Darbenin ucundan dönüldü:
1969 genel seçimleri
1965 ile 1969 yılları arasındaki dönem Türk siyasi hayatında istikrarın bir türlü kurulamadığı bir dönemdir. Soğuk Savaş döneminin cephe ülkesi olmanın getirmiş olduğu tüm olumsuzlukların ve ideolojik kamplaşmaların yaşandığı bu dönemde “Kanlı Pazar" diye geçen olay meydana geldi. ABD 6. Filosu’nun Temmuz 1968′den sonra Şubat 1969′da yeniden İstanbul’a gelmesi yoğun protesto gösterilerine neden oldu. Bir hafta boyunca yürüyüşler yapan öğrencilerin eylemlerinden sonra 16 Şubat 1969 Pazar günü bir yürüyüş düzenlendi. Gazeteler yaptıkları yayınlarla toplumsal gerginliği artırdı.
1969 yılının Şubat ayında Taksim’de meydana gelen olaylarda iki kişi hayatını kaybetti. 6. filoyu protesto etmek isteyen 76 gençlik grubu valilik izni ile Taksim'de toplanmıştı. Karşıt görüşlü gençler ise Beyazıt'ta gösteri yapıyordu. İki grup arasında çıkan çatışmada iki kişi hayatını kaybetmişti. Tezgahlanan sağcı ve solcu ayrımı şiddete dönüşmüştü. Amerikan 6. Filo Protestosu'nda Deniz Gezmiş, Mahir, Çayan İbrahim Kaypakkaya gibi isimler yer aldı.
Seçim öncesinde kullanılan görsellerde, CHP, istikrarsızlığa dikkat çekerek; “Bozuk Düzene Son, Ortanın Solunda Halkın Yolunda” sloganını kullanmıştı. CKMP lideri Alparslan Türkeş, 1966 yılında, seçimlerden üç yıl önce yapmış olduğu radyo konuşmasında, 27 Mayıs sonrasındaki gelişmeleri ve MBK’nin faaliyetlerini anlatmış ve istikrarsızlıktan CHP’yi sorumlu tutmuştu. CHP ise 12-13 Ekim 1968 tarihinde yapmış olduğu İstanbul İl Kongresi’nde bir yıl sonraki seçimlerde halkın sosyal ve iktisadi sıkıntılarına değinilmesini kararlaştırmıştı. CHP görselleri olarak, “İşsizlik ve Sefalet Bir Kader Değildir”, “Süt Meselesi ve İç Yüzü” ve “Bozuk Düzene Son, Ortanın Solunda Halkın Yolunda” sloganlarını kullandı.
Darbenin ucundan dönüldü
Türkiye'nin bir hayli çalkantılı ve askeri darbeli çok partili demokrasisinde şimdiye kadar bütün ayrıntıları bilinmeyen bir askeri darbenin ucundan 1969 yılında dönüldü. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın 1969-72 arasındaki yazışmaları 2008 yılında gizliliği kaldırılan ve yayımlanan yazışmalarda ortaya çıktı. Belgelere göre dönemin Genelkurmay Başkanı Tağmaç, Celal Bayar'a siyasi af çıkarılmak istenince harekete geçti. Anayasa değişikliğini önlemek için ordu, Başbakan Demirel dahil bütün siyasileri uyardı.
Bayar ve arkadaşlarının siyasi haklar 70'lerin ortalarına kadar iade edilmedi.
20 Mayıs'ta İsmet Paşa, Cumhurbaşkanı Sunay'a bir mektup yazdı. Mektupta, İnönü "Sayın Cumhurbaşkanı, CHP Genel Başkanı olarak ben ve partimin yetkili organları, siyasi hakların iadesi için Millet Meclisi'ne verilmiş bulunan 218 imzalı bir anayasa değişikliği teklifini destekleme kararı aldığımızdan beri, gerek Zatı Devletlerinin, gerek bazı yüksek komutanların uyarı ve ısrarlarına muhatap olmaktayız" ifadelerine yer verdi. Mektupta İsmet İnönü, siyasi aftan vazgeçmelerinin söz konusu olmadığını açıkladı.
Ama Demirel'in durumu farklıydı. Demirel de aynı gün partisinin grup toplantısında bir konuşma yaptı ve 'Asker muhtıra vermedi' dedi, sonra ekledi: "Seçimlere gidelim. Hem Meclis'in verdiği oylar boşa gitmez, hem de Senato'muz zedelenmez... Ordu, hükümete bir muhtıra vermemiştir. Biz bazı sıkıntılar içindeyiz..."
Sonuç olarak birkaç gün sonra anayasa değişikliği teklifi Komisyona geri çekildi. İsmet İnönü'nün anayasa değişikliği teklifine karşı Demirel'in seçime gitme teklifi ise kabul gördü. Değişiklik teklifi komisyona geri çekildi ve darbe olmadı. Bayar ve arkadaşlarının 27 Mayıs darbesiyle kaybettikleri siyasi haklar 70'lerin ortalarına kadar da iade edilmedi.
Erbakan siyasette
12 Ekim 1969 yılında gerçekleştirilen seçimlerde Süleyman Demirel başkanlığındaki AP yüzde 46.5 oy oranı ile 256 milletvekili çıkararak yeniden iktidar oluyordu. İnönü başkanlığındaki CHP ise yüzde 27'ler dolayında 143 milletvekili ile Meclis'te yer bulabilmişti. Bu sonuçlar İsmet İnönü'nün de sonu olmuştu. Milli Şef, 'üzerine tapulanan' CHP Genel Başkanlığı koltuğunu Bülent Ecevit'e devrediyorken, Türk siyaseti yeni bir isimle tanışıyordu: Necmettin Erbakan.
Genç profesör Adalet Partisi milletvekili aday adaylığı Demirel tarafından veto edilince Konya'dan bağımsız aday olup iki milletvekili seçtirecek oy ile Meclis'e girmişti. Adalet Partisi'nin 1967'de hazırladığı 5 yıllık ekonomik plan tutmamış, ülkede IMF politikaları uygulanmaya başlanmıştı. AP ve CHP'nin ortak kararı ile çıkarılan işçilerin sendika seçme hakkını kısıtlayan kanun darbenin ayak sesleri olmuştu. DİSK'e bağlı 75 bin işçinin İstanbul'da sokağa dökülmesi ile Bakanlar Kurulu 60 günlük sıkıyönetim ilan etmişti. Çok sayıda DİSK yöneticisi tutuklanırken Kadıköy'deki olaylarda iki işçi ölmüştü. Bu karmaşayı bahane eden cuntacılar, 12 Mart 1971'de muhtıra vererek yönetime el koyuyordu. Demokrasi ikinci kez darbeye maruz kalmıştı.