Haddü'l Hamr ile İlgili Hadisler

- Kütüb-i Sitte Hadisleri
Kitaplar
Tümü
Konu Başlıkları
Haddü'l Hamr
Haddü'l Hamr Hadisleri
1639-

Resullullah (sav), hamr için, hurma dalları ve nalınlarla hadd vurdu. Hz. 

Ebu Bekir (ra) kırk darbeyle hadd vurdu
Hudud 2;
4;
Hudud 37;
(1706);
Hudud 13;
(1343);
Hudud 26;
(4479);
1640-

Hz. Ömer (ra), hamr için uygulanması gereken haddin miktarı hususunda (Ashabla) istişarede bulundu. 

Hz. Ali (ra): "Seksen sopa vurulmasını uygun görüyorum" dedi. "Çünkü kişi, içince sarhoş olur, sarhoş olunca hezeyana düşer (saçmalar), hezeyana düştü mü iftira atar. (İftiranın cezası ise 80 sopadır)." Böylece Hz. Ömer (ra) içki içenler için haddi 80 sopa takdir etti.
Eşribe 2;
(2;
842);
1641-

Huneyn'de iken Hz. Peygamber (sav)'e şarap içen bir adam getirildi. 

Resulullah (sav) (tahkiren) yüzüne toprak saçtı. Sonra Ashab'a emretti, ayakkabılarıyla ve ellerinde bulunan (deynek, çubuk vs) başka şeylerle adama "Yeter, çekin ellerinizi deyinceye kadar vurdular. Resulullah (sav)'ın vefatından sonra Hz. Ebu Bekir (ra) de içki içenlere kırk darbe vurdurdu. Arkadan Hz. Ömer (ra) de halifeliğinin başlangıcında kırk sopa vurdurmaya devam etti. Ancak, hilafetinin sonunda (insanlar azıp fısk artınca) seksen sopa vurdurdu. Hz. Osman (ra) ise iki kere hadd uyguladı: Birini kırk, diğerini seksen yaptı. Hz. Osman'dan sonra Hz. Muaviye (ra) haddi seksende sabit kıldı.
Hudud 37;
(4487;
4488);
1642-

İçki haddi için, Resulullah (sav) kırk, Hz. Ebu Bekir kırk, Hz. 

Ömer (ra) seksen sopa vurdular. Hepsi de sünnettir. (Bu bana daha hoş geliyor).
Hudud 38;
(1702);
Hudud 36;
(4480;
4481);
1643-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim (ısrarla) içki içerse dördüncü sefere kadar kamçılayın, sonra (devam ederse) öldürün." (Ebu Davud'un, Kabisa İbnu Züeyb (ra)'den yaptığı bir rivayette şöyle denmiştir: "Resulullah (sav)'a şarap içmiş bir adam getirildi. 

Hemen celde yapıldı, sonra tekrar getirildi, yine celde yapıldı, sonra tekrar getirildi, yine celde yapıldı, sonra tekrar getirildi yine celde yapıldı ve öldürme kaldırıldı. Artık, ölüm cezası bir ruhsat olarak kaldırılmıştı.")
Hudud 37;
(4482);
Hudud 15;
(1444);
1644-

Resulullah (sav) hamr hususunda kesin bir hadd takdir etmedi. Bir adam içmiş, sarhoş olmuştu. Caddede yalpa yaparken kendisine rastladı. Adamı hemen tutup Resulullah (sav)'a getirmek için harekete geçtiler. Adam, Abbas (ra)'nın evinin hizasına gelince boşanıp kaçtı ve Abbas'ın evine girerek ona iltica etti. Durum Resulullah (sav)'a anlatılmıştı. Güldü ve: "Yani o bunları (kaçma, girme ve iltica) yaptı mı?" dedi. Hakkında herhangi bir emir vermedi.

Hudud;
36 (4476);
1645-

Hz. Ali (ra)'yi dinledim, şunu söylemişti: "Ben hadd vurduğum kimselerden biri ölecek olsa, içimde üzüntü duymam, ancak içki sebebiyle hadd vurduğum ölürse onun üzüntüsünü hissederim. Çünkü o ölecek olsa (yakınlarına) diyet öderim. Zira Hz. Peygamber (sav) içkinin haddi ile ilgili (kesin bir miktarı) sünnet kılmadı, içki haddiyle ilgili miktarı biz takdir ettik."

Hudud 4;
Hudud 38;
(1707);
Hudud 36;
(4486);
1646-

Raviye "Köle içki içecek olursa ona tatbik edilecek haddin miktarı nedir?" diye sorulmuştu, şöyle cevap verdi: "Bana ulaştığına göre, ona, hüre verilen cezanın yarısını uygulamak gerekir. Hz. Ömer, Hz. Osman ve İbnu Ömer (ra) içkide, kölelerine, hürlere tatbik ettikleri haddin yarısını tatbik ederlerdi."

Eşribe 3;
(2;
842);
1647-

Hz. Ömer (ra), içki sebebiyle Rebia İbnu Ümeyye'yi Hayber'e sürdü. Oradan kaçıp Herakliyus'a giderek Hıristiyanlığa geçti. Hz. Ömer (ra) bu hadise üzerine: "Bundan böyle hiçbir Müslümanı sürmeyeceğim" dedi.

Eşribe 47;
(8;
319);
1648-

Lakabı Hımar olan bir adam vardı. Bu zat zaman zaman Resulullah (sav)'ı güldürürdü. Hz. Peygamber bu adamı, içki sebebiyle dövdürmüştü. Bir gün yine içki suçuyla getirildi. Resulullah emretti, celde uygulandı. Cemaatten birisi: "Allah'ım şu adama lanet et! Kaç sefer içki sebebiyle getirildi, bir türlü ıslah olmuyor" diye beddua etti. Resulullah ş (sav): "Ona lanet etmeyin. Allah'a yeminle söylüyorum, bu adam hakkında bildiğim bir şey varsa o da Allah ve Resulü'nü (samimiyetle) sevmiş olmasıdır" buyurdu. (Ebu Davud'da, Ebu Hüreyre (ra)'den kaydedilen bir rivayette: "Böyle söylemeyin, fakat şöyle deyin: "Ey Allahım, ona rahmet et, onun taksiratını affet!" buyurmuştur.)

Hudud 5;