
"Resulullah (sav) buyurdular ki: "Şu mescidimdeki namaz efdaldir,"-Bir başka rivayette- "Bu mescidimdeki bir namaz, Mescid-i Haram hariç bütün mescidlerde kılınan bin namazdan daha hayırlıdır.
"Mekke'ye asker sevkeden Amr İbnu Sa'id'e dedim ki: "Ey emir, bana müsaade et. Fethin ferdası gününde Resulullah (sav)'ın söylemiş bulunduğu bir hadisi hatırlatayım: Allah'a hamd ve senadan sonra şöyle buyurmuştu: "Mekke'yi insanlar değil, Allah haram kılmıştır. Allah'a ve ahirete inanan hiçbir mü'mine orada kan dökmek helal olmaz. Ağaç sökmek de helal olmaz. Eğer biri çıkıp da Resulullah (sav)'ın oradaki savaşını göstererek kan dökmeye ruhsat vermeye kalkarsa kendisine şunu söyleyin: "Allah, Resulüne izin vermişti, ama size izin vermiyor!" Mekke'de bana bir gündüzün bir müddetinde [gün doğumundan ikindiye kadar] izin verildi. Sonra bugün tekrar eski hürmeti (haramlığı) ona geri döndü. Bu hususu, sizden burada hazır olanlar, hazır olmayanlara ulaştırsın." Ebu Şüreyh'e: "Amr sana ne dedi?" diye soruldu. "Ey Ebu Şüreyh bunu ben, senden daha iyi biliyorum. "Harem", asi olana, kan döküp kaçana, cinayet işleyip kaçana sığınma tanımaz!" diye cevap verdi" dedi.
Resulullah (sav) Fetih günü buyurdular ki: "Fetihten sonra artık hicret yoktur. Ancak cihad ve niyet vardır. Öyleyse askere çağrıldığınız zaman hemen asker olun!" Resulullah (sav) sözlerine şöyle devam etti: "Allah, bu beldeyi semavat ve arzı yarattığı zaman haram kıldı. Burası, Kıyamete kadar Allah'ın haramıyla haramdır (onu insanlar haram kılmamıştır). Benden önce kimseye orada kıtal helal olmadı. Bana da günün bir müddetinde helal kılındı. Burası Kıyamete kadar Allah'ın haramıyla haramdır. [Allah'a ve ahirete inanan hiç kimseye, orada kan dökmesi helal değildir]. Ayrıca onun dikeni koparılmaz, av (hayvan)ı ürkütülme, buluntusu da alınmaz (yerinde bırakılır). Ancak ilan edip sahibini arayacak olanlar alabilir. Mekke'nin otu da biçilmez!" Abbas (ra) atılarak: "Ey Allah'ın Resulü! İzhir otu hariç olsun" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "İzhir hariç!" buyurdu.
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Mekke'de silah taşımak hiç kimseye helal değildir."
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Biliyor musun, senin kavmin Ka'be'yi yeniden inşa ederken Hz. İbrahim'in atmış bulunduğu temellere (tam riayet etmeyip) inşaatı kısa tuttu." Ben: "Ey Allah'ın Resulü" dedim, "inşaatı Hz. İbrahim'in temellerine oturtmayacak mısın?" dedim. "Kavmin küfre yakın olmasa mutlak yapardım!" buyurdu. İbnu Ömer (ra) dedi ki: "Hz. Aişe (ra)'nin, bunu Resulullah (sav)'ın işitmesine göre, ben Resulullah (sav)'ın, Hıcr'ı takip eden iki rüknün istilamını terketmesini Ka'be'nin inşaatının Hz, İbrahim (as)'in temelleri üzerine tamamlanmamış olmasıyla izah ederim."
Cabir İbnu Abdillah (ra)'ı işittim. Demişti ki: "Ka'be inşa edilirken Resulullah (sav) ve (amcası) Abbas taş taşımakta idiler. Bir ara Abbas (ra), Aleyhissalatu vesselama: "İzarını omuzuna koy da taşın incitmesine mani olsun" dedi. O da öyle yapmıştı. Bu hadise peygamberlik gelmezden önce idi. Birden yere yığıldı. Gözleri semaya dikilmiş kalmıştı. "İzarım! İzarım!" dedi ve derhal onu üzerine bağladı." [Bir rivayette şu ziyade var: "...Bayılıp düştü. Bundan sonra hiç üryan görülmedi."]