İdamın ardından seçim:
1961 genel seçimleri
Türkiye'de on yıllık Demokrat Parti iktidarını sona erdiren ve uzun yıllar askeri vesayetin siyaset üzerinde baskı kurmasına neden olan 27 Mayıs 1960 darbesine giden yol aynı zamanda 15 Ekim 1961 seçimlerini de etkileyen temel unsurdu. Sivil siyasete ezip geçen bu darbe emir-komuta zinciri içinde yapılmadı. 37 yüzbaşı, binbaşı, yarbay, albay ve de General, Kara Kuvvetleri Komutanlığından izinli Orgeneral Cemal Gürsel ile 27 Mayıs 1960'da yönetimi ele geçirdi. Parlamentoyu feshettiler, Anayasayı askıya aldılar, iktidardaki Demokrat Parti'yi kapattılar, Cemal Gürsel cumhurbaşkanı oldu. Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanları, milletvekillerini, genelkurmay başkanını tutuklayan darbe yönetimi "Milli Birlik Komitesi" adıyla Türkiye’yi yönetmeye başladı.
Yüksek Adalet Divanı adı verilen Yassıada'da kurulan darbe mahkemesinde yargılanan Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan 16-17 Eylül 1961’de idam edildiler.
15 Ekim 1961 seçimleri idamlardan bir ay sonra yapıldı. Seçimlere Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Millet Partisi’nin yerini alan Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP) ile kapatılan Demokrat Parti'nin (DP) devamı oldukları iddiasında olan Yeni Türkiye Partisi (YTP) ve Adalet Partisi (AP) katıldı.
İnönü'den ihtilal çıkışı
Darbe hazırlıklarını hisseden Demokrat Parti 18 Nisan 1960'ta, CHP'nin seçim dışı yollar ile iktidara gelme çabasının araştırılması için Tahkikat Komisyonu kurulmasını istedi ve önerge büyük çoğunlukla kabul edildi. İnönü'nün “Şartlar tamam olduğu zaman ihtilal meşru bir haktır. Bu yolda devam ederseniz sizi ben de kurtaramam" ifadeleri 27 Mayıs'a giden yolun işaretiydi adeta. Bu önerge siyasi partiler ve öğrenciler tarafından protesto edilirken, Başbakan Menderes radyodan yaptığı konuşmada, medyada yer alan yalan haberlerin belli merkezlerden idare edildiğinin altını çiziyordu.
Önce muhtıra sona darbe
TSK, Cumhuriyet tarihinde daha önce benzeri olmayan bir uygulamaya imza atıyordu. 3 Mayıs 1960 günü Kara Kuvvetleri Komutanı Cemal Gürsel imzalı muhtırada; Cumhurbaşkanından, Başbakana ve parti mekanizmalarına kadar, hemen her şeyin kendi istedikleri şekilde yeniden tesis edilmesi gerektiği isteniyordu. 28–29 Nisan 1960'ta meydana gelen öğrenci olaylarına müdahale için gönderilen subay ve askerlerin de öğrencilere katılması darbeye sağlam bir zemin oluşturmuştu.
Darbe radyo canlı yayınında
26 Mayıs'ı 27 Mayıs'a bağlayan gece saat 03.00'da İstanbul'da başlatılan darbe ile bir saat içinde önemli mevkiler ele geçirilmişti. Darbe saat 4.36'da Binbaşı Kenan Ersoy'un sesinden radyodan duyuruldu. 38 subay tarafından yayınlanan bildiri de Ankara Radyosu stüdyolarında Albay Alparslan Türkeş tarafından okundu. Demokrat Parti'yi hedef alan darbeye gerekçe olarak 1950 yılında iktidara gelen DP'nin ülkeyi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürmesi gösteriliyordu. Milli Birlik Komitesi, anayasa ve TBMM'yi fesh etmişti. Haziran 1960'da Celal Bayar, Adnan Menderes ve diğer 400 DP'li yargılanmak üzere Yassıada'ya getirildi. Menderes ve Bayar tek kişilik odalardalardı.
Kurulan Yüksek Adalet divanı onları 15 Ekim 1960'da yargılamaya süreci başladı. Tüm tutuklular Yassıada'da yargıladı. Anayasayı ihlal, örtülü ödenek, 6-7 Eylül olayları gibi suçlamalardan yargılanan DP'lilerin 123'ü beraat etti. 31 kişi müebbet hapse, 418 kişi hafif cezalar ve 15 kişi ölüm cezasına çarptırıldı. Cezalar MBK tarafından hafifletildi. Bayar, Menderes, Zorlu ve Polatkan'ın idam kararına oy birliği ile karar verildi. Bayar yaşı sebebi ile idam edilmedi. 16 Eylül 1961'de Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu, 17 Eylül 1961 günü ise Adnan Menderes idam edildi.
Çift Meclis
Yeni Anayasa sonrası yapılacak olan seçimler için 15 Ekim 1961 tarihi kararlaştırıldı. Yeni anayasayla birlikte yeni dönemde artık çift meclis uygulamasına geçildi. Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu. Çoğunluk sisteminden Çevre barajlı nispi temsil (d’Hondt) seçim sistemine geçildi. Yeni düzenleme Millet Meclisi ve 15 Ekim 1961 genel seçimlerinde uygulandı, milletvekili sayısı 450 olarak sabitlendi. Bu düzenlemeye göre milletvekili seçilebilme yaşı 30, seçmen yaşı 21, vekillik süresi dört yıl oldu. Çift Meclis sistemi Osmanlı döneminde 1877'de 1. Meşrutiyet'le gelen Anayasada Ayan Meclisi ve Meclis-i Mebusan olarak yer aldı; imparatorluğun dağılmasına kadar sürdü.
Senato 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle lağvedildi.
Cumhuriyet Senatosu üyesi olabilmek için 40 yaşını doldurmak ve yükseköğrenim bitirmek gerekiyordu. Milli Birlik Komitesi üyelerinin tabii senatör olarak doğal üyesi olduğu Senato'nun 150 üyesinin 15'ini altı yıllığına cumhurbaşkanı "kontenjan senatörü" olarak atıyordu. Kalan üyeleri de seçmenler seçiyordu. Senato 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle lağvedildi, Türkiye yeniden tek meclis sistemine döndü. Cumhuriyet Senatosu için 15 Ekim 1961- 14 Ekim 1979 arasında ilki genel olmak üzere, "yenileme" ve "ara seçim" olmak üzere sekiz seçim yapıldı.
Darbe sonrası gerçekleştirilen 1961 seçimlerine CHP, Yeni Türkiye Partisi, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi ve Adalet Partisi olmak üzere 4 parti katıldı. Dönemin Hürriyet gazetesi manşetten “Şimdi Söz Milletin" diyordu.
Menderes'in idamından 32 gün sonra seçim
Adnan Menderes'in idamından 32 gün sonra gerçekleştirilen seçimlerde Demokrat Parti'nin halefleri konumundaki AP, YTP ve CKMP oyların yüzde 60'ını aldı. Sonuçlar herkes tarafından şaşkınlıkla karşılandı. CHP yüzde 36.74, AP yüzde 34.80, CKMP yüzde 13.95, YTP yüzde 13.72 oranlarında oy aldı. Nispi temsil sistemiyle yapılan seçimler sonunda CHP 173, AP 158, CKMP 54, YTP 65 sandalye çıkardılar. TBMM’de sandalye dağılımı sonucunda hiç bir parti tek başına iktidar olamadı. Senatoda da AP 71, CHP 36, YTP 27, CKMP 16 senatöre sahip oldu. DP’nin siyasi mirasçısı konumundaki AP ve YTP, CKMP’yle de anlaştığı takdirde, anayasayı dahi değiştirebilecek bir vekil ve senatör sayısına ulaşmış oldu.
CHP cephesinde yine bir panik havası hâkimdi.
CHP cephesinde yine bir panik havası hâkimdi. Darbe kurulunu ise büyük bir huzursuzluk kapladı. Halk darbeye olan tepkisini oyları ile verdi. Hiçbir parti tek başına iktidar olamadı. Bu seçimle Türkiye, tarihinde ilk kez koalisyon ile tanıştı. Darbenin mimarı Milli Birlik Komitesi, dörtlü koalisyon isterken, CMKP ve YTP koalisyon teklifini reddetti. Bunun üzerine iki zıt parti İnönü başkanlığındaki Cumhuriyet Halk Partisi ve Demokrat Parti'nin halefi Ragıp Gümüşpala başkanlığındaki Adalet Partisi koalisyon kurmak zorunda kaldı.