Diyetlerle İlgili Hükümler ile İlgili Hadisler

- Kütüb-i Sitte Hadisleri
Kitaplar
Tümü
Konu Başlıkları
Diyetlerle İlgili Hükümler
Diyetlerle İlgili Hükümler Hadisleri
1921-

Ziyad İbnu Sa'd İbni Dumeyre es-Sülemi (an ebihi an ceddihi) (ra) -ki bunlar (Sa'd ve Dumeyre) Resulullah (sav) ile birlikte Huneyn'e katılmışlardı- anlatıyor: "Muhallem İbnu Cessame el-Leysi, Müslüman olduktan sonra Eşca' kabilesinden birisini öldürmüştü. Bu, Hz. 

Peygamber (sav)'in hüküm verdiği ilk diyet vak'ası oldu. Uyeyne öldürülen Eşcai'nin katli hususunda ileri geri konuştu. Çünkü (Uyeyne) kendisi de Gatafanlı idi. Akra İbnu Habis de Muhallem'in taraftarı (olarak müdafaa için) konuştu, çünkü o da Hındeften idi. Derken (münakaşa ilerledi) sesler yükselmeye başladı, tartışma ve bağırıp çağırmalar arttı, Resulullah (sav) müdahale ederek, "Ey Uyeyne, diyet kabul etmez misin?" diye sordu. "Hayır! Vallahi harb ve ızdırabtan benim kadınlarıma ulaştırılan, onun kadınlarına ulaşmadıkça kabul etmiyorum!" cevabını verdi. Sonra bağırmalar yükseldi, tartışma ve bağırıp çağırmalar arttı. Resulullah (sav) tekrar araya girip: "Ey Uyeyne, diyet kabul etmez misin?" dedi. Uyeyne önceki sözlerini aynen tekrar etti. Bu hal, Beni Leys'ten üzerinde silah ve elinde de deriden mamul bir kalkan bulunan Mukeytil adında birinin kalkıp, "Ey Allah'ın Resulü! Bunun (Muhallem'in) İslam'ın başında yaptığı şu cinayete misal olarak, su içmek üzere havuzun başına koşan koyun sürüsünü gösterebileceğim. Sürünün ilk gelenlerine (öldürülmek veya uzaklaştırılmak üzere taş veya ok) atılır, arkadan gelenler de korkarak kaçarlar. Bugün hüküm koy yarın değiştir!" demesine kadar devam etti. Resulullah (sav) bunun üzerine (Muhallem'e dönüp) hemen şu hükmü verdi. "Derhal huzurumuzda elli deve vereceksin, elli deve de Medine'ye dönüşümüzde vereceksin!" Bu vak'a Resulullah (sav)'ın seferlerinin birinde cereyan etmişti. Muhallem uzun boylu, esmer birisi idi, cemaatin kenarında bulunuyordu. O ölümden kurtuluncaya kadar halk oradan ayrılmadı. Resulullah'ın (bu nihai hükmünden sonra) önüne, iki gözünden de yaşlar akar vaziyette oturdu ve: "Ey Allah'ın Resulü! Ben size ulaşan cinayeti işlemiş bulunuyorum. Ben Allah'a tevbe ettim. Sen de benim için ey Allah'ın Resulü, Allah'tan mağrifet dileyiver!" dedi. Resulullah (sav) yüksek sesle: "Sen onu İslam'ın başında silahınla mı öldürdün! Allah'ım, Muhallem'i mağrifet etme!" dedi. Ebu Seleme şu ilavede bulunur: "Muhallem göz yaşlarını ridasının ucuyla silerek kalktı." İbnu İshak der ki: "Muhallem'in kavmi, Resulullah (sav)'ın daha sonra onun için Allah'a istiğfar ediverdiğine inanıyorlardı."
Diyat 3;
(4503);
1922-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Diyet aldıktan sonra (katili) öldüren kimseyi asla affetmem. 

"
Diyat 5;
(4507);
1923-

Beni Müdlic'ten Katade adında bir adam, oğluna bir kılıç fırlattı. O da bacağına isabet etti. 

Yaradan fasılasız kan kaybı oldu ve oğlan öldü. Süraka İbnu Cu'şum Hz. Ömer (ra)'e gelip durumu haber verdi. Hz. Ömer: "Kudeyd suyuna yüz yirmi deve hazırla, ben oraya geleceğim" dedi. Ömer (ra) oraya gelince bu develerden otuz hıkka (dört yaşına giren dişi deve), otuz cezea (beş yaşına girmiş dişi deve) ve kırk halife (hamile deve) aldı. Ve sordu: "Maktulün kardeşi nerede?" "İşte benim!" dedi. "Al bunları! Zira Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştu: "Katile (ne diyetten, ne mirastan) hiç bir hisse yoktur."
Ukul 10;
(2;
867);
1924-

Huzeyl kabilesinden iki kadın, biri diğerini öldürmüştü. Bunlardan her ikisinin kocası ve birer oğlu vardı. 

Resulullah (sav) efendimiz maktülenin diyetini ödeme işini, kafilenin (öldüren kadının) akilesine yükledi, kocasını ve oğlunu bu külfetten uzak tuttu. Çünkü bu ikisi Huzeyl'den değillerdi. Maktülenin akilesi, "ölenin mirası da bize aittir" dediler. Aleyhissalatu vesselam: "Hayır! Mirası, kocasına ve oğluna aittir!" buyurdu."
Diyat 21;
(4575);
1925-

Resulullah (sav) Ebu Cehm İbnu Huzeyfe'yi zekat tahsildarı olarak gönderdi. Adamın biri sadaka ödeme meselesinde onunla inatlaştı. 

Ebu Cehm (ra) de adama vurup başından yaraladı. Hemen Hz. Peygamber (sav)'e gelip: "Ey Allah'ın Resulü, kısas istiyoruz" dediler. Resulullah onlara: "Size şu şu miktar diyet vereyim!" dedi ise de razı olmadılar. Resulullah (sav) miktarını daha da artırarak: "Size şu şu miktar diyet vereyim" dedi. Onlar yine razı olmadı. Hz. Peygamber (daha da artırarak): "Size şu şu kadar diyet vereyim" dedi. Bu sefer razı oldular. Bunun üzerine aleyhissalatu vesselam Efendimiz: "Ben bu akşam halka konuşup, onlara razı olduğunuzu bildireceğim!" dedi. "Pekala" dediler. Resulullah (sav) hitabesinde: "Bu Leysliler bana kısas talebiyle geldiler. Ben onlara (kısasa bedel) şu şu miktar diyet teklif ettim, onlar da razı oldular, siz de razı mısınız?" diye sordu. Fakat berikiler: "Hayır, razı değiliz!" dediler. Muhacirun onlara kızıp üzerlerine yürüdü. Resulullah (sav) onlara dokunmamalarını emretti. Muhacirun da ileri gitmekten vazgeçti. Sonra onları çağırıp, onlara verdiğini artırdı ve sordu: "Razı oldunuz mu?" "Evet" dediler. Resulullah tekrar: "Ben halka hitap edip, razı oldugunuzu bildireceğim" dedi. Onlar: "Pekala?" dediler. Resulullah halkı çağırarak: "Razı mısın?" diye sordu. "Evet razıyız!" dediler."
Diyat 13;
(4534);
Kasame 24;
(8;
35);
1926-

Hilal İbnu Sirac İbni Müccaa (an ebihi an ceddihi) tarikinden anlattığına göre: "(Ceddi Müccaa) Hz. Peygamber (sav)'e gelerek Beni Zühl kabilesine mensup Benu Sedus tarafından öldürülmüş olan kardeşinin diyetini taleb etti. Resulullah (sav) ona: "Eğer ben bir müşrik için diyete hükmetseydim kardeşin için hükmederdim. Fakat ben sana (diyet değil, bunun yerini tutacak) bir bedel vereyim" dedi ve ona, aleyhissalatu vesselam, Beni Zühl müşriklerinden elde edilecek ilk humustan yüz deve vereceğine dair (senet) yazdı. (Müccaa bu yüz deveden) bir miktarını almıştı. (Tamamını almadan) Beni Zühl kabilesi Müslüman oldu. Bilahare Müccaa geri kalan develeri Hz. Ebu Bekr (ra)'den taleb etmek üzere, ona geldi. Resulullah (sav)'ın borç senedini gösterdi. Hz. Ebu Bekir (ra) kendisine Yemame'den gelecek zekattan ödenmek üzere on iki bin sa', yani dört bin sa' buğday, dört bin sa' arpa, dört bin sa' hurma yazdı. Resulullah'ın verdiği yazıda (borç senedinde) şunlar yazılıydı: "Bismillahirrahmanirrahim. Bu Peygamber Muhammed (sav)'den Beni Süleymii Müccaa İbnu Mürare'ye (verilmiş bir borç) senedidir. Ben kendisine (öldürülen) kardeşine bedel olarak. Beni Zülh müşriklerinden gelecek ilk humustan yüz deve vereceğim."

Harac 20;
(2990);
1927-

Resulullah (sav) her kabileye bir diyet yazdı. Hiçbir azadlıya kendini azad edenden başka bir Müslümam kendine mevla ittihaz etmesi, asıl azad edenin izni olmadan helal değildir.

Kasame 38;
(8;
52);
1928-

(Diyete iştirakte) tatbikat (sünnet) şöyledir: Akile amden yapılan öldürmelerin diyetine (hukuken) iştirak etmez. Gönül rızasıyla ederse o başka. Keza, akileye az da olsa çok da olsa kölenin bedelinden yüklenmez. Kölenin bedeli, ne miktara baliğ olursa olsun, ona, malı olarak tasarruf edenedir. Çünkü o, şu hadise binaen ticaret mallarından bir ticaret malıdır: Amden öldürenin diyetine sulhen tesbit edilen diyete; itiraf yolayla sübut bulan cinayete terettüp eden (diyete); işlenen bir cinayete terettüp eden erş'e (diyete) ve kölenin bedeline akile iştirak etmez, kendi arzusu ile iştirak ederse o başka." (Keza bir başka) tatbikat dahi şöyledir: "Kişi hataen hanımını yaralarsa, diyet öder, fakat kısas yapılmaz. Ancak kadına amden ulaşan (kötülüğü sebebiyle) kısas yapılır." Bana ulaştığına göre, Hz. Ömer (ra) buyurmuştur ki: "Kadın, nefsinin üçte birine ulaşan ve aşan yaralamalar amden olduğu takdirde, erkekten kısas isteyebilir." [Rezin ilavesidir]

Rezin;
1929-

Büzaha heyeti Hz. Ebu Bekir es-Sıddik (ra)'a gelip sulh istediler. Hz. Ebu Bekir onları yerlerinden yurtlarından edecek harp ile, rezil rüsvay edecek sulh arasında muhayyer bıraktı. Heyet mensupları: "Yerden yurttan edeceği (mücliyyeyi) anladık, rezil-rüsvay edecek (muhziye) ne demektir?" diye sordular. "Sizden silahları ve binekleri alacağız. Sizin mal ve mülkünüzden elimize geçenleri ganimet yapacağız, bizden ele geçirdiklerinizi bize iade edeceksiniz, bizden öldürdüklerinizin (diyetini) borçlanacaksınız, sizin ölüleriniz cehennemlik olacak (onlar için herhangi bir ödeme yapmayacağız). Allah Resulü'nün halifesine ve muhacirlerine sizi mazur kılmalarına sebep olacak bir durum (iyi hal) gösterinceye kadar kabileleri, develerin peşini takib etmeye bırakacak (onlara karışmayacak)sınız." Hz. Ebu Bekir (ra) bu söylediklerini heyet mensuplarına teklif olarak arzetti. Hz. Ömer (ra) söz alıp şunu söyledi: "Bahsettiğin "yerden -yurttan edecek savaş ve rezil- rüsvay edecek sulh" sözün var ya! Ne güzel de söyledin. Ya şu, "Sizden ele geçirdiklerimizi ganimet yapacağız, bizden ele geçirdiklerinizi iade edeceksiniz!" sözün var ya! Ne güzel söyledin. "Bizden öldürdükleriniz için borçlanacaksınız, sizin ölüleriniz cehennemlik" sözüne gelince, bizim ölülerimiz Allah'ın emri üzerine savaştılar ve öldürüldüler, onların ecirleri Allah'ın üzerinedir, onlar için diyet yoktur." Heyet, Hz. Ömer (ra)'in söylediği şartlar üzere beyat yaptı. (Bu rivayeti tam olarak Şerefüddin el-Barizi zikretti. Rivayeti tahric edene nisbet etmedi. Bu rivayeti Camiul Kebir müellifi zikretmedi. Ancak Buhari, rivayetten sadece Hz. Ebu Bekir (ra)'in şu sözünü kaydetti: "Allah Resulü'nün halifesine ve Muhacirlere sizi mazur kılmalarına sebep olacak bir durum gösterinceye kadar kabileleri develerin peşini takib etmeye bırakacak, (onlara karışmayacaksınız." Bu kısım Kitabu'l Ahkam'ın sonunda senetsiz olarak mevcuttur, gerisi yoktur.)

;