Şartlar Ve İstisna Hakkında ile İlgili Hadisler

- Kütüb-i Sitte Hadisleri
Kitaplar
Tümü
Konu Başlıkları
Şartlar Ve İstisna Hakkında
Şartlar Ve İstisna Hakkında Hadisleri
272-

Ravi, hanımından bir cariye satın alır. Ancak karışı bir şart koşarak der ki: "Şayet cariyeyi satacak olursan, satın aldığın fiyatla ben alacağım". 

Bu hususta Hz. Ömer (ra)'e sordum. Bana: "Cariyeye yaklaşma. Onda başka birisi için şart var" dedi.
Büyu 5;
(2;
616);
273-

Amr İbnu Şuayb İbni Muhammed İbni Abdillah İbni Amr İbn'il-As babası tarikiyle ceddi Abdullah'tan rivayet ettiğine göre, "Hz. Peygamber (sav), bey'u'l-urban'ı yasaklamıştır. 

" (İmam Malik bey'ul-urban'ı şöyle tarifeder: "Kişinin bir köle veya cariyeyi satın alıp veya bir hayvanı kiralayıp, sonra satan veya kiralayan kimseye: "Sana şu kadar dirhem veya dinar veriyorum,şu şartla ki, ben bu malı satın alır veya senden kiraladığım hayvana binersem sana vermiş olduğum para, malın bedelinden veya hayvanın kirasından sayılacaktır. Şayet malı almaktan, veya hayvanı kiralamaktan vazgeçersem, sana önceden vermiş olduğum para senin olsun" der.)
Büyu 69;
(3502);
Büyu 1;
(2;
609);
Ticarat 22;
(2192);
274-

Dedesi Muhammed İbnu Amr, el-Efrak adındaki bağının meyvesini dört bin dirheme sattı. Bundan sekiz yüz dirheme (tekabül eden) hurmayı müstesna kıldı. 

Büyu 18;
(2;
622);
275-

İmam Malik (ra)'e ulaştığına göre, Hz. Peygamber (sav) satışı ve selefi yasaklamıştır. 

İmam Malik bunu şöyle açıklar: "Bu, bir kimsenin diğerine şöyle demesidir: "Senin malını şu şu fiyata alıyorum ancak bir şartla sen de benden şunu ve şunu selef suretiyle satın alacaksın". Bu çeşit bir muamele caiz değildir."
Büyu 69;
(2;
657);
276-

Hz. Peygamber (sav)'la birlikte gazveye katıldım. 

Ben su taşımada kullandığımız devemizin üzerinde giderken Resulullah (sav) bana kavuştu. Devem yorgundu ve bu yüzden gerilerden yürüyordu. Durumu görünce Hz. Peygamber (sav) de geride kalarak deveyi sürdü ve ona dua buyurdu. Bunun üzerine bütün develerin önünden gitmeye başladı. Bana: "Deveni nasıl görüyorsun?" diye sordu. "Çok iyi görüyorum, bereketiniz değdi" dedim. "Onu bana satar mısın?" buyurdu. Ben utandım, bundan başka su taşıyan devemiz yoktu. Yine de "evet" dedim ve Medine'ye varıncaya kadar sırtı benim olmak şartıyla deveyi kendilerine sattım. Ona: "Ey Allah'ın Rasülü yeni evliyim" diyerek izin istedim. Bana izin verdiler. Bunun üzerine, Medine'ye gelince beni dayım karşıladı. Deveden sordu. Deve ile ilgili yaptıklarımı anlatınca beni ayıpladı. İzin istediğim sırada Hz. Peygamber (sav): "Bakire ile mi, dulla mı evlendin?" diye sormuştu. Ben "dul biriyle" dedim. "Niye bakire ile değil, o seninle sen de onunla şakalaşırdınız" buyurdu. Ben: "Ey Allah'ın Resulü, babam vefat etti. Bir çok kız kardeşim var, hepsi de küçük. Onlarla aynı yaşta, onların terbiyeleriyle meşgul olamayacak, onlara bakamıyacak çok genç biriyle evlenmeyi uygun bulmadım. Bu sebeple onlara bakıp terbiyelerini yapacak bir dulla evlendim" dedim. Resulullah (sav) Medine'ye gelince deveyi vermek üzere yanlarına gittim. Bana parasını verdi ve deveyi de iade etti.
Cihad 49;
113;
Vekalet 8;
Mesacid 59;
Büyu 34;
İstikraz 1;
7;
Mezalim 26;
Hibe 23;
Şürut 4;
Nikah 10;
121;
Nafakat 12;
Daavat 53;
Müsakat 109;
(710);
Salatu'l-Müsafirin 69;
(710);
Rida 54;
(710);
Nikah 13;
(1100);
Büyu 30;
(1253);
Büyu 77;
(7;
297-300);
Ticarat 71;
(3505);
Ticarat 29;
(2205);
277-

Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: "Resulullah (sav): "Deveyi bana bir okiyye'ye sat" dedi. Ben; "Hayır" dedim. Resulullah (sav) ısrar ederek: 'Onu bana bir okiyye'ye sat" dedi, ben de sattım fakat evime kavuşuncaya kadar binme şartını koştum. Medine'ye gelince, teslim etmek üzere deveyi Resulullah (sav)'a getirdim. Bana parasını hemen ödedi. Ben oradan ayrıldım. Arkamdan birini göndererek: "Esasen senin devene müşteri değilim, sen deveni geri al artık, o yine senin olsun" dedi. Bir diğer rivayette: "Resulullah (sav) hayvanın sırtını Medine'ye kadar bana iade etti" denir. Bir diğer rivayette: "Medineye kadar sırtı senin" denir. Bir diğer rivayette: "...Medine'ye kadar sırtını şart kıldı" ifadesi vardır. Buhari der ki: "Şart kılma ifadesi rivayetlerin çoğunda yer alır. Sahih olan da budur." Bir diğer rivayette: "Deveyi, dört dinara (sattım)" denir. Bu, dinarın on dirhem hesabından bir okiyye yapar. Diğer bir rivayette "Bir okiyye altın'a" denir. Diğer bir rivayette "ikiyüz dirheme" denir. Bir diğer rivayette "Dört okiyye'ye" denir. Bir diğer rivayette "Yirmi dinara" denir. Bir diğer rivayette: "Medine'ye geldiğin zaman dikkatli ol hanımın hayızlı olabilir" buyurdu. Bu rivayette "Akşam vakti Medine'ye geldim. Mescide uğradım. Resulullah (sav) orada mescidin kapısında buldum. Bana "Şimdi mi geldin?" diye sordu. "Evet!" dedim. Bana: "Deveni bırak, içeri gir, iki rek'at namaz kıl!" buyurdu. Ben hemen girdim, namaz kıldım ve döndüm. Hz. Bilal'e emrederek bana bir okiyye tartmasını söyledi. Bilal derhal tarttı ve biraz da fazla koydu" denir. Bir diğer rivayette Cabir (ra) der ki: "(Evimize) girmek için gittiğim zaman, Resulullah (sav) şöyle uyardı: "Biraz ağır olun, evlere geceleyin girelim. Böylece, saçı başı dağınık olanlar taranır, gurbette kocası olanlar etek traşı olurlar."

;
278-

Müslim'in bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir. Resulullah (sav): "Bana şu deveyi sat" buyurdu. Ben: "Hayır satmam, size bağışlıyorum, deve sizin olsun ey Allah'ın Resulü" dedim. "Olmaz, bağış kabul etmem, sat onu bana" buyurdu. Ben: (öyleyse, dedim, bir adama bir okiyye miktarında altın borcum var, ona mukabil deveyi size sattım" dedim. Resulullah (sav): "Aldım onu, ancak sen yükünü Medine'ye kadar onun üzerinde götür" dedi. Medine'ye gelince, Hz. Bilal (ra)'e: "Cabir'e bir okiyye altın ver, biraz da fazla olsun" emretti. Bilal bu söz üzerine bir kirat fazla tarttı. Kendi kendime: "Resulullah (sav)'ın bana verdiği fazla miktarı yanımdan hiç ayırmayacağım" dedim. Harra harbinde, Şamlılar tarafından yağma edilinceye kadar, kesemin dibinde duruyordu.

;
279-

Yine Müslim'den gelen bir başka rivayet şöyledir: Resulullah (sav) "Bana, deveyi şu, şu bedele sat, Allah da seni mağfiret buyursun, olmaz mı?" dedi. Ben cevaben: "Elbette, o sizin olsun" dedim. Resulullah (sav) bir taraftan miktarı artırmaya devam ediyor bir taraftan da: "Allah Teala sana mağfiret buyursun" diyordu. Bu sözü üç kere tekrar etti.

;
280-

Bir diğer rivayette şöyle denir: Resulullah (sav) bana: "Allah'ın adıyla bin" dedi. Medine'ye geldiğimiz zaman Resulullah (sav)'ın ashabından bazı gruplarla birlikte mescide girdi. Ben de mescide girip, devemi kapının yanındaki taş döşeli kısma bağladım. Resulullah (sav)'a "işte deveniz" diye haber verdim. Mescidden çıktı. Deveye yaklaştı ve "Deve, devemizdir" buyurdu. Sonra birkaç okiyye altın gönderip: "Bunu Cabir'e verin" dedi. Sonra bana: "Parayı aldın mı?" diye sordu. "Evet" dedim. Bunun üzerine: "Para da, deve de senindir" buyurdu (ve deveyi de geri verdi.)

;
281-

Berire, mukatebe borcunu ödeme hususunda yardımcı olması için kendisine (Hz. Aişe'ye) uğramıştı. O ana kadar borcundan herhangi bir şey ödememiş bulunuyordu. Hz. Aişe, Berire'ye "Ailene dön, senin mukatebe borcunu ödememi istiyorlarsa bir şartla yaparım: Senin üzerindeki vela hakkı bana geçmeli" dedi. Berire dönüp, ailesine durumu anlattı. Onlar kabul etmediler ve: "Sana bir iyiik yapmak isterse yapsın, karışmayız, ancak vela'n bize aittir" dediler. Hz. Aişe (ra) bunun üzerine, durumu Hz. Peygamber (sav)'e arzetti. Resulullah (sav) ona: "Sen satın al, sonra da azad et. Vela hakkı, azad edene aittir" buyurdu. Bunu söyledikten sonra Resulullah (sav) ayağa kalkarak şu hitabede bulundu: "İnsanlara ne oluyor ki, alış-verişlerinde Kitabullah'ta bulunmayan şartları koşuyorlar? Kitabullah'ta olmayan bir şart koşana bu helal olmaz. Böyle biri yüz şart da koşacak olsa, Allah'ın şartı daha doğru,daha sağlamdır."

Mesacid 70;
Zekat 61;
Büyu 67;
73;
Itk 10;
Mekatib 2;
3;
4;
5;
Hibe 7;
Şurut 3;
10;
13;
17;
Talak 16;
Kefaratü'l-iman 8;
Feraiz 19;
20;
22;
23;
Itk 5;
(1504);
Itk 17;
(2;
780);
Itk 2;
(3929-3930);
85;
86 (7;
300);
Büyu 33;
(1256);
Vesaya 7;
(2125);
Itk 3;
(2521);
282-

Resulullah (sav) şöyle söylemiştir: "(Berire'yi) önce satın al sonra da azad et. (Onu satan efendilerini de bırak, bir işe yaramıyacak olan) istedikleri şartı koşsunlar". Aişe Berire'yi satın alıp, azad etti. Berire'nin ailesi, vela hakkının kendilerine ait olması şartını koştu. Bunun üzerine Resulullah (sav), şu açıklamayı yaptı: "(Olmaz öyle şey!) Vela hakkı azad edene aittir. Satanlar yüz şartta koşsalar (batıldır!)."

Şurut 10;
283-

Resulullah (sav) iki giyim ve iki de alış-veriş tarzını yasakladı. Yasaklanan satış tarzları: Mülamese ve münübezedir. Mülamese, diğerinin elbisesine gündüz veya gece, eliyle sadece değmesi, elbiseyi altüst ederek iyice görmemesi (ve bu kadarla satış akdininin tamamlanmasıdır). Münabeze ise, kişinin elbisesini öbürüne atması, öbürünün de kendi elbisesini ona atması ve bu atışmanın da, elbiseye bakıp razı olmadan satış sayılmasıdır. Yasaklanan iki giyinmeden biri, iştimalu's-samma'dır; bu da kişinin elbisesini omuzlarıdnan biri üzerine koyup, sarınması, diğer giyinme omuzunu açıkta elbisesiz bırakmasıdır. Yasaklanan diğer giyinme tarzı ihtiba'dır. Bu da oturmakta olan bir kimsenin elbisesine sarınması, bu esnada fercini örten başka bir şey olmamasıdır."

Libas 20;
21;
Salat 10;
Savm 66;
Büyu 62;
63;
İsti'zan 42;
Büyu 3;
(1512);
Büyu 25;
(3377- 3378);
Büyu 25;
(7;
260-261);
Ticarat 12;
(2170);
284-

Nesai'nin bir rivayetinde şu açıklama yapılır: "Münabeze; satıcının; "Bu elbiseyi sana atarsam satış tamam olmuştur" demesidir. Mülamese de elbiseyi açıp, evirip çevirmeden elini değmesi ve değince de satış muamelesinin tamam olmasıdır," Nesai'de İbnu Ömer (ra)'den: "Bu, cahiliye ehlinin, alış-verişte başvurdukları bir tarzdı" açıklaması yer alır.

;