Koalisyonlu yıllar başlıyor:
1973 genel seçimleri
Türkiye 1970'li yıllarda karmaşık bir siyasi tabloyla karşı karşıyaydı. Toplumsal gerilimler siyasetteki istikrarsızlık nedeniyle gün geçtikçe artıyordu. Bir yandan 12 Mart 1971'de askerlerin verdiği muhtıranın etkisi, diğer yandan “kurtarıcı" gözüyle bakılan “teknokrat hükümet" denemelerinin başarısızlığı toplumsal gerilimlerin temel nedeniydi. Türk demokrasisine adeta balyoz gibi inen 12 Mart Muhtırası’nın gölgesinde gerçekleşen 1973 seçimleri demokratikleşme açısından büyük bir öneme sahipti.
Adalet Partisi seçimlere Demirel liderliğinde girerken CHP ise yeni lideri Ecevit’e umudunu bağlamıştı. Alparslan Türkeş liderliğindeki Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Milli Görüş siyasetinin lideri Erbakan’ın kurduğu Milli Selamet Partisi ile 27 Mayıs darbesi ile kapatılan Demokratik Parti de siyaset sahnesindeydi. Daha çok AP ve CHP’nin mücadelesi gibi geçen seçimlerde, Celal Bayar Demokratik Parti’nin kampanyasına katılarak il il dolaşmıştı. Bülent Ecevit ise mavi gömleği ve mitinglerde uçurduğu ak güvercinlerle özgürlük kahramanı gibi algılanıyordu.
Sekiz partinin katıldığı seçimde oylar bölünmüş ve gelecek yıllarda sıkça tekrarlanacak koalisyon hükümeti kurma modeli neredeyse bir zorunluluk halini almıştır. Toplumsal bunalım ve şiddet, 1969 seçimlerinden sonra yaşanan kaos ortamı, askeri muhtıra ve sonrasındaki gelişmeler siyasi partilerin seçim söylemlerinde ve afişlerinde de yer bulmuştur.
Anayasanın takvim hatası
12 Mart askeri müdahalesi sonrasında, ilk seçimler yaklaşırken, seçimlerin yapılacağı tarih konusunda ciddi bir sorun ortaya çıktı. 1973 yılında yapılacak genel seçimlerin tarihiyle ilgili bir takvim hesabı hatası yapılmıştı. Üstelik bu hata, 12 Mart askeri müdahalesi ardından Anayasa'da yapılan değişikliklerden biri geçici 12. maddenin eklenmesiydi. Maddeye göre 12 Mart koşulları nedeniyle 10 Ekim 1971 tarihinde yapılması gereken Cumhuriyet Senatosu üçte bir yenileme seçimleri ve milletvekilliği ara seçimleri ertelenmişti. Ertelenen bu seçimlerin 12 Ekim 1973'te milletvekilleri genel seçimleriyle birlikte yapılması, Anayasa'ya eklenen geçici 12. maddeyle bir hüküm haline getirilmişti.
Anayasa değişikliği için yeterli zaman olmaması nedeniyle YSK devreye girdi.
Zira Anayasa değişikliği yapanların ve maddeyi yazanların takvime bakmadıkları seçim tarihi yaklaşıldığında anlaşıldı. Anayasa'da seçimlerin yapılması için öngörülen tarih olan 12 Ekim, 'pazar' gününe değil, 'cuma' gününe denk düşüyordu. Oysa Seçim Kanunu gereği, seçimlerin 14 Ekim'de yapılması gerekiyordu. Anayasa değişikliği için yeterli zaman olmaması nedeniyle devreye giren Yüksek Seçim Kurulu (YSK) 10 Mart 1973 tarih ve 24 sayılı düzeltme kararı gazetelerde yayımlandı. Karara göre seçim tarihinin belirlenmesinde 'maddi bir hata' olduğu kabul edildi ve seçimlerin 12 Ekim Cuma günü değil, 14 Ekim 1973 Pazar günü yapılması gerektiği belirtildi. Sorun böylece çözüldü.
Siyaset arenasında Süleyman Demirel liderliğindeki AP, Bülent Ecevit’li CHP, Alparslan Türkeş liderliğindeki MHP ve seçimlerden hemen önce kurulan MSP seçimler için kıyasıya mücadele ettiler. 1973 seçimleri için gayri resmi kampanya aslında yaklaşık bir yıl önce, 1972 sonbaharında başladı. Seçimi AP’nin kazanması bekleniyordu.
AP’den ayrılanların kurduğu Demokratik Parti, sağ oyların bölünme riskini getirse de CHP’de İsmet İnönü’nün genel başkanlığı kaybetmesi ve Bülent Ecevit’in liderliği elde etmesi sonrası yaşanan sıkıntı ve bölünmeler AP’nin şansını artırıyordu.
Kamplaşan sloganlar
MHP’nin sloganı “Kızıl Eşkıyayı MHP Ezer” şeklindeydi. Kızıl eşkıyadan kasıt, Sovyetler’in teşvik ettiği sol görüşlü hareketlerdi. MSP’nin seçim görselinde ise “Denenmiş Denenmez Solcuya-Renksize Aldanma!” şeklindeki slogan tercih edildi. MSP’nin görselinde bir anahtar yer alıyordu.
AP’nin 1973 seçimlerinden önceki beyannamesinde “1965-1969; 1969-1971” dönemlerinde Türkiye’nin en önemli tarihinin yaşandığının altı çizilerek, AP’nin başarıları gündeme taşındı. Beyannamede, “huzur ve güven havasını devam ettirmek ve bunu teminat altına almak… halkın refahını özgürlük içinde ve en kısa zamanda sağlamak için kalkınmayı hızlandırmak amacı ile bir dört yıl için hizmete talip olunduğu” belirtildi.
1973 seçimlerinde ilginç slogan kullanan partilerden bir tanesi de Cumhuriyetçi Güven Partisi’dir (CGP). CHP’den ayrılan milletvekilleri tarafından kurulan CGP'nin 1973 seçimlerinde en önemli sloganı “Namuslu, Bilgili, Ciddi, Devlet İdaresi İçin C.G.P.’ye Oy Ver” şeklindeydi.
Milli görüş efsanesi doğuyor
Bu seçimin öne çıkan ismi ise Türkiye’nin siyasal yaşamında özgün ve önemli bir yere sahip olan İslami akımın öncülerinden Necmettin Erbakan’dı. Önce Milli Nizam Partisi ardından bağımsızlar hareketi devamında Milli Selamet Partisi ile günümüze kadar gelecek olan bir çizgi oluşacaktı. MSP ideolojik yaklaşımını ‘Milli Görüş’ başlığı altında kamuoyuna sunmuş, etkin bir örgütlenme modelini yaşama geçirmiş, işçiler için Hak-İş Konfederasyonu’nu kurmuştu.
Yüz günlük hükümet bunalımı
CHP’de Bülent Ecevit sonrası yaşanan sıkıntı ve bölünmeler ile AP’nin kazanması beklenen 14 Ekim 1973 tarihinde yapılan seçimlerde büyük bir sürpriz yaşanmıştı. Seçime katılım Türkiye seçim tarihinin yüzde 64,3 ile en düşük katılımlı 1969 seçimlerini 2,5 puan geçerek yüzde 66,8'de kaldı. Sekiz partinin katıldığı seçimde Adalet Partisi yüzde 29'la 149, Cumhuriyet Halk Partisi yüzde 33'le 185, Demokratik Parti yüzde 11'le 45, Milli Selamet Partisi yüzde 11'le 48 ve Cumhuriyetçi Güven Partisi yüzde 5 ile13 milletvekili çıkardı.
Türkiye'de “ikinci koalisyonlar dönemi" başlıyordu. 1973'te CHP-AP koalisyonu bekleniyordu. Ancak Demirel, “Halk bize muhalefet görevi verdi" dedi. Ecevit ise “Olmaz" denilen bir formülü devreye soktu. Milli Selamet Partisi (MSP) Lideri Necmettin Erbakan'ın kapısını çaldı. İki isim, koalisyon için el sıkışıyordu. Yüz günü aşkın süren hükümet bunalımı CHP-MSP koalisyonu ile son buldu.
Barış Harekâtı'ndan MC hükumetlerine
1973 seçimlerinden on ay sonra, 15 Temmuz 1974 tarihinde Kıbrıs’ta Makarios’a karşı darbe yapıldı. Ankara’daki hükumet krizlerinin ve bitmek tükenmek bilmeyen koalisyon anlaşmazlıklarının ortasında gerçekleşen bu darbe Kıbrıs’taki gidişatı kontrol edilemez bir boyuta getirdi.
Darbe nedeniyle Makarios Kıbrıs’tan kaçmak zorunda kaldı. Londra ve Zürih görüşmelerinden bir sonuç çıkmaması nedeniyle 20 Temmuzda Garantör Devlet olarak Türkiye Adaya müdahale etti. Görüş olarak birbirine taban tabana zıt iki parti, CHP-MSP Koalisyon Hükumeti döneminde “Barış Harekâtı” adı verilen müdahale yapıldı. Kıbrıs Barış Harekâtı’nın büyük bir başarı ile sonuçlanmasına rağmen hükumet krizleri çözülemedi. Ve Türk siyasi hayatında Milli Cephe hükumetleri dönemi başladı.