Haccda mut'a sadece Muhammed (sav)'in ashabına hastır."
Ebu Davud'daki rivayette şöyle denmektedir: "Ebu Zerr (ra), hacca niyetle ihram giyip sonradan bunu umreye çevirenler hakkında şöyle diyordu: "Bu, sadece Hz. Peygamberle haccedenlere has bir ruhsattı."
İbnu Abbas (ra)'a mut'a'dan sordum; bana onu yapmamı emretti, haccda kesilen kurbandan sordum. "Bu hususta," dedi, "deve veya sığır veya davar veya kana ortak olmak imkanları var (bunların hepsi meşrudur)." Ebu Cemre der ki: "İnsanlar mut'ayı mekruh addediyorlardı. (Eve gelip) uyudum. Rüyamda birisini gördüm (bana gelip): "Makbul umre, mebrur hacc!" diye müjdeledi. Hemen İbnu Abbas (ra)'a gelip haber verdim. Bana: "Allahu ekber! Ebul-Kasım (sav)'ın sünneti!" dedi."
Kim hacc aylarında umre yapar, sonra Mekke'de hacc zamanı gelinceye kadar ikamet ederse bu kimse, hacc da yaparsa mütemettidir. Bu durumda kolayına gelen bir kurban kesmesi vacib olur. Eğer kurban bulamazsa, üç günü hacc sırasında, yedi günü de döndüğü zaman olmak üzere (on gün) oruç tutar." İmam Malik der ki: "Bu hüküm, o kimsenin hacc zamanına kadar orada ikamet etmesi ve aynı sene içinde hacc yapması halinde caridir." (Muvatta'nın bir diğer rivayetinde der ki: "Allah'a yemin olsun, haccdan önce umre yapıp (bu sebeple) kurban kesmem, haccdan sonra Zilhicce ayında umre yapmamdan daha sevimlidir.")
Bir adam gelip Said İbnul-Müseyyib'e: "Haccdan önce umre yapayım mı?" diye sormuştu. Şöyle cevap verdi: "Evet, Resulullah (sav) haccetmezden önce umre yaptı."
Ömer İbnu Ebi Seleme, Hz. Ömer (ra)'den Şevval ayında umre yapmak için izin istedi. O da izin verdi, İbnu Ebi Seleme umre yapıp ailesine döndü, haccetmedi."
Oruç, umre yapıp hacca kadar temettuda bulunup da hacc için ihrama girmesinden arefe gününe kadar kurban bulamayan kimse içindir. Eğer orucu tutmazsa, Mina günlerinde tutar. İbnu Ömer (ra) de böyle hükmediyordu.
(Veda haccında), Resulullah (sav) ve ashabı (ra), hacc için ihrama girdikleri vakit, Resulullah ile Talha hariç, hiç kimsenin kurbanlığı yoklu. O sırada Hz. Ali, beraberinde bir kurbanlık olduğu halde Yemen'den geldi. Ve derhal: "Ben de Resulullah'ın niyet ettiği şeye niyet ederek ihram giydim" deyip katıldı. Resulullah (sav) ashabına bu hacclarını umreye çevirmelerini, tavaf yapmalarını, (sa'y yapmalarını), beraberinde kurbanlığı olanlar hariç saçlarını kısa keserek ihramdan çıkmalarını emretti. Bir kısmı itiraz ederek: "Yani henüz cenabetken Mina'ya mı gideceğiz?" dediler. Bu söz Hz. Peygamber (sav)'e ulaşmıştı: "Geride bıraktığım işlerimi tekrar bulsaydım kurban getirmezdim. Eğer, beraberimde kurbanlığım olmasaydı, ben de ihramdan çıkardım" dedi. Bu sırada Hz. Aişe (ra) hayız oldu. Beytullah'ı tavaf hariç, haccın bütün menasikini yerine getirdi. Temizlenince de tavafı yaptı. Dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü! Sizler hem umre hem de hacc yapmış olarak burdan ayrılacaksınız, ben ise sadece hacda ayrılacağım!" Bunun üzerine Resulullah (sav) oğlan kardeşi Abdurrahman İbnu Ebi Bekr (ra)'e, Hz. Aişe'yi (Harem bölgesinin dışında yer alan) Ten'im'e götürmesini emretti. (Hz. Aişe (ra) orada ihram giyerek) haccdan sonra umre yaptı."
Buhari'nin bir diğer rivayetinde şöyle gelmiştir: "(Resulullah (sav), Mekkeye gelince ashabına: "İhramınızdan çıkın. Önceki niyetinizi mut'aya çevirin!" dedi. Ashab: "Biz önce "hac" diye ismen belirterek niyet etmişken, şimdi nasıl mut'aya çevirebiliriz?" diye itiraz ettiler. Resulullah (sav): "Ben size ne söylüyorsam onu yapın. Eğer kurbanlık getirmemiş olsaydım, size emretmiş bulunduğumu ben de yapardım, Ancak, kurbanım (Mina'daki kesim) mahalline ulaşmadan ihramlıya haram olan şeylerden hiçbirisi bana helal olmaz!" dedi. Bunun üzerine Ashab-ı Kiram Resulullah (sav)'ın emrini yerine getirip ihramdan çıktılar."
Buhari'nin bir başka rivayetinde şu ziyade yer alır: Biz Mekke'ye Zilhicce ayının 4'ünde gelmiştik.
Müslim'in bir rivayetinde şu ibareye de yer verilmiştir: "Bize ihramdan çıkmamız, hacc için yaptığımız niyyetin umreye çevrilmesi emredilmişti. Bu, bize çok imkansız bir emir geldi ve hepimizin canını sıktı. Memnuniyetsizliğimiz Resulullah (sav)'a ulaştırıldı. Ona semavi bir şey (haber) mi ulaştı, insanlardan mı bir şey ulaştı bilemiyoruz, her ne ise, bize şu hitabda bulundu: "Ey nas, ihramdan çıkın. Eğer beraberimde kurbanlığım olmasaydı, ben de sizin gibi yapardım!" (Resulullah'ın bu kesin emri üzerine) ihramdan çıktık. Hatta hamınlarımızla münasebet-i cinsiyede bile bulunduk, ihrama girmemiş olan bir kimsenin yaptığı her şeyi yaptık. Bu hal terviye gününe (Zilhicce'nin 8. günü) kadar devam etti. O gün gelip, Mekke'yi arkada bıraktığımız vakit, hacca niyet ederek ihrama girdik."
Müslim'in diğer bir rivayetinde şöyle denir: "Biz, hacc-ı ifrad için ihram giyip Resulullah (sav)'la birlikte ilerledik. Hz. Aişe (ra) de umre için ihrama girdi. Şerefe gelince Hz. Aişe hayız oldu. (Mekke'ye) gelince Kabe'yi, Safa ve Merve'yi tavaf ettik. Sonra, beraberinde kurbanlık olmayanların ihramdan çıkmaları emredildi. "Neleri nefsimize helal edeceğiz?" diye sorduk. Resulullah (sav), "(ihramlıya yasak olan) her şeyi", dedi. Bunun üzerine kadınlarımızla da yattık, kokular süründük, elbiselerimizi giydik. (Bunların hepsini yaparken) bizimle arefe (yani hacc ihramı giyme) günü arasında sadece ve sadece dört gece vardı. Sonra terviye günü (Zilhicce'nin 8'i) tekrar ihrama girdik. Bir ara Resulullah (sav) Hz. Aişe (ra)'nın yanına girmişti, onu ağlıyor buldu. "Neyin var?" diye sordu. "Hayız oldum, herkes ihramdan çıktı, ben çıkamadım, tavafımı da yapamadım. Herkes artık (umresini tamamladı), hacc için (Arafat'a) çıkıyor!" diyerek yakındı. Resulullah (sav): "Bu hal, Cenab-ı Hakk tarafından Adem (a.s)'ın kızlarına yazılmış bir kaderdir, (sana mahsus bir kusur değil). Sen de, (ihrama giren herkesin yaptığı gibi) yıkan ve hacc için ihrama gir" dedi. O da öyle yaptı. (Mina, Arafat ve Müzdelife'deki) vakfelerin hepsine katıldı. Hayızdan temizlenince de (ifaza) tavafını yaptı. (Bunlar bittikten sonra Resulullah (sav) Hz. Aişe (ra)'e: "Artık hem haccını hem de umreni yapmış, her ikisinin de ihramından çıkmış oldun!" dedi. Hz. Aişe (ra): "Ancak benim içimden Beytullah'ı tavaf etmeden hacc yaptığım hissi geçiyor" dedi. Bunun üzerine (oğlan kardeşine seslenerek): "Ey Abdurrahman (kızkardeşin) Aişe'yi Ten'im'e götür, orada umre için ihrama girsin!" dedi. Bu vak'a Hasbe gecesi cereyan etmişti. Resulullah (sav) mülayim bir insandı. Hz. Aişe (ra) birşey arzu etti mi onun arkasını takip eder (yerine getirirdi)."
Müslim'in bir diğer rivayetinde şöyle denir: "... Deve ve sığırda ortak olmamız emredildi. Bizden her yedi kişi bir deveye iştirak edecekti."
Müslim'in bir başka rivayetinde: "Ne Resulullah (sav), ne de Ashab (ra), hiç kimse, Safa ile Merve arasında ilk tavafın dışında başka bir tavaf yapmadı" denmiştir.
Ebu Davud ve Nesai'de şu ziyade gelmiştir: "Süraka İbnu Malik (ra): "Ey Allah'ın Resulü, bu sene (hacc sırasında) yaptığımız temettü bu yıla mı has, bundan sonra her haccda ebediyen yapılacak mı?" diye sormuştu. Resulullah (sav): "Elbette, ebediyen yapılacaktır!" cevabını verdi.
(Cahiliye Arapları) hacc aylarındaki umreyi yeryüzünde işlenebilen günahların en büyüğü biliyorlardı. Keza Muharrem ayını da Safer diye isimlendirip: "Bere iyileşip eser kalmadığı ve Safer ayı çıktığı vakit umre yapmak isteyene umre helal olur" diyorlardı. Resulullah (sav) ve Ashab-ı Güzin (ra)'i, hacc için ihrama girmiş olarak 4 Zilhicce sabahı (Mekke'ye) geldiler. (Gelir gelmez) Resulullah (sav), hacc niyetlerini umreye tahvil etmelerini emretti. Bu, Ashab nezdinde büyük bir hadise oldu. "Ey Allah'ın Resulü, neleri helal addedeceğiz?" diye sordular. "Bütün (ihram haramları) helal olacak!" diye cevap verdi." (Nesai'deki rivayette: Eser yerine veber (yün) denmiştir. Mana: "Yün çoğalınca" olur. Keza "Safer ayı çıkınca" tabirinden sonra: "Veya şöyle dedi: Safer ayı girince" tabiri ilave edilmiştir)
Müslim ve Tirmizi'de şöyle gelmiştir: "Resulullah (sav) buyurdu ki: "Umre, kıyamete kadar hacca dahil oldu: Yani, umre ameli, hacc-ı kıran yapmak isteyenin hacc ameline dahil oldu."
Biz hacc aylarında Resulullah (sav)'la birlikte, hacc için ihrama girmiş olarak, hacc gecelerinde yola çıkıp Seref nam yere indik. Orada Resulullah (sav): "Kimin beraberinde kurbanlığı yoksa, haccını umre yapmak isteyen umreye çevirsin. Beraberinde kurbanlığı olan bunu yapmasın" dedi. Hz. Aişe sözünde devamla der ki: "Ashab'tan bazısı umreye niyet etti, bazısı da terketti. Resulullah (sav) ile, gücü yerinde olan bazısının yanında kurbanlığı vardı. (Bir ara) Resulullah yanıma gelince beni ağlar buldu. "Niye ağlıyorsun?" diye sordu. "Ben ashabına söylediklerini işittim ve umre yapmaktan engel olundum!" dedim. Bunun üzerine: "Neyin var?" diye tekrar sordu. "Namaz kılamıyorum (hayız oldum)" dedim. "Bu sana zarar vermez. Sen Hz. Adem (a.s)'in kızlarından bir kadınsın, Allah öbürlerine yazdığı kaderi sana da takdir etti, bu bir kusur sayılmaz. Sen haccına devam et. Cenab-ı Hakk inşaallah, umreyi de sana nasib edecek" dedi.
Hayız halim Arefe gününe kadar devam etti, o gün temizlendim. Ben de sadece umreye niyet etmiştim. Resulullah saçımı çözüp taramamı, umreyi bırakıp, hacc niyetiyle ihrama girmemi emretti. Emrini yerine getirdim ve haccımı eda ettim.
Resulullah (sav)'la birlikte çıktık, kurban günü Mina'ya geldik. Ben (orada) temizlendim. Sonra Mina'dan çıktım. Beytullah'a koştum. Sonra, Resulullah'la birlikte nefr-i ahir (teşrik günlerinin üçüncüsü, yani bayramın 4. günü = 13 Zilhicce) günü çıktık, Muhassaba indik. Abdurrahman (ra)'ı çağırdı ve: "Kızkardeşini Harem bölgesinden çıkar (Ten'm'e kadar götür. Orada) umre için ihram giysin. Umreyi yapınca buraya gelin, sizi dönünceye kadar burada bekliyorum!" dedi. Ben ayrılıp (Ten'im'e gidip ihram giydim, umre yaptım) tavaftan boşalınca, seherde yanına geldim. Yola çıkma emri verdi. Herkes göç yükleyip Medine'ye müteveccihen hareket etti."
Bir başka rivayette şöyle denmiştir: "Resulullah (sav) Beytullah'a uğrayıp sabah namazından önce tavaf etti, sonra Medine'ye hareket etti."
Bir başka rivayette şöyle denmiştir: "Resulullah (sav) ile birlikte yola çıktık. Bazılarımız umre niyetiyle ihrama girdi, bazılarımız hem hacc hem de umre niyetiyle ihrama girdi, bazılarımız da sadece hacc niyetiyle ihrama girdi. Resulullah (sav) da sadece hacc için ihrama girmişti. Umre için ihrama girenler, (umreyi yapınca) ihramdan çıktılar. Hacc için ihrama girenler veya hacc ve umre için ihrama girenler, yevm-i nahr'e (kurbanın birinci gününe) kadar ihramdan çıkmadılar."
Ebu Davud'un bir rivayetinde şöyle denir: "Resulullah (sav) buyurdu ki: "Ey Abdurrahman! Kızkardeşini devenin arkasına al, Ten'im'den itibaren umre yaptır. Tepelikten inip oraya vardın mı ihrama girsin. Zira yapacağı, kabul görecek bir umredir."
Resulullah (sav) Batha'da mola vermişken yanına uğradım. Bana: "Neye niyetle ihrama girdin?" diye sordu: Ben: "Resulullah (sav)'ın niyeti ile niyetlendim" dedim. Bana: "Kurbanlığın var mı?" diye sordu. Ben: "Hayır" dedim: "Öyleyse," dedi "Beytullah'ı, Safa ve Merve'yi tavaf et ve ihramdan çık!" Resulullah'ın bu söylediklerini yaptım. Ailemden bir kadına uğradım. Saçlarımı tarayıp, başımı yıkayıverdi. Ben Hz. Ebu Bekir (ra)'in halifeliği sırasında, halka bu şekilde fetva veriyordum. O öldü, yerine Hz. Ömer (ra) halife olu. Onun zamanında, bir hacc mevsimiydi. Ben (hacc için hazırlığa) kalkmış olduğum sırada bir adam gelip: "Fetvalarında teennili ol. Emirül-mü'mininin hacc mevzuunda neler ihdas edeceğini bilemezsin!" dedi. Ben de: "Ey insanlar, ben, kime hacda ilgili bir fetva vermiş idiysem, teennili olsun, işte mü'minlerin emiri size geliyor. Onu imam edinin, ona uyun!" dedim. Hz. Ömer (ra) gelince kendisine: "Ey mü'minlerin emiri, kulağıma gelen nedir? Hacc menasikiyle alakalı yeni şeyler mi ihdas ettiniz?" diye sordum. Bana: "Eğer Allah'ın kitabıyla amel edeceksek, bak Allah'ın kitabı ne diyor: "Haccı da, umreyi de Allah için tam yapın..." (Bakara 196) emrediyor. Eğer Resulullah (sav)'ın sünneti ile amel edeceksek. O: "Menasikinizi benden alın" diyor ve kurbanlığı, yerine (Mina'ya) ulaşıncaya kadar ihramdan çıkmıyor."
Müslim ve Nesai'de gelen bir diğer rivayette şöyle denir: Ebu Musa hacc-ı temettuya fetva veriyordu. Hz. Ömer (ra) ona: "Biliyorum ki Resulullah (sav) ve ashabı bunu yaptılar. Ancak ben, halkın Erak denilen yerde kadınlarla cima ederek, sonra başlarından su damlar bir halde hacc yapmaya gitmelerini uygun bulmadım" dedi.
Resulullah (sav), Hz. Ali'yi Yemen'e emir olarak gönderdiği zaman ben onun yanında idim. Onunla beraber ben de (altın) kaplar elde ettim. Hz. Ali (ra), (Yemen'den) Resulullah'ın yanına gelince, Hz. Fatıma'nın, (boyalı elbiseler giymiş), evi de (hala kokmakta olan) bir tütsü ile tütsülemiş olduğunu gördü. (Bu kıyafet ve bu tütsünün yasak olduğu hacc döneminde karşılaştığı bu manzaraya Ali) kızdı. Hz. Fatıma: "Niye kızıyorsun? Resulullah (sav) ashabına (ihramdan çıkmalarını emir buyurdu, onlar da ihramdan çıktılar" dedi. (Bunun üzerine Hz. Ali, zevcesine: "Ben zaten Resulullah'ın niyyeti ile ihrama girmiştim" dedi ve) Hz. Peygamber (sav)'e uğradı. Resulullah (sav): "Sen ne yaptın?" diye sordu. Hz. Ali: "Resulullah'ın niyeti ile niyetlendim" deyince Resulullah (sav): "Ben kurbanlık getirdim ve hacc-ı kırana niyet ettim" diye açıklamada bulundu ve Hz. Ali (ra)'ye şu emri verdi: "Altmış yedi -veya altmış altı- deve kes. Develerden otuz üç -veya otuz dört- tanesini kendin için ayır ve develerden her birinden bir parça da (benim için) ayır."
Resulullah (sav) Zülhuleyfe'de geceledi. Sabah olunca (devesine) bindi. Devesi onu Beyda'da havaya kaldırınca, Allah'a hamdetti, teşbih etti, tekbir getirdi, tahlil getirdi. Sonra hacc ve umre için (niyet edip) telbiye getirdi. Halk da her ikisi için (niyet edip) telbiye getirdi. (Mekke'ye) gelince halka emretti, onlar da ihramdan çıktılar. Bu hal terviye gününe (Zilhicce'nin 8'i) kadar devam etti. Terviye günü hacc için ihrama girip telbiye getirdiler. Resulullah (sav) haccı ifa edince kendi eliyle ayakta olduğu halde, yedi deve kesti.
Ey Allah'ın Resulü, hacc (için yapılan niyet)'ı umreye çevirmek sadece bize mi hastır, yoksa bizden sonrakiler için de caiz olacak mıdır?" diye sordum. Bana şu cevabı verdi: "Bu sadece size hastır, (Sizden sonraki Müslümanlara caiz değildir)." (Nesai, Bilal İbnu'l Haris'ten sadece (sadedinde olduğumuz) feshu'l-hacc hadisini tahric etmiştir. Feshu'l-hacc: Kişinin önce hacca niyet etmesi, fakat sonradan bunu umreye çevirmesi, umre yapınca ihramdan çıkması, tekrar hacc için ihrama girmesidir.)
Resulullah (sav) umre için, ashabı da hacc için ihrama girdi.
İbnu Ömer (ra)'e haccdan önce yapılan umre hakkında (caiz mi, değil mi diye) sordum. Bana: "Yapmakta bir beis yok. Bizzat Resulullah (sav) haccdan önce umre yapmıştı" cevabını verdi."
Resulullah (sav), insanlara (haccın İslam'a uygun olan) adabını öğretmesi ve Resulullah adına tebligatta bulunması için Hz. Ebu Bekiri hacc emiri olarak gönderdi. Hac kafilesi Arafat'a Zülmecaz cihetinden vasıl olunca Kabe'ye yaklaşmadı, fakat Zülmecaz'a doğru yöneldi. Böyle yapışı, hacca umre ile niyet etmemiş olmasından ileri geliyordu.
Resulullah (sav)'ın ashabından bir adam, Hz. Ömer (ra)'e gelerek, huzurunda, Resulullah (sav)'ın ölmüş bulunduğu hastalığı sırasında, haccdan önce yapılan umreyi yasaklarken Resulullah'ı işittiğine dair şehadette bulundu.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.