Resulullah (sav)'ın yanından bir cenaze geçti. Oradakiler, cenaze hakkında hayırlı senada bulundular.
Aleyhissalatu vesselam: "Vacib oldu! [Vacib oldu! Vacib oldu!]" buyurdular. Sonra bir cenaze daha geçti. Bunu kötü sözlerle yadettiler. Resulullah yine: "Vacib oldu" buyurdular. Hz. Ömer (ra): "Ey Allah'ın Resulü! Vacib olan nedir?" diye sordu. "Öncekini hayırla yadettiniz ona cennet uacib oldu. İkincisini kötülükle yadettiniz ona da cehennem vacib oldu. Sizler Allah'ın yeryüzündeki şahidlerisiniz!" buyurdu.Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri, bizden öncekileri cum'ayı bulma işinde şaşırttı. Bu sebeple cumartesi yahudilerin, pazar günü de hıristiyanların oldu.
Allah Teala hazretleri bizi yarattı ve bizlere cuma gününü bulma hususunda hidayet nasib etti: Cumayı da, cumartesiyi de, pazarıda (ibadet günleri) kıldı. Onlar Kıyamet günü de bize tabidirler. Biz, dünya ehli arasında sonuncuyuz, fakat Kıyamet günü birinciler olacağız ve bütün mahlukattan önce hesapları görülüp bitirilecekler olacağız."Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kıyamet günü Aziz ve Celil olan Allah: "Ey Adem" diye seslenir. Adem: "Ey Rabbim buyur, emrindeyim, bütün hayırlar senin elindedir!
" der. Şöyle bir nidada bulunulur: "Allah sana, cehennem heybetini çıkarmanı emrediyor!" Adem sorar: "Ey Rabbim, cehennem hey'eti ne kadardır?" "Her binden dokuzyüzdoksandokuzu!" İşte hamilelerin çocuğunu düşürdüğü, çocukların ihtiyarladığı, insanların sarhoş olmadıkları halde, azabın şiddetinden sarhoşa döneceklerini göreceğin zaman bu zamandır." Bu haber Ashab'a çok ağır geldi. Öyle ki yüzlerinin rengi değişti. "Ey Allah'ın Resulü!" dediler, "bu binde bir içine hangimiz gireceğiz?" "Ye'cuc ve Me'cuc'dan binde dokuzyüzdoksandokuz, sizden ise bir olacak. Şunu da bilin: Siz insanlar arasında, beyaz bir öküzde siyah bir kıl veya siyah bir öküzde beyaz bir kıl durumundasınız."Resulullah (sav) buyurdular ki: "Müslüman bir kimse öldü mü, Allah ona bedel bir yahudi veya hıristiyanı cehenneme koyar.
"Amir İbnu Sa'd babası (ra)'ndan naklen anlatıyor: "Resulullah (sav) Beni Muaviye Mescidine girdi. Orada iki rek'at namaz kıldı, biz de onunla berber kıldık.
Sonra Rabbine uzun uzun dua etti. Sonra yanımıza döndü. Dedi ki: "Rabbimden üç şey taleb ettim, ikisini verdi, birini geri çevirdi: Rabbimden ümmetimi umumi bir kıtlıkla helak etmemesini talep ettim, bunu bana verdi. Ümemtimi suda boğulma suretiyle helak etmemesini diledim, bana bunu da verdi. Ümmetimin kendi aralarında savaşmamalarını da talep etmiştim, bu geri çevrildi."Resulullah (sav) buyurdular ki: Ümmetimden bir grup, (hak üzerine) galip olmaktan hiç geri kalmaz. Allah'ın emri (Kıyamet) gelince de onlar galibtir." [Buhari: "Bu grup, alimlerdir" demiştir.]
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ehl'i garb hak üzere galib olmaya, kıyamet kopuncaya kadar devam ederler."
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ümmetim içinde beni en çok sevenlerden bir kısmı benden sonra gelenler arasından olacak: Mallarını ve ailelerini feda pahasına beni görmeyi arzu edecekler."
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah bir ümmete rahmet diledi mi, peygamberlerini kendilerinden önce kabzeder ve onu ümmete bir öncü ve hazırlayıcı yapar. Bir ümmetin helakini de diledi mi, onları peygamberleri hayatta iken cezalandırır da onun gözünün önünde onları helak eder. Böylece, o ümmetin, inkar ve tekzibleri sebebiyle- helakleriyle peygamberin içi rahatlar."