Blok hareketi:
7 Haziran 2015 genel seçimi
Türkiye, 7 Haziran'da en kritik seçim süreçlerinden birini yaşadı.2002'den beri iktidarda olan AK Parti, genel başkan değişiminden dolayı 13 yıllık iktidarı döneminde karşı karşıya kaldığı en önemli sınavlarından birini verdi. Türkiye bu dönemde içeride Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) başta olmak üzere birçok tehdit ile mücadele ederken dışarıda da özellikle sınır komşuları Irak ve Suriye'de yaşanan istikrarsızlık ve çatışmalardan etkilendi. FETÖ'nün iktidar ve Türkiye karşıtı girişimleri, içerideki gerilimi artırdı. Çözüm süreci de terör örgütü PKK'nın eylemleri nedeniyle kritik bir dönemece girdi. Suriye ve Irak'ta yaşanan istikrarsızlığın Türkiye'ye etkileri, FETÖ, PKK ve DEAŞ'ın girişimleri seçime giden Türk toplumu üzerinde büyük bir gerilimi de beraberinde getirdi.
30 Mart yerel seçimleri ve Cumhurbaşkanının ilk kez halkoyu ile belirlendiği Ağustos 2014 seçimlerinin ardından yapılan 7 Haziran seçimleri, başta FETÖ olmak üzere AK Parti'yi iktidarda istemeyen kesimler için manivela vazifesi görüyordu. Onlara göre 13 yıllık iktidarında yorgun düşen AK Parti, 7 Haziran seçimlerinde iktidarı kaybedebilirdi. Özellikle FETÖ'nün 30 Mart yerel seçimlerinden önce içeride ve dışarıda gerçekleştirdiği AK Parti ve Türkiye karşıtı propagandası ve diğer terör örgütlerinin faaliyetleri 7 Haziran'ı kritik hale getiriyordu.
AK Parti'nin kurucu ve doğal lideri olan Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçildikten sonra AK Parti'nin genel başkanlığına Ahmet Davutoğlu'nun geçmesi ile birlikte iktidar karşıtı kesimler 'AK Parti Erdoğan olmadan başarılı olamaz' tezi üzerinden 7 Haziran'a dönük ortak bir cephe kurmaya çalıştı.
30 Mart yerel seçimlerinde FETÖ'nün anti-Erdoğan söylemi üzerinden ortaya attığı iddialar ve dışarıda Türkiye'yi hedef haline getirme girişimleri, Başbakan Erdoğan'ı 'diktatör', 'tek adam' olarak tanımlama çabaları AK Parti'yi yıpratma girişiminin en can alıcı noktalarından biri oldu. Yerel seçimlere gidilen süreçte stratejisini AK Parti'nin güç kaybetmesi üzerine kuran FETÖ, 2014 yılının başarından itibaren iktidar karşıtlığını artırdı. Bu girişimlerden en kritik olanı ise FETÖ'cü savcıların Suriye Türkmenlerine yardım götüren tırları 'silah taşıdıkları' iddiasıyla Hatay'da durdurması oldu. Baskın anına ait görüntüleri FETÖ medyası üzerinden dünyaya servis ettiler. Türkiye'nin teröre destek verdiği algısını oluşturmaya çalışan FETÖ'nün ana hedefi AK Parti ve Türkiye'yi yıpratmaktı.
Seçimlerden 3 gün önce ise Dışişleri Bakanlığında gerçekleşen ve dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ve Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler'in katıldığı toplantıyla ilgili ses kayıtlarını yayınladı.
Yeni stratejilerini Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin üzerine inşa ettiler.
Bu saldırılara rağmen AK Parti'nin 30 Mart yerel seçimlerinde oyların yüzde 45,60'nı alarak büyük bir zafer elde etti. İktidar karşıtı kesimler yeni stratejilerini Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin üzerine inşa ettiler.
10 Ağustos 2014'te gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümet karşıtı algı operasyonu yapmaya çalışan FETÖ'cü Fuat Avni paylaştığı gerçek dışı bilgilerle kamuoyu oluşturmaya çalıştı. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Fuat Avni hesabı ile bu bilgileri paylaşan isimlerin Başbakanlıkta çalışan FETÖ'cüler olduğu ve Fuat Avni hesabının da yurt dışından yönetildiği ortaya çıktı.
CHP ve HDP'nin ortak aday stratejisi HDP'nin Türkiyelileşme söylemi toplumda karşılık bulmadı. Seçimlerde Erdoğan oyların yüzde 51,79'nu alarak halk tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanı oldu. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra Başbakan Erdoğan, yerini Ahmet Davutoğlu'na bıraktı. 1. Olağanüstü Kongresi'ne tek genel başkan adayı olarak katılan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu 1382 oyla partinin yeni genel başkanı seçildi. Kongrede kullanılan 6 oy ise geçersiz çıktı. Erdoğan Cumhurbaşkanlığı görevini devraldıktan sonra etkin bir rol üstlenmeye başladı. Hükümeti kurarak göreve başlayan Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı Erdoğan uyumlu bir çalışma yöntemi izledi.
Ekonomik vaatler ve tehdit algılamaları arasında 7 Haziran
Tüm bu gelişmelerin etkisiyle 7 Haziran genel seçimleri sürecine girildi. Muhalefetin Erdoğan sonrası AK Parti'nin zayıflayacağı yönündeki umutları ve terör örgütleri 7 Haziran'ı bir kaldıraç olarak görmeye başladı. CHP ve diğer muhalefet partileri için zayıflayan bir AK Parti karşısında iktidar olma umudu güç kazandı. FETÖ için ise AK Parti'nin iktidarı kaybetmesi temel öncelikti. Terör örgütü PKK ise Türkiye'ye yönelik tehdit söylemini artırmaya başladı. Bu durum 7 Haziran'ı hem iktidar hem de diğer kesimler için kritik hale getirdi.
7 Haziran seçim vaatleri ekonomi odaklıydı. CHP, MHP ve HDP seçimleri kazanmaları halinde başta asgari ücret olmak üzere birçok alanda reform yapacaklarını savundu. CHP 'Yaşanacak bir Türkiye' sloganı ile yayınladığı seçim beyannamesinde, darbe yasalarını kaldırma, emeklilerin maaşlarında artış, asgari ücretin bin 500 liraya çıkarılması gibi vaatlerde bulundu.
Seçimlere parti olarak mı yoksa bağımsız mı girecekleri uzun süre tartışılan HDP ise, Demirtaş'ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aldığı yüzde 9,8'lik oy oranın verdiği güven ile parti olarak seçimlere gireceğini açıkladı.
HDP'nin seçimlere parti olarak girme kararı ve kullandığı dil medyanın da desteği ile etkili oldu. Seçim beyannamesini açıklayan HDP yeni anayasa, eş başkanlık sistemi, kadın bakanlığı, yerinden yönetim gibi vaatlerle halkın karşısına çıktı.
AK Parti ise yeni bir anayasa, yeni bir sistem, asgari ücretin artırılması, emeklilere ek ücret gibi vaatlerde bulundu. AK Parti'nin temel söylemlerinden biri ise '13 yılda yaptıklarının yapacaklarının bir teminatı' olduğu üzerine kuruluydu.
13 yıl sonra koalisyon tartışması
7 Haziran'da gerçekleşen seçimlerde AK Parti ilk defa oy kaybetti ve milletvekili sayısında düşüş yaşadı. AK Parti yüzde 40,98 oy oranı ile birinci parti çıkıp 258 milletvekili çıkarmasına rağmen iktidar olamadı. Bunun en önemli nedeni olarak, AK Parti'nin söyleminin yeterli etkiyi doğuramaması, lider değişimi, FETÖ ve diğer kesimlerin gerçekleştirdiği kara propaganda ve muhalefetin yeni söyleminin etkili olmasıydı.
CHP yüzde 25,0 oy alırken, MHP oy oranını yüzde 16,3'e yükseltti. HDP ise ilk defa parti olarak girdiği seçimlerden yüzde 13,1 oy aldı.
AK Parti, 13 yıllık iktidarın ardından 7 Haziran seçimlerinde en fazla oyu alsa da iktidar olamadı. Bu dönemden sonra Türkiye'de koalisyon tartışması başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hükümeti kurmakla görevlendirdiği Başbakan Ahmet Davutoğlu, yeni hükümeti kurmak için CHP ve MHP ile görüştü. Görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimlerin yenilenmesine karar verdi.