Çankaya’nın yolunu açan sandık:
1988 anayasa referandumu
Türkiye’de yapılan 1961 ve 1982 referandumları yeni anayasa yapımıyla ilgili referandumlardı. Bundan sonra yapılan referandumlar ise 1982 Anayasasının yedinci kısmında yer alan Anayasanın Değiştirilmesi, hükümlerine göre yapıldı. 6 Eylül 1988 referandumu da anayasa değişikliklerine ilişkindir
Yerel seçimlerin öne alınması konusunda yapılan 1988 referandumu Türkiye siyasi tarihine dördüncü referandum olarak geçti. Anakent belediyelerinde tek liste düzenlenmesini ve yerel seçimlerin 1998 Ekim ayında yapılmasını öngören düzenlemeler getiren 3394 ve 3420 sayılı kanunlar Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Bu iptal kararının sonucunda, yerel seçimler en erken 1989 Mart ayında yapılabilecekti. Anavatan Partisi bu karara karşı bir anayasa değişikliği girişiminde bulundu. 3467 sayılı kanunda yapılacak değişikliğin yanında, Anayasanın yerel seçimlerle ilgili "beş yılda bir yapılır" hükmüne bu sürenin bir yıl kısaltılabilmesi mümkün kılacak bir değişiklik de eklenerek Meclise teklif sunuldu. Bu referandumda "Evet" oylan "Hayır" oylarını geçerse, yerel seçimler 13 Kasım 1988'de, bunun tersi bir sonuç ortaya çıkarsa dört ay gecikmeyle 26 Mart 1989'da yapılacaktı.
Bu sırada tatilde olan Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasa değişikliğini görüşmek için toplantıya çağrıldı. 2 Ağustos 1988'de toplanan Mecliste Anayasa değişikliğine Sosyal Demokrat Halkçı Parti ret oyu verdi. Doğru Yol Partisi oylamalara katılmadı, ikinci turda Anavatan Pamsi'nin 284 oyuyla değişiklik kabul edildi. Kabul oyunun üye tamsayısının 3/5'i ve 2/3'ü arasında kaldığı için,358 Anayasanın 175'inci maddesinin 4'üncü fıkrası gereği cumhurbaşkanının önünde iki seçenek vardı.
Cumhurbaşkanı ya kanunu Meclise geri gönderecek ya da referanduma sunulmak üzere Resmî Gazetede yayımlayacaktı. Cumhurbaşkanı Evren, ikinci yolu tercih etti. 3467 sayılı kanun, 13 Ağustos 1988'de halkoyuna sunulmak üzere Resmî Gazetede yayımlandı.
Amaç yıpratmak
Yerel seçimlerin bir yıl öne alınması için yapılan bu referandumu fırsat bilen muhalefet, referandum kampanyasını Özal'a karşı bir güven oylaması haline dönüştürdü. Muhalefetin bu tutumu üzerine Özal, karşı hamlede bulundu. Turgut Özal, oylama sonuçlarına göre başbakanlıktan hatta siyasetten çekilebileceğini söyledi. Referandumdan üç gün önce, 23 Eylül günü televizyonda yaptığı konuşmada Özal, "Beş senedir size hizmet yolunda ne yapmışsak sizin gücünüzle ve desteğinizle yaptık. Cesur bir insanım. Allah'tan başka kimseden korkmam. Günde 16 saat çalışırım. Bu beş senede üç defa ameliyat oldum. Bir de kurşun yedim. Bunlar bana vız gelir. Memleketim için her şeyi yaparım" dedi. Ancak hangi oranlarda oy alınırsa bu yola başvuracağını söylemeyerek takdir yetkisini elinde tutmayı tercih etti. Muhalefet ise onun bu tutumunun bir blöf olduğunu savundu. Özal’a karşı İnönü’nün Menderes benzetmesi siyaset sınırlarını aşan bir tutumdu.
Referandum kampanyasında 'evet' ve 'hayır' tarafı ilginç çalışmalara imza attı. "Oylarımız Anayasa için... Onayımız Türkiye için... EVET" başlıklı ilanı yayımlayan ANAP, metinde "25 Eylül 1988 Pazar günü sandık başına gideceğiz. Kendi oylarımızla kendi Anayasamız'a sahip çıkacağız. Kişilerle ve partilerle bir ilişkisi olmayan bu referandumda, egemenliğin kayıtsız şartsız millette olduğunu bir kere daha göstereceğiz. Kararımız bundan sonraki Anayasa maddelerinin değişikliklerinde de son sözün millette olmasını sağlayacaktır. Evet, söz milletin" ifadelerine yer verdi.
Referandum kampanyasını birkaç ay sonra yapılacak olan yerel seçimlere hazırlık platformu olarak kullanmak isteyen SHP ise çalıştığı ajanstan "Özal gidecek, SHP gelecek" şeklinde bir konsept talep etti. Ancak ajans, yaptırdığı araştırmalarda, seçmenin genel eğiliminin ANAP'ı iktidardan tümden uzaklaştırmak yerine, daha çok bir ders vermek şeklinde olduğunu tespit etti.
Özal kararını verdi
Muhalefetin stratejisi başarılı oldu. Yani 25 Eylül 1988 referandumu, referandumun konusu olan anayasa değişikliğinden çok Özal'ın iktidarının oylandığı bir halkoylamasına dönüştü. Sonuçta, Türkiye'de ilk defa bir referandum sonucunda hayır oyları yüzde 65, evet yüzde 35 oylarını geçti.
Bu sonuçlar Türk siyasetinde yeni gelişmeleri de beraberinde getirecekti. Özal kesin kararını verdi: Çankaya'ya çıkacaktı. Yerel seçimden önce, Kasım 1989'da görev süresi dolacak olan Evren'in yerine kimin Cumhurbaşkanı olacağı tartışılmaya başlandı.
Anayasa değişikliğinin gerçekleştirilememesi ve referandumdan "hayır"ın çıkması üzerine, yerel seçimler öne alınamadı ve normal tarihinde, yani 26 Mart 1989'da yapıldı. Dış basının da dikkatini çeken Türkiye siyaseti The Economist’in sayfalarında o günlerde şu şekilde yer buldu:
Kasım 1989'da askeri Cumhurbaşkanı Evren'in görev süresi doluyor. Yeni Cumhurbaşkanı (muhtemelen Başbakan Özal) seçilecek. Bir sivilin seçilmesi Avrupa Topluluğu nezdinde puan toplar.