Darbeyle gelen anayasa:
1982 referandumu
Referandum sözcüğü ile ilk kez 1961’de karşılaşan Türkiye, 80’li yıllarda üç kez sandığa gitti. Bunlarından ilki 1982 yılında gerçekleşti. Halk onayına sunulan bu anayasa da 61’de olduğu gibi bir darbenin ardından hazırlandı.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 1 Ocak 1980’de ekonomik sıkıntılar ve toplumsal hayatta yaygınlaşan şiddet eylemleri nedeniyle Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’e gönderdiği mektup bir anlamda 12 Eylül’ün de habercisiydi.
Toplumun her kesiminin ezip geçildiği, temel insan haklarının askıya alındığı, birçok davanın açıldığı, sayısız idam kararının verildiği ve uygulandığı 12 Eylül darbesi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin “Bayrak Harekâtı” adı verilen müdahalesi ile başladı. Uluslararası ajansların son dakika notuyla geçtiği 12 Eylül Darbesi'ni Türkiye'nin önde gelen gazeteleri darbe kelimesini kullanmaktan kaçınarak kamuoyuna duyurdu. Dönemin büyük gazetelerinden Milliyet ve Tercüman "Parlamento ve hükumet feshedildi, bütün yurtta sıkı yönetim ilan edildi..." başlığı ve büyük harflerle "Silahlı Kuvvetler Yönetime El Koydu" manşetiyle duyurdu. Hürriyet gazetesi "Bütün yurtta sıkı yönetim uygulandı, ordu yönetime el koydu", Cumhuriyet gazetesi ise "Silahlı Kuvvetler yönetime el koydu" manşetini attı.
Sivil iktidarın alaşağı edilmesinin ardından Türkiye özgürlükler ve temel hakların askıya alındığı bir ülkeye dönüştü. 1 milyon 683 bin kişi fişlendi, 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı, 7 bin kişi için idam cezası istendi, 517 kişiye idam cezası verildi, 50’si asıldı, 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı, 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı, 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi, cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi, 14 kişi açlık grevinde öldü, 16 kişi kaçarken vuruldu, 95 kişi çatışmada öldü.
Generallerin yönetimindeki Milli Güvenlik Konseyi yasama, yürütme ve yargıyı tek elde topladı. Darbeyle beraber ülkedeki bütün siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri yasaklandı, TBMM lağvedildi.
Darbeden sonra ilk idamlar 9 Ekim 1980 tarihinde gerçekleştirilir. İlk olarak sol görüşlü Necdet Adalı, ardından sağ görüşlü Mustafa Pehlivanoğlu idam edildi. 19 Mart 1980 tarihinde idama mahkûm edilen Erdal Eren, idam kararı Yargıtay tarafından iki kere iptal edilmiş olmasına rağmen, Milli Güvenlik Konseyi tarafından onaylanan kararla 13 Aralık 1980'de Ankara Merkez Ulucanlar Cezaevi'nde idam edildi. Kenan Evren, 3 Ekim 1984'deki Muş gezisi sırasında yaptığı konuşmada Erdal Eren'in idamına ilişkin tarihe geçecek şu cümleleri kurar: "Şimdi ben, bunu yakaladıktan sonra mahkemeye vereceğim ve ondan sonra da idam etmeyeceğim, ömür boyu ona bakacağım. Bu vatan için kanını akıtan bu Mehmetçiklere silah çeken o haini ben senelerce besleyeceğim. Buna siz razı olur musunuz?"
Genelkurmayın açıklamalarına göre toplam 4891 kamu personeli görevden alınmış ve 38 profesör, 25 doçent, 10 yardımcı doçent 1402'lik olmuştur. Ancak 1402'lik olmak istemediğinden bizzat istifa yolunu seçenler de dahil edildiğinde bu sayının 20.000 civarında olduğu öne sürülmektedir.
İkinci darbe ikinci anayasa
12 Eylül darbecileri, yeni anayasa hazırlanması görevini Danışma Meclisi’ne verdi. Darbe Konseyi illerden aday olanlar arasından atamayla bu Meclis’i seçti. Generallerin denetiminde Meclis’in yaptığı görüşmeler sonucu yeni anayasa meydana geldi. Darbeci generaller 1960 darbesini yapanlardan veya 12 Mart muhtırasını verip, fiilen yönetime el koyanlardan daha temkinli davrandılar. Milli Güvenlik Konseyi’nin tüm icraatlarının soruşturma ve dava konusu olamayacağını yeni anayasaya geçici 15. madde olarak eklediler.
Askeri yönetimin belirlediği "Danışma Meclisi" tarafından hazırlanan anayasa, 7 Kasım 1982'de halkın oyuna sunuldu. Bu anayasa, yüzde 8,6 oranında "hayır" oyuna karşılık, yüzde 91,4 oranında "evet" oyu aldı. 1982 yılında yapılan ve aleyhte konuşmanın ve propaganda yapmanın yasak olduğu "güdümlü" referandumda, yüzde 92'lik "Evet" oyu ile büyük farkla kabul edildi. Halk oylamasında 'Hayır' oyu kullananları sandık başında baskı altında tutmak için rengi dışarıdan görünen oy pusulaları kullandırıldı.
Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Orhan Aydın, Cumhurbaşkanı Kenan Evren’e halk oylamasının sonuçlarını Milli Güvenlik Konseyi’ndeki odasında yapılan bir törenle sundu. 10 Kasım’da Anıtkabir’e askerle çıkan Evren’in cumhurbaşkanlığı 101 pare top atışı ile ilan edildi.
Bu referandumun en dikkat çeken özelliklerinden biri de cumhurbaşkanlığı seçimiyle birleştirilmesiydi. Halk oylamasında anayasanın kabul edilmesiyle birlikte Kenan Evren cumhurbaşkanı oldu. Aslında şu anda hali hazırda Türkiye’nin kullanmış olduğu anayasa bu tarihte kabul edildi.
16 siyasetçi Zincirbozan’da
Cunta yönetimi Mayıs 1983’te siyasi parti kuruluşlarını serbest bıraktı. Adalet Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi ve Milli Selamet Partisi parlamenter ve yöneticileri anayasadaki yasaklar nedeniyle yeni oluşumların içerisinde yer alamıyorlardı. Milli Güvenlik Konseyi’ni oluşturan beş general yayınladıkları yeni bildiriler ile siyasi partilerin kurucularını veto etme hakkını kendilerinde tuttu.
Süleyman Demirel, İhsan Sabri Çağlayangil gibi AP’liler ile Sırrı Atalay, Deniz Baykal gibi CHP’li 16 siyasetçinin Çanakkale’deki Zincirbozan askeri üstünde gözetim altında tutulmasına karar verilmişti.
Kasım 1983 seçimlerine konseyin açık bir şekilde desteklediği Milliyetçi Demokrasi Partisi, Anavatan Partisi ve Halkçı Parti katıldı. Seçimden önce Kenan Evren’in radyo ve televizyondan açıkça Anavatan ve Turgut Özal’ın aleyhine konuşma yapmasına rağmen Anavatan partisi TBMM’deki salt çoğunluğu alarak seçimlerden birinci parti çıktı.