Eman Ve Sulh ile İlgili Hadisler

- Kütüb-i Sitte Hadisleri
Kitaplar
Tümü
Konu Başlıkları
Eman Ve Sulh
Eman Ve Sulh Hadisleri
1077-

Osman İbnu Ebi Hazım, babası vasıtasıyla dedesi Sahr (ra)'dan rivayet ediyor: "Resulullah (sav) Taife karşı gazveye çıkmıştı. Sahr bunu işitir işitmez, Resulullah (sav)'a imdad etmek üzere bir grup atlıyla hareket etti. 

Ancak, Resulullah (sav)'ı fetih yapmadan geri dönmüş buldu. Sahr, o gün Allah'a yemin ederek: "Şu Kasr, Resulullah (sav)'ın hükmüne boyun eğmedikçe kuşatmayı kaldırmayacağım" dedi ve oradan ayrılmadı. Nihayet içeridekiler Resulullah (sav)'ın hükmüne boyun eğdiler. Sahr, Resulullah (sav)'a şöyle yazarak durumu bildirdi: "Emma ba'd: Ey Allah'ın Resulü! Sakif senin hükmüne boyun eğmiştir. Ben, onları süvariler arasında getiriyorum." Resulullah (sav) "Es-salatu Camiatun" diye nida edilmesini emretti. Kahraman (yani Sahr) için: "Rabbim, şu kahramana atlarını adamlarını mübarek kıl!" diye on kere dua etti. Derken halktan bir grup Resulullah (sav)'ın yanına geldi. Muğire İbnu Şu'be söz alıp: "Ey Allah'ın Resulü! Sahr, halamı yakaladı. Halbuki halam Müslümanların girdiği şeye (imana) girmişti" dedi. Resululah (sav) onları çağırıp: "Ey Sahr, bir kavm Müslüman oldu mu, artık kanlarını da mallarını da korumuş olurlar. Muğire'ye halasını iade et!" dedi. O da kadını ona iade etti. Sahr, Beni Süleym'e ait olan bir suyu Hz. Peygamber (sav)'den istedi. Beni Süleym, İslam'dan kaçarak bu suyu terketmişti. Sahr: "Ey Allah'ın Resulü, beni ve kavmimi oraya yerleştir!" dedi. Resulullah (sav): "Pekala!" dedi ve onu oraya yerleştirdi: Sonra Süleymiler Müslüman oldular ve Sahr'a gelip suyu kendilerine iade etmesini söylediler. Sahr, buna imtina edince Süleymiler, Resulullah (sav)'a başvurdular: "Ey Allah'ın Resulü, biz Müslüman olduk, suyumuzu idde etmesi için Sahr'a geldik. O imtina edip vermedi" dediler. Resulullah (sav) Sahr'ı çağırttı. Gelince: "Ey Sahr, bir kavm Müslüman olunca mallarını ve kanlarını korurlar, bunlara sularını geri ver!" diye emretti. Sahr: "Başüstüne ey Allah'ın Resulü!" dedi. Ravi der ki: "Ben Resulullah (sav)'ın yüzünün bu sırada suyu Sahr'dan geri almaktan duyduğu haya sebebiyle genç kızın yüzü gibi kızardığını gördüm."
Haraç 36;
(3067);
1078-

Biz Basra'da Mirbed denen yerde idik. Saçları dağınık, bir adam geldi, elinde kırmızı renkli bir deri parçası vardı. 

Kendisine: "Köylüsün galiba." dedik. "Evet!" dedi. "Elindeki şu deri parçasını bize ver (de ne var bir bakalım)!" dedik. Hemen alıp içindekini okuduk. Şu yazılı idi: "Allah'ın Resulü Muhammed'den Beni Züheyr İbnu Kays'a. Siz, şayet Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şehadet eder, namaz kılar, zekat verir, ganimetten beşte biri, Peygamber'in hissesini ve 'safiyy payı'nı eda ederseniz, sizler Allah ve Resulü'nün emanıyla emniyette olursunuz." Biz: "Bu mektubu size kim yazdı?" diye sorduk. "Resulullah (sav)" dedi.
Haraç 21;
(2999);
Fey 1;
(7;
134);
1079-

Resulullah (sav) (peygamber olarak ortaya) çıktığı zaman, Hamdan kabilesi bana: "Gidip şu adam hakkında araştırıp bize haber getirebilir misin? Şayet bizim adımıza memnun kalırsan biz de onu kabul ederiz, şayet beğenmediğin bir husus olursa biz de reddederiz" dediler. 

Ben de: "Pekala!" dedim. Yola çıkıp Hz. Peygamber (sav)'in yanına kadar geldim. (Gördüm, inceledim ve) memnun kaldım. Kavmim de Müslüman oldu. Resulullah (sav), Ümeyr Zi Merran'a şu mektubu yazdı. Ravi devamla der ki: Resulullah (sav) Malik İbnu Mirare er-Rehavi'yi Yemen'in tamamına (elçi olarak) yolladı. Akk Zü Hayvan Müslüman oldu. Ravi devamla der ki: "Akk'a: "Resulullah (sav)'a git, köyün ve malın için kendisinden eman al" dendi. O da hemen Resulullah (sav)'a geldi. Resulullah (sav) kendisine şu eman mektubunu yazdı: "Bismillahirrahmanirrahim, Allah'ın Resulü Muhammed'den Akk Zü Hayvan'a: "Eğer arazisinde, malında, kölesinde (İslam'a) sadık kalırsa, kendisine eman vardır, Allah'ın ve Allah'ın Resulü Muhammed'in garantisi vardır. Bu emanı Halid İbnu Said İbni'l-As yazdı."
Haraç 27;
(3027);
1080-

Ka'b İbnu'l-Eşref, Resulullah (sav)'ın aleyhine hicviyeler düzüyor ve bunlarla Kureyş kafirlerini, ona karşı tahrik ediyordu. Resulullah (sav) Medine'ye hicretle geldiği zaman, şehrin ahalisi kozmopolitti: Bir kısmı Müslüman, bir kısmı putlara tapan müşrik, bir kısmı da Yahudi idi. 

Yahudiler, Resulullah (sav) ve ashabına rahatsızlık veriyorlardı. Cenab-ı Hakk, Resulü'ne (sav) sabır ve af emrediyordu. Allah şu ayeti onlar hakkında inzal buyurmuş idi. (mealen): "Hiç şüphesiz, sizden önce kitap verilenlerden ve Allah'a eş koşanlardan çok üzücü sözler işiteceksiniz. Sabreder ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız bilin ki, bu üzerinizde sebat edilecek işlerdendir." (Al-i İmran 186). Ka'b İbnu'l-Eşref, Hz. Peygamber (sav)'e eza vermekten bir türlü vazgeçmiyordu. Sonunda Resulullah (sav) Sa'd İbnu Mu'az (ra)'a, onu öldürecek birini yollamasını emretti. Onu Muhammed İbnu Mesleme (ra) öldürdü. Ka'b öldürülünce, Yahudiler ve müşrikler çok korktular. Resulullah (sav)'a gelerek: "Arkadaşımızı geceleyin kapısını çalarak öldürdüler" dediler. Resulullah (sav) onlara Ka'b İbnu'l-Eşref'in geçmişte söylediklerini hatırlattı. Sonra da hepsini kendisiyle onlar arasında yapılacak ve (şerirlerin uyarak sıkıntıları) sona erdirecek bir antlaşma imzalamaya çağırdı. Resulullah (sav) onlarla kendisi ve bütün Müslümanlar arasında muteber olacak yazılı bir antlaşma yaptı.
Haraç 22;
(3000);
1081-

Resulullah (sav), Necranlılarla iki bin takım elbise üzerine sulh yaptı. Yarısını Safer ayında, yarısını da Recep ayında Müslümanlara teslim edeceklerdi. 

Ayrıca gazvede kullanmak üzere ariyeten otuz zırh, otuz at, otuz deve ve her çeşit silahtan otuzar aded vereceklerdi. Müslümanlar, bunları, Yemenide ihanetli bir harb olduğu takdirde Necranlılardan alıp kullanacaklar, sonra iade edeceklerdi. Buna mukabil Müslümanlar da Hıristiyan mabedlerini yıkmayacaklar, dini-ilmi reislerine dokunmayacaklar, bir hadise çıkarmayıp yahut da faiz yemedikleri müddetçe dinlerinde rahatsız etmeyeceklerdir.
Haraç 30;
(3041);
1082-

Hz. Ali (ra) buyurdu ki: "Eğer sağ kalırsam, Beni Tağlib Hıristiyanlarının eli kılınç tutanlarını öldürüp, çocuklarını esir edeceğim. Çünkü Resulullah (sav)'ın onlarla yaptığı antlaşmayı elimle bizzat yazdım: "Çocuklarını Hıristiyanlaştırmayacakları" şartı vardı."

Haraç (30;
40);
1083-

Resulullah (sav)'la Hayber Kalesine indik. Beraberinde başka birçok Müslüman da vardı. Hayber'in sahibi (lideri) cebbar, mütekebbir birisi idi. Resulullah (sav)'a gelerek: "Ey Muhammed! Sizin eşeklerimizi kesmeye, meyvelerimizi yemeye, kadınlarımızı dövmeye hakkınız mı var?" dedi. Resulullah (sav) bu sözlere öfkelenerek emretti: "Ey İbnu Avf, merkebine bin ve şöyle nida et: "Haberiniz olsun, cennet sadece mü'minlere helaldir, namaz kılmak üzere toplanın!" Ravi, devamla, der ki: "Cemaat toplandı. Resulullah (sav) onlara namaz kıldırdı. Sonra da kalkıp şunları söyledi: "Sizden biri, (rahat) koltuğuna kurulup, Allah'ın sadece şu Kur'an'da yazdıklarını mı haram ettiğini sanıyor? Haberiniz olsun, vallahi ben (Allah'ın yasaklarını) duyurdum, (Kur'an'da olmayan hayırlar) emrettim, birçok şeylerden sizleri yasakladım; bunlar, Kur'an'ın bir misli kadar ve belki de daha çoktur. Allah Teala hazretleri, Ehl-i Kitabın evlerine izinsiz girmenizi helal kılmamıştır. Kadınları dövmenizi, borçlarını (olan cizyeyi) verdikten sonra meyvelerini yemenizi de helal kılmamıştı."

Haraç 33;
(3050);
1084-

Cüheyneli bir adam anlatmıştır: "Resulullah (sav) buyurdu ki: "Sizler muhtemelen bir kavimle savaşıp onlara galebe çalacaksınız. Onlar mallarıyla kendilerini ve çocuklarını size karşı koruyacaklar." Said (İbnu Mansur) rivayetinde der ki: "Sizinle belli şartlarla sulh yaparlar." (Bu cümleden sonra Müsedded ve Said İbnu Mansur şu ifadede) ittifak ederler: "... Artık onlardan (sulh sırasında belirlenenden) başka bir şey alamazsınız. Zira bu size yakışmaz."

Haraç 33;
(3051);
1085-

Resulullah (sav) şöyle buyurdular: "Müslümanlar arasında, haramı helal, helali de haram etmedikçe sulh caizdir." Yine buyurdular ki: "Müslümanlar haramı helal, helali de haram etmedikçe kabul etmiş bulundukları şartlara uyarlar."

Akdiye 12;
(3394);
Ahkam 17;
(1352);
1086-

Resulullah (sav) Hayber Yahudilerine şunu söyledi: "Mahsulat, sizinle bizim aramızda olmak şartıyla sizi Allah'ın bıraktığı müddetçe yerinizde bırakıyorum." Resulullah (sav) Hayber'e (tahminci olarak) Abdullah İbnu Revaha (ra)'yı gönderdi. Resulullah (sav)'la Yahudiler arasında, mahsulün miktarını tahmin ve takdir işini o yapmış, neticede, onlara: "İsterseniz siz alın, isterseniz bana kalsın" demişti. Yahudiler mahsulün kendilerine kalmasını tercih ettiler.

Müsakat 1;
(2;
703);
1087-

Hayber halkı dediler ki: "Ey Muhammed, bizi bırak, burada kalalım, araziyi ıslah edip işleyelim." Resulullah (sav) da her ekinin ve Resulullah (sav)'ın uygun göreceği her bir şeyin mahsulünün yarısı onların olmak şartıyla araziyi onlara bıraktı. Abdullah İbnu Revaha (ra), her yıl oraya gelir, miktarı tahmin eder ve yarısının karşılığını onlardan alırdı. Yahudiler, Abdullah'ı tahminde gösterdiği titizlik sebebiyle Hz. Peygamber (sav)'e şikayet ettiler. Hatta bir ara (lehlerine gevşek davranması için) rüşvet vermek istediler. Abdullah onlara: "Bana haram mı yedirmek istiyorsunuz. Vallahi ben en ziyade sevdiğim insanın yanından geldim. Sizin topunuz bana maymunlar ve hınzırlardan daha menfurdur. Buna rağmen, benim size olan buğzum, size karşı adil olmama mani değildir." Yahudiler, Abdullah (ra)'ı takdir edip: "İşte bu adalet ve doğrulukla semavat ve arz nizam içinde ayakta durur" dediler. Resulullah (sav), her bir hanımına her yıl seksen vask hurma, yirmi vask arpa veriyordu. Hz. Ömer (ra) zamanında, Yahudiler Müslümanlara hile yaptılar İbnu Ömer (ra)'i bir evin damında uyurken geceleyin aşağı attılar, el ve (ayak) bileklerini çıkardılar. Hz. Ömer İbnu'l-Hattab: "Hayber'de hissesi olan hazırlansın, aralarında taksim edelim" dedi. (Taksim edileceği zaman) reisleri: "Bizi buradan çıkarma. Bizi Resulullah (sav) ve Hz. Ebu Bekir'in yaptıkları gibi yerlerimizde bırak" dedi. Hz. Ömer (ra) ona: "(Kararımızda) Resulullah (sav)'ın sözüne ters düştüğümüzü mü zannediyorsun? Bineğin seni Suriye'ye doğru bir gün, sonra bir gün, sonra bir gün daha koşturmasına ne dersin?" diye cevap verdi. Hz. Ömer (ra), Hayber'i, Hudeybiye ashabından Hayber Seferine iştirak etmiş olanlar arasında taksim etti.

Megazi;
38;
Cihad 24;
(3006);
1088-

Resulullah (sav)'ın şöyle söylediğini işittim: "Kim (kendisine eman verilerek) antlaşma yapılan bir kimseyi vakti dışında öldürürse, Allah ona cenneti haram eder"

Cihad 165;
(2760);
Kasame 14;
(8;
24);
1089-

Safvan İbnu Süleym, birçok sahabi evlatlarının, babalarından yapmış oldukları rivayetlere dayanarak, Resulullah (sav)'ın şöyle buyurmuş olduğunu naklediyor: "Kim antlaşma yapılan bir kimseye zulmeder veya hakkını tenkis eder veya takatının fevkinde emreder veya onun rızası dışında bir şeyini alırsa, kıyamet günü aleyhine ben delil olacağım."

Haraç 33;
(3052);
1090-

Ben kocamın akrabalarından iki kişiye civar (himaye) vermiştim. Resulullah (sav) "Senin civar verdiğine biz de civar verdik" buyurdu."

Cizye 9;
Salat 4;
Edeb 94;
Hayz 70;
(336);
Müsafirin 80;
Sefer 27;
(1;
152);
İst'izan 24;
(2735);
Salat 30;
(1290);
Cihad 167;
(2763);
1091-

Ahdine kim vefasızlık edip bozarsa, Allah mutlaka ona bir düşman musallat eder." (İmam Malik bunu belağ (senetsiz) olarak rivayet etmiştir)

Cihad 12;
(2;
449);
26 (2;
460);