Kırılamayan rekor:
1954 genel seçimleri
Türkiye’deki seçim sonuçları itibariyle bugüne kadar yapılmış bütün seçimler arasında bir partinin aldığı en yüksek oy yüzde 58’le 1954 seçimlerinde gerçekleşti. Yaşanan ilklerle beraber Türkiye’deki seçimlere tarihi süreç içerisinde bakıldığında öne çıkan özellikleri ve seçim sonuçları sonrası neden olduğu siyasi gelişmeler açısından 1954 seçimleri, Türkiye’nin yakın siyasi tarihindeki önemini korumaktadır.
1954 seçimleri DP‟nin ilk kez iktidar partisi olarak gittiği, CHP‟nin de ilk kez muhalefet partisi olarak katıldığı seçimlerdir. İlk defa iktidardayken icraatlarini gördükleri iki parti arasında bir seçim yapma durumunda kalan seçmenlere yönelik propagandada DP dört yıllık iktidarı döneminde yapmış olduklarını anlatırken milli irade kavramını ön plana çıkarttı.
Pahalılığın arttığı gibi sorunları gündeme getiren CHP ise özellikle Petrol ve Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunları üzerinden Türkiye‟nin bağımsızlığının tehlikede olduğundan hareketle bir rejim sorunu üzerine vurgu yapmaya çalıştı. Bu dönemde ilk kez egemenliğin kullanımında Meclisten başka kurumlara da yer verecek bir bürokratik mekanizma olarak Anayasa Mahkemesinden bahsedildi.
CHP'nin ilk kez muhalefet partisi olarak katıldığı 1954 seçimlerinde vatandaşlar, 1946'dan beri hizmetlerini gördüğü partiler arasında tercih yapacaktı. Halk için milletvekillerine ulaşabilme, derdini anlatabilme, TBMM'ye girebilme adeta bir devrimdi. Tarımda traktörün kullanılması, ekim alanlarının genişlemesi halka rahat bir nefes aldırıyordu. Halkın refah seviyesinin yükselmesi DP'ye olan güveni daha da artırmıştı.
Demokrat Parti, iktidara geldikten sonra tarım araç ve makinelerine önemli yatırımlar yaptı. Bunun sonucu olarak üretimde daha önceki yıllara göre büyük artışlar gerçekleşti. Sanayi politikasında şeker ve çimento sanayinde önemli gelişmeler sağlandı. Eğitim, sağlık ve ulaştırma konularında iyileştirmeler yapıldı, haftalık ücretli tatil hakkı yasalaştırıldı. DP’nin aldığı bir kararla Türkiye, Kore savaşına katılma sonucu NATO’ya girdi. Dış politikada attığı adımlar iç politikada olumlu sonuçlar doğurdu.
CHP'ye göre halk yanıldı
Ülkenin her yöresini dolaşan CHP lideri İsmet İnönü, DP'ye ağır eleştiriler yöneltiyordu. 1950 seçimlerini halkın bir yanılması olarak gören CHP, 1954'te bu hatadan dönüleceğine inanıyordu. Seçimlerden önce olağanüstü kurultaya giden CHP’nin tek gündemi tüzük değişikliğiydi. Bu da partinin gerekli gördüğü yerlerde diğer muhalefet partileriyle işbirliğine girebilmesiydi. Fakat hiçbir partiyle ittifak kurulamadı. DP'nin propagandası ise 4 yılda yapılanları anlatmaktı. Başbakan Menderes, Rize mitinginde “oyları şimdiye kadar yapılanlar için değil bundan sonra yapacakları büyük hizmetleri için" istiyordu.
CHP’nin iktidar arayışı
Seçim Yasası’ndaki değişiklik tasarısı, şubatın ortasında Mecliste görüşüldü. İstanbul’u düşünen CHP, büyük merkezlerde seçimlerde nispi temsil sisteminin geçerli olmasını istiyordu. Gayrimüslimler hemen hemen topyekûn DP’ye oy verdikleri için bir buçuk milyonluk İstanbul gibi şehirlerde CHP tek milletvekili çıkaramıyordu.
Mart’ın 12‟sine kadar elli yasa çıkan Meclisten, sadece 10 Mart günü çıkanların sayısı 31 idi. CHP de bu kanunların eleştirisi üzerinden seçim stratejisini kurdu. TBMM 12 Mart 1954 tarihinde seçimlerin 2 Mayıs 1954 tarihinde yapılmasını kararlaştırdı. Meclis tatile girmeden önce iktidarın çalışmaları sonucunda 17 Şubat 1954 tarihinde 5545 sayılı seçim kanunda yapılan değişikliklerle; seçmen kütüklerinin daha sağlıklı ve ayrıntılı bir şekilde düzenlenmesi, listelerin birer kopyalarının siyasi partilere verilmesi, Yüksek Seçim Kurulunun oluşumu ve seçim tutanaklarını inceleme yetkisinin bu Kurula verilmesi gibi konularda bazı yenilikler getirildi. Yeni oluşturulan Yüksek seçim Kuruluna da beşi Yargıtay’dan beşi Danıştay’dan olmak üzere on üyenin seçimi yapıldı.
İfade edilemeyen suçlu İsmet İnönü
2 Mayıs 1954'te yapılan seçimlere yüzde 88,6 oranında katılım olurken, sandıktan kırılamaz bir rekor çıkmıştı. Demokrat Parti oyların yüzde 58'ini alarak 490 milletvekili ile yeniden iktidardı. CHP ise adeta erimişti, Meclis'te 30 milletvekili vardı. Panik havasının hâkim olduğu CHP'de yenilginin sorumlusu İsmet İnönü olarak görülse de kimse bunu açıkça ifade edemiyordu. Cavit Oral ve ardından Feridun Fikri Düşünsel'in de DP'ye geçmesi CHP'deki dağılmanın göstergesiydi.
Seçim sonrası kışkırtma
Seçimlerin ardından Türkiye ağır bir travma yaşadı. Türkler ve Rumlar arasındaki ilişkiler Kıbrıs sorunu ile gerilmişti. Atatürk'ün evinin bahçesine bomba atıldığı haberi ile gelişen 6-7 Eylül olayları İstanbul'u yangın yerine çevirmişti. Beyoğlu'ndaki azınlıklara ait tüm mekânlar yağmalanırken, kiliselere saldırılar yapılıyordu. İstanbul'da can ve mülk emniyeti kalmamıştı. Asker olaylara tanklar ile müdahale etmişti. Türkiye'nin uluslararası kamuoyundaki saygınlığı yerle bir olmuştu. Mübadeleden sonra en büyük azınlık göçünün sebebi olan 6-7 Eylül olaylarının ardından Rumların yanı sıra birçok azınlık Türkiye'yi terk etti.