Türkiye uçurumda:
1999 genel seçimi
28 Şubat darbesi ile Refahyol’u iktidardan düşürüp Necmettin Erbakan’ı siyasetten uzaklaştıran güçler siyasi istikrarı da ortadan kaldırmıştı. Türkiye’yi 18 Nisan’da yapılacak olan seçimlere ulaştırmak amacı ile kurulan Ecevit hükümeti ANAP, DYP ve bazı bağımsız milletvekillerinin desteği ile güvenoyu aldı.
1946 yılından bu yana hiçbir seçim bu kadar erken bir tarihe çekilmemişti. Bu sırada terör örgütü PKK yöneticisi Abdullah Öcalan Kenya’da yakalanarak Türkiye getirilmişti. Başbakan Ecevit’ti, dengeler değişecekti.
Seçimlerin ardından ortaya çıkan tabloda hükümetin kurulması konusunda kısa bir belirsizlik yaşansa da DSP, ANAP ve MHP’nin bir araya gelmesiyle 57. Hükümet kurulmuştu. TBMM’de meydana gelen bir olay ise toplumsal hafızadan hala tazeliğini koruyor. 16 Ocak 1998'de kapatılan Refah Partisinin yerine Fazilet Parti'si kurulmuş 99'da yapılan seçimlerde tam 111 milletvekili çıkardı. Bu vekiller arasından en dikkat çekeni ise Merve Kavakçı'ydı. Başörtülü olan Merve Kavakçı'nın vekil seçilmesi ilk günden olay oldu. Seçimden sonra kurulan hükumet döneminde 2000 Türkiye finansal krizi, 2001 Türkiye ekonomik krizi ve “Kara Çarşamba” olarak da tarihe geçen Cumhuriyet tarihinin en büyük krizleri çıkmıştı.
Erdoğan’ı hapse attılar
Refah Partisi’nin 16 Ocak 1998’de kapatılması ile bazı üst düzey yöneticilere siyaset yasağı geldi. Aynı dönemde meydana gelen bir başka olay ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Siirt’te okuduğu bir şiir nedeniyle tutuklanıp hapse konulmasıydı.
RP'li milletvekilleri ve MÜSİAD'dan 20 kişilik işadamı grubuyla eşi Emine Erdoğan'ın memleketi Siirt'te 6 Aralık 1997'de incelemelerde bulunan Erdoğan, Cuhuriyet Meydanı'nda yaptığı konuşma sırasında okuduğu şiir nediyle 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Diyarbakır DGM Savcılığı'nın "Siirt'teki konuşmasında, halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği" gerekçesiyle verilen cezanın ertelenmemesi de hükme bağlandı.
Erdoğan'ın katılmadığı duruşmada Savcı Abdurrahim Yaman, İstanbul Belediye Başkanı için beraat kararı istemesine rağmen, yargıç Erdoğan için önce 1 yıl hapis cezası verdi daha sonra cezayı 10 ay hapse çevirdi.
Mahkemenin aldığı karar 23 Eylül'de Yargıtay 8. Ceza Dairesi tarafından, bire karşı dört oyla onaylandı. Kararın ardından kendisine siyasi yasak getirilen Erdoğan, herhangi bir partiyle birlikte veya bağımsız olarak herhangi bir seçime katılamayacaktı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini bırakan Erdoğan 26 Mart 1999 günü Kırklareli'nin Pınarhisar ilçesindeki Pınarhisar Cezaevi'ne girdi. 24 Temmuz 1999'da ceza süresini tamamlayarak tahliye edildi.
Sandığa Öcalan etkisi
Sivil siyasete bu müdahalelerin yanında bir diğer önemli gelişme de terör örgütü PKK'nın yöneticisi Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getirilmesi oldu. Öcalan’ın yakalanma süreci, 16 Eylül 1998’de Hatay Reyhanlı’ya giden dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Atilla Ateş’in, “Sabrımızı taşırmasınlar” sözleriyle başladı. Fitili ateşleyen bu sözleri, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in 1 Ekim 1998‘de, TBMM’nin açılışında yaptığı “Suriye’ye karşı mukabelede bulunma hakkımızı saklı tuttuğumuzu, sabrımızın taşmak üzere olduğunu bir kere daha tüm dünyaya ilan ediyorum” açıklaması izledi. Suriye, Türkiye’nin birliklerini güneye kaydırmasıyla Öcalan’ın varlığının büyük soruna dönüştüğünü kavradı. 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkmak zorunda kalan Öcalan, önce Yunanistan'a ardından Rusya, İtalya'ya gitmek zorunda kaldı. Son olarak sığındığı Kenya’da Yunanistan Büyükelçiliği rezidansına götürülen Öcalan, buradan ayrılması yönündeki baskılara karşı, elçiliği terk etmemek için 15 Şubat’a kadar direndi. Bu tarihte Hollanda’ya gidebileceği söylenen Öcalan, bu ülkeye gideceğini sanırken, yakalandı. 14 Şubat akşamı Kenya’nın başkenti Nairobi’de özel operasyon ekibi Öcalan'ı teslim aldı. 4 aylık süreçte ve Öcalan’ın yakalanmasından hemen sonra 63 PKK’lı, yaptıkları eylemlerde öldü.
Öcalan’ın hapse atılması sonuçlara seçmenin kararına etki etti. DSP yüzde 22 ile birinci, uzun zamandır Meclis dışında olan MHP ise yüzde 18 ile ikinci parti olmuştu. Kapatılan Refah Partisi’nin yerine kurulan Fazilet Partisi yüzde 15,5 ile üçüncü, Anavatan Partisi yüzde 13 ile dördüncü parti olmuştu. DYP ise yüzde 12 oy almıştı.
Başörtüsüne siyasi darbe
Seçimlerin ardından ortaya çıkan tabloda hükümetin kurulması konusunda kısa bir belirsizlik yaşansa da DSP, ANAP ve MHP’nin bir araya gelmesiyle 57. Hükümet kurulmuştu. TBMM’de meydana gelen bir olay ise toplumsal hafızadan hala tazeliğini koruyor. 16 Ocak 1998'de kapatılan Refah Partisi'nin yerine Fazilet Parti'si kurulmuş 99'da yapılan seçimlerde tam 111 milletvekili Meclise girdi. Bu vekiller arasından en dikkat çekeni ise Merve Kavakçı'ydı. Başörtülü olan Merve Kavakçı'nın vekil seçilmesi ilk günden olay oldu.
Toplumsal hafızadan hala tazeliğini koruyor.
Mecliste başörtüsüyle yemin edip etmeyeceği tartışmaları başladı. Meclis geçici başkanı Septioğlu'na ise Atatürk'ün kıyafet kararnamesi gösteriliyor ve Merve Kavakçı'nın başörtüsüyle Meclise Genel Kurulu'na giremeyeceği, yemin edemeyeceği hatırlatılıyordu.
Ecevit'in Meclis kürsüsüne gelerek sarf ettiği cümleler unutulmadı.
İstanbul Milletvekili seçilen Merve Kavakçı 2 Mayıs Pazartesi günü Yüksek Seçim Kurulundan mazbatasını aldıktan sonra Meclisin açılış oturumuna katılmak için Nazlı Ilıcak'la beraber Genel Kurul Salonuna geldi. Merve Kavakçı'nın başörtüsüyle Meclis Genel Kuruluna girmesi üzerine Demokratik Sol Parti milletvekilleri sıralara vurarak ve yuhalayarak protestolara başladılar. Fazilet Partisi Milletvekili Merve Kavakçı’nın başörtüsü ile yemin etmesi Ecevit’in itirazı ve milletvekillerinin protestosu ile engellendi. Ecevit'in Meclis kürsüsüne gelerek sarf ettiği şu cümleler unutulmadı: "Burası hiç kimsenin özel yaşam mekanı değildir. Burası devletin en yüce kurumudur. Burada görev yapanlar devletin kurallarına uymak zorundadırlar. Burası devlete meydan okunacak yer değildir. Lütfen bu hanıma haddini bildiriniz!"
Millet egemenliğine siyasi darbe vurulmuştu ve 28 Şubat devam ediyordu.
Kriz üstüne kriz yaşattılar
Ecevit, Bahçeli ve Mesut Yılmaz üçlüsünün kurduğu 57. Hükümet döneminde, 2000 Türkiye finansal krizi, 2001 Türkiye ekonomik krizi ve “Kara Çarşamba” olarak da tarihe geçen Cumhuriyet tarihinin en büyük krizleri çıkmıştı. Türkiye kelimenin tam anlamıyla uçuruma itilmişti. Dolar bir gecede ikiye katlanmıştı.
Esnaf artık Başbakan’a yazarkasa fırlatıyordu. 2002’de Başbakan Bülent Ecevit’in sağlık durumunun kötüleşmesi ile çıkan tartışmalar üzerine erken seçim kararı alınmıştı. 3 Kasım 2002 tarihi Türkiye için bir milat olacaktı.