Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ademoğlu nesillerinin en temizinden süzüle süzüle gelerek bulunduğum nesilde ortaya çıktım."
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Benimle benden önceki diğer peygamberlerin misali, şu adamın misali gibidir: Adam mükemmel ve güzel bir ev yapmıştır, sadece köşelerinin birinde bir kerpiç yeri boş kalmıştır. Halk evi hayran hayran dolaşmaya başlar ve (o eksikliği görüp): "Bu eksik kerpiç konulmayacak mi" der. İşte ben bu kerpicim ben peygamberlerin sonuncusuyum."
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ben kıyamet günü cennetin kapısına gelip açılmasını isterim. Hazin (kapıcı melek): "Sen kimsin?*' diye seslenir. Ben: "Muhammed'im!" derim. Bunun üzerine "Sana açıyorum. Senden önce kimseye açmamakla emrolundum" diyecek!"
Resulullah (sav) (bir gün) yatsı namazını kıldı. Sonra namazdan çıkınca elimden tuttu. Batha-i Mekke'ye kadar gidip orada beni oturttu. (Yere dairevi) bir hat çizip: "Hattından dışarı çıkma! Sana bazı kimseler gelecek, sakın onlara bir şey söyleme. Zira onlar seninle konuşacak değiller!" buyurdu. Sonra dilediği yere çekip gitti. Ben çizgimin içinde otururken bana bir grup insan geldi. Esmer renkleriyle sanki Hindulara benziyorlardı. (Pek uzun olan) saçları, vücutlarını öylesine örtmüştü ki, ne bir avret yerlerini ne de bir elbiselerini görüyordum. Bana kadar geldiler, ancak çizgiyi geçmediler. Sonra Resulullah (sav)'ın gittiği yere yürüdüler. Gecenin sonuna doğru Resululah (sav), ben otururken yanıma geldi ve çizgiden içeri girdi. Dizime dayanıp yattı. Yatınca (ağzından) soludu. Ben oturuyordum, O da dizime dayanmış vaziyette böyle duruyorduk. Derken, üzerinde beyaz elbiseler olan bir grup adam geldi. Güzelliklerinin derecesini Allah bilebilir. Bana kadar yaklaştılar. Bir kısmı Aleyhissalatu vesselamın baş tarafına, bir kısmı da ayakları tarafına oturdular. Sonra aralarında konuşarak: "Biz şimdiye kadar bu peygambere verilen gibisinin, bir başkasına verildiğini hiç görmedik. Bunun gözleri kapalı, kalbi uyanık. Ona bir misal verin!" (dediler ve şu temsili anlattılar): "Bir efendi köşk yaptırmış sonra bir ziyafet verip sofra kurmuş, insanları yiyip içmeye çağırmıştır, icabet edenler gelip yemeğinden yiyip, suyundan içmiştir, icabet etmeyenleri de cezalandırmıştır" dediler ve kalktılar. Resulullah (sav) da kendine geldi ve: "Bunların ne dediklerim işittim. Onların kim olduklarını biliyor musun?" dedi. Ben: "Allah ve Resulü bilir!" dedim. "Onlar meleklerdir" buyurdu ve ilave etti. "Onların getirdikleri temsilin manasını anladın mı?" "Allah ve Resulü bilir!" dedim. Aleyhissalatu vesselam açıkladı: "Rahman (olan Rabbimiz) cenneti kurdu. Kullarını ona davet etti. Kim davete icabet ederse cennete girer, kim de icabet etmezse onu cezalandırır."
Biz Resulullah (sav) ile beraberdik. O sırada, Aleyhissalatu vesselam, Ömer (ra)'in elinden tutmuştu. Hz. Ömer: "Ey Allah'ın Resulü! Sen bana, nefsim hariç herşeyden daha sevgilisin!" dedi. Resulullah hemen şu cevabı verdi: "Hayır! Nefsimi elinde tutan Zat-ı Zülcelal'e yemin ederim, ben sana nefsinden de sevgili olmadıkça (imanın eksiktir)!" Hz. Ömer (ra): "Şimdi, sen bana nefsimden de sevgilisin!" dedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam: "İşte şimdi (kamil imana erdin) ey Ömer!" buyurdular.
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Muhammed'in nefsi yed-i kudretinde bulunan Zat-ı Zülcelal'e yemin olsun ki, sizden birine, beni görmeyeceği bir gün gelecek ki, o gün beni beraberlerinde görmek, ona ehlinden ve malından daha makbul olacak." Resulullah'ın bu sözünü, Ashab, kendilerine ölümünü haber veriyor diye yorumladılar. Bunun üzerine, ölümüyle kendisini kaybedince getirmiş olduğu bereketleri müşahede ettikleri müddetçe duyacakları, Aleyhissalatu vesselam'a kavuşma temennisini kasdettiğini bildirdi.
"Ey Allah'ın Resulü!" dendi. "Sana peygamberlik ne zaman vacib oldu? Şöyle cevap verdi: "Hz. Adem ruhla cesed arasında iken!"
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Sizden hiç kimse yoktur ki ona, biri şeytandan diğeri melekten olmak üzere yanından ayrılmayan iki "karin" tevkil edilmemiş olsun!" "Size de mi ey Allah'ın Resulü!" denildi. "Bana da!" buyurdular. "Ancak, Allah ona karşı bana yardım etti de o müslüman oldu. Artık o bana hayırdan başka bir şey emretmiyor!"
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bana bir mu'min selam verdi mi, kendisine mukabele etmem için Allah ruhumu bedenime iade eder. Ben de mutlaka selama mukabele ederim."
Resulullah (sav)'ın Medine'ye girdiği gün, şehirdeki her şeyi aydınlık bürüdü, vefat ettiği günde ise her şey karardı. Defin işinden çıktığımız zaman hepimiz kalplerimizi (vahyin inkılaı sebebiyle) üzüntülü bulduk.
Resulullah (sav) (Hz. İbrahim'in duası olan): "Ey Rabbim şüphesiz ki o putlar insanlardan pek çoğunu saptırmıştır. Kim bana uyarsa muhakkak ki o bendendir. Kim de emirlerine karşı gelirse, şüphesiz ki sen çok bağışlayıcı, çok merhamet edicisin." (İbrahim 36) mealindeki ayeti ile, Hz. İsa'nın duası olan: "Eğer onlara azab edersen onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, elbette sen dilediğini yapmaya kadirsin ve sen herşeyi hikmetle yaparsın." (Maide 113) mealindeki ayeti tilavet buyurdu ve ellerini kaldırdı, şöyle yalvardı: "Allahım! Ümmetimi (mağfiret et), ümmetimi (mağfiret et!)" ve ağladı. Allah Teala Hazretleri: "Ey Cibril, Muhammed'e git!" dedi, -Rabbin bildiği halde- niye ağladığını sor." diye emretti: Cebrail aleyhisselam, O'na gelip niye ağladığını sordu. (Rabb Teala'ya dönüp Muhammed'in) ne söylediğini -O çok iyi bildiği halde- haber verdi. Bunun üzerine Allah Teala Hazretleri: "Ey Cebrail! Muhammed'e git ve ona söyle ki: "Biz seni ümmetin hususunda razı edeceğiz, asla kederlendirmeyeceğiz."
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.